Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

ULA…ULA…UULAAA!

“Sap kağnısı geliyor
Gayle(kaygı) beni alıyor”


Sap kağnısı...Öküzlerin çektiği. Gecenin ulu ağırlığı ve sessizliği kağnı sesiyle bozulurdu. Tekerlerin bağlı olduğu mazı (dingil) sürtünmeden dolayı “cazırrr...cazırrrr...”bir ses çıkarırdı. Bu ses uzar giderdi gök enginine doğru. Hele kağnıyı çeken öküzler... Hiç aldırmaz usul yavaş yürürlerdi hedefe doğru. Sürücü elinde meses çoğu kez kağnının önünde yaya giderdi. Çünkü sap kağnısı netamelidir. Kağnı devrilirse iş sarpa sarar, her şey berbat olurdu. Böyle bir durumla karşılaşmamak için sürücünün gözlerini dört açması lazım gelirdi.
Etem dayım (Gara Osman’ın Etem),gece yarısı kalkmış sapa gitmiş ekin tarlasına. Kağnıyı yüklemiş bir güzel. Gecenin serinliğinde dönüşe geçmiş. Pürdikkat. Arada bir kağnıyı durduruyor. Kağnının sağını solunu yokluyor. Sanki bir şeylerin olacağı içine doğmuş. Bir bungunluk var üzerinde.

-Voha!.. Voooha!..”

Öküzleri arada bir uyarıyor. Geçit var önlerinde. Geçidi de bir geçerlerse kazasız belasız oh ne âlâ...
Geçidi geçmek zor. Kağnının bir tarafı yanlamış gibi. Dayım koşuyor yanlayan tarafa... Yalnız... Ne yapsın? Kağnıyı dengelemeye çalışıyor. Ama gücü kâfi gelmiyor. Kağnı yan yatmaya başlıyor.

Dayım:

-Ula...Ula...Ula!.. diyor. Sanki birilerinden yardım bekler gibi. Kağnı devriliyor. Dayım:

-Uuulaaa!.. diyerek çaresiz kalakalıyor.

11.06.2016
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ