Dursun ERKILIÇ

KILIÇ YARASI

TÜRKÜ ÜSTÜNE

Aşık Veysel’in o muhteşem türküsündeki, “Türküz türkü çığırırız” dizesi, Türklüğü ifade adına çerçevelenip asılsa; bilmeyene bildirme, duymayana duyurma adına mottolaştırılıp kevn ü mekana salınsa yeridir! Öyle ya, hangi dilde;

Sebebine yandım sevda narında

Yandıkça can buldum kurban olduğum

Denilebilir?

TÜRKÜ İLE ÇİZİLEN BİR TABLO…

Dünyanın en ünlü ressamının eline fırçayı verin, önüne boyayı koyun, karşısına tuvali dikin ve “Usta, bize öyle bir resim çiz ki bu tablonun dünyada benzeri olmasın. Mesela; sevgilinin kaşı kirpik üstüne çeğmelensin. Öyle sıradan bir karalama olmasın ha. Bakanlar, havada bulutun ağdığını görsün. Yârin sinesi de güle çiğ düşmüş de ıslanmış gibi olsun. Yok yok güle yağmur yağmış da sırılsıklammış gibi görünsün” deyin, apışır kalır! Hatta, “De get gardaşım, o tabloyu ancak bir Yozgatlı ozan çizer” diyerek başından savkeder sizi! Türkü tutkunu iseniz soluğu Yozgat’ta alırsınız ve yorulmadan bulursunuz o türkü tablosunu. Kaynak kişi Nida Tüfekçi, yamacınıza kor ve ‘çığır bakalım’ der. Siz de başlarsınız çığırmaya:

Kaşın çeğmelenmiş kirpik üstüne

Havada bulutun ağdığı gibi

Çiğ düşmüş de gül sineler ıslanmış

Yağmurun güllere yağdığı gibi

Bu türkü tablosunu yapabilmeniz için gereken şey;

Dersini almış da ediyor ezber

Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler

Bu dert beni iflah etmez deleyler

Benim dert çekmeye dermanım mı var

Bitkinliğidir ki Yozgat bu bitkinlerle doludur.

LAF DİNLEMEZE ÖĞÜT…

Türküler yol göstericidir. Verilen öğütten bihaber gafiller bunun idrakine vardığında iş işten geçmiştir. Oysa ikaz öylesine temizdir ki:

Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün

Söyleyen dillerin söylemez olur”

Kastamonulular anlatıldığında anlamadığı şeyi anlamak için tepkisini, “Ne deya deyya la bu” diyerek söylenenin tekrar edilmesini ister ya yukarıdaki sözü söyleyen ozan da deyya ki:

Kul Himmet üstadım gelse otursa

Hakkın kelamını dile getirse

Dünya benim deyi zapta geçirse

Karun kadar malın olsa ne fayda

TÜRKÜLER ANA SÜTÜ GİBİDİR…

Türkü deyip geçmeyin! Ressam, şair Bedri Rahmi Eyüboğlu, sadece ‘Karadut’a aşık bir mecnun değil;

Şairim

Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası

Ayak seslerinden tanırım

Ne zaman bir köy türküsü duysam

Şairliğimden utanırım

Diyebilecek kadar halk kültürü düşkünü, ustası, uzmanıdır. Öyledir, çünkü der ki:

Ah bu türküler

Türkülerimiz

Ana sütü gibi candan

Ana sütü gibi temiz

Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla

Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.

YOZGAT TÜRKÜLERİ DE MANİLERİ DE ÖYLEDİR

O köyde, o köylüde, o memlekette Durak Faytoncu’nun kaynak kişiliğiyle ‘Dahdiri Havası’nda, türkü tadında bir mani çalınır kulaklara:

Mani bilirim elli

Yitirsem yârim belli

Ben yârimi bilirim

Sağ yüzü çifte benli

Dah diri diri de

Dön beri beri de

Bahçelerde vez olur

Gül açılır yaz olur

Ben yârime gül demem

Gülün ömrü az olur

Dah diri diri de

Dön beri beri de

BENİM DE BİR DİYECEĞİM VAR…

Böyle durumlarda herkes bir yere, bir yöne döner ama ben kendime dönerim ve derim ki:

Hırkalı her daim türkü dinledin

Sevinçle sevindin dertle inledin

Tükenmez sandığın ömrü sonladın

Bir türkü çığır da Yozgat’a gidek

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ