Yaşadıkları ile meftun olan insanlar vardır. Ömürlerinin büyük bir kısmını geçirdikleri, mesleklerini severek icra ettikleri, köklü dostluklar kurdukları, evlatlarını büyüttükleri illerine orda doğmamış olsalar bile adeta kara sevda ile bağlıdırlar. Dile kolay yaşamlarının büyük bir kısmını geçirdikleri il ne kadar küçük olsa da, gelişmişlik sıralamasında ne kadar sonlarda yer alsa da o il şirin mi şirindir onlar için. Ne havasını, ne suyunu ne de yıllarca perçinleşen dostluklarını değiştirmek isterler. Kaldı ki yaşadıkları süre zarfında tüm uğraşları, yaşadıkları ile o ilin insanlarına bir nebze faydalı olabilir miyim içindir. Yaşamlarını sürdürdükleri ili kalkınmış iller seviyesinde görmek için adeta çırpınıp dururlar. Tüm uğraşları, tüm mücadeleleri illerini markalaştırarak cazibe merkezi yapmak, göçü tersine çevirmektir onlar için. Ama öyle bir an gelir ki bazen şartlar, bazen evlat sevgisi, bazen de torun sevgisi geçici bir süre de olsa alır götürür yad ellerine.
Torun sevgisi tatmayanlar bilmez, bilemez. Minicik bir yavru birdenbire tüm nuru ve sevecenliği ile giriverir hayatınıza. O kadar masum, o kadar tatlıdır ki sevmeye doyamazsınız. Evlatlarınızdan uzak olmak size zor gelse de torundan uzak olmak daha da dayanılmazdır. Hep onun yanı başında olmak istersiniz. Onunla oynamak, onun ilk sözcüklerini, ilk adımlarını velhasıl büyürken geçirdiği her aşamayı birebir yaşamak istersiniz. Gözlerinizin içine bakarak sevgi ile gülüşünü, sımsıkı sarıldığınızda o sizi mest eden bebek kokusunu, o tertemiz saf ve masum dünyasını keşfetmeye çalışırsınız. Kıyamazsınız ona. Yabancıların elinde heba olsun, bakıcı ellerinde büyüsün istemezsiniz. Hayatın karmaşası ve telaşı içerisinde belki de doyasıya sevmeye vakit bulamadığınız evlatlarınızın acısını, emeklilikte ki bol vaktinizle torununuzdan çıkarmaya çalışırsınız. Torununuzun sevgisi-ilgisi sizi öylesine hayata bağlar ki onunla adeta ikinci baharınızı yaşarsınız. Onunla hayat bulur onunla yaşama sevincinizi kat be kat artırırsınız. O sizin dünyanıza girmiş en tatlı şeydir.
İşte bu yüzden ne zaman ki biricik torunum dünya tatlısı “Kerem” Yozgat’tan yani yanımızdan ayrıldı işte o zaman bize çok sevdiğimiz memleketimiz Yozgat dar gelmeye başladı. Gerek eşim ve gerekse ben torun özlemiyle sık sık Bursa’ya gelir olduk. Bu sebeple uzun zamandır Bursa Mudanya’dayız. Yani Yozgat’tan uzaktayız. Bursa’yı anlatmama gerek yok her bir okuyucumun Bursa’nın ne denli tarih, kültür, doğa olarak muhteşem bir şehir olduğunu bildiğini biliyorum. Ama bizim şu anda içinde bulunduğumuz Mudanya-Güzelyalı Bursa’nın sahile açılan en yakın merkez ilçesi. Bursa ile hemen hemen birleşmiş. Deniz orman iç içe. Kaldığımız yer daha çok yazlıkçıların rağbet ettiği bir yerleşim yeri olmasına rağmen nefis deniz manzarası halka açık mesire yerleri, balık lokantaları, sahildeki muhteşem yürüyüş parkuru, bayanlarında rağbet ettiği kafeleri tatlı tatlı esen meltemi ile doyulmaz bir güzelliğe sahip. Sahilde, günbatımında nefis deniz manzarası eşliğinde ruhunuzu ve bedeninizi dinlendirirken bile Yozgat özlemi yüreğinizin bir köşesinde hüzünle karışık sızlamaya devam eder. Buna birde Yozgat’taki dostlarımızdan, arkadaşlarımızdan, akrabalarımızdan uzak olmak eklenince duygular sel olur akar. Doğduğum il memleketim Malatya özlemi derken birde buna doyduğum, yaşadığım, yıllarımı verdiğim mutlu günler geçirdiğim ilim Yozgat eklenince özlemin şiddeti daha çok artıyor.
Ama uzaklarda bile Yozgat’a dair her şeyi merak ve ilgi ile takip ediyoruz. İşte bu sebeple eşim ve ben sık sık gazetemizin web sayfasına www.yozgatgazetesi.com’a girerek Yozgat ile ilgili haberleri okumadan geçemiyoruz.
Gazetemizin web sayfasında ki yorumlarda gurbetteki hemşerilerimiz gurbette siz bizim sıla özlemimizi hafifletiyorsunuz demişlerdi. Ne kadar haklılarmış. fiimdi daha iyi anlıyorum. Onlarla aynı duyguları şimdi bizde paylaşıyoruz. Uzakta olmamıza rağmen Yozgat’taki her bir olumlu gelişme bizleri çok mutlu ediyor. Gelişmelerle ilgili olarak notlarıma bakıyorum:
Yeni seçilen Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımız Sayın Metin Özışık’ın- bu vesile kendilerine hayırlı olsun diyorum- “Yozgat esnafına destek” kampanyasını yürekten destekliyorum. Ayrıca esnafın böylesine kritik ve zor bir süreçten geçtiği bir dönemde böyle bir kampanyanın alt yapısını oluşturmak ve bu kampanyayı sahiplenmek alkışa değer. “İhtiyaçların mahallinden alınması” konusunda halkın teşvik edilmesi de ayrıca çok önemli. Ben yeni başkanımızı bu yüzden kutluyorum. Oda seçimlerinin akabinde böylesine ciddi atakların sonuç vermesi durumunda esnafı rahatlatacağını düşünüyorum.
Bozok Üniversitesi’nin AB Projeleri içerisinde yer alan “ Mobilim Projesi ” yöneticisi “ Mustafa Erol Bey ” i yürekten kutluyorum. Bilimi taşradaki öğrencilere sevdirmeyi ve hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin motivasyonlarını güçlendirmeyi hedeflemiş böylesine bir çalışma Yozgat eğitim kalitesini yükseltebilir olması, öğrencilere bilimi sevdirmesi açısından da takdire şayandır. Ben genç ve dinamik aynı zamanda ufuk sahibi akademik kadroyu başta Sayın Erol Bey’i tebrik ediyorum.
Sayın Valimiz Amir Çiçek Bey’inde Yozgat’ta turizmi geliştirmek düşüncesiyle ilginç projeleri olduğunu biliyorum. Aslında uygulanabilir projelerle Yozgat turizm pastasından pay alabilir. Hızlı tren ile birlikte hafta sonları alternatif mekânlar ile günü birlik turların merkezi olabilir.
Sayın Valimiz Amir Çiçek Bey’in ilimizin en büyük sorunu olan işsizlikle mücadele konusunda yapmış olduğu çalışmalarında, çözüm önerilerinin de kısa zamanda netice vermesi en büyük dileğimiz.
Bursa’dan bakınca derlediğim haberlerden bazılarının ana başlıkları bunlar. Aslında bunların her biri başlı başına bir yazı konusu inşallah Yozgat a geldiğimde bunların her birinin detaylarını yazılarımda tekrar ele alırım diye düşünüyorum.
Mudanya’dan bu güzel beldeden selam ve sevgiler ile….
