Sapkınların saptığı çıkmaz sokak, kapıdır

Benim derdim tencere ve tavanın sapıdır

Öncelikle iyi bayramlar diliyorum…

Okuyacağınız yazının başı ile sonu ‘farklı’ gibi görünse de havsalanızı yorarsanız bağ kurmanız zor olmayacaktır…

Sap ile samanı karıştıranlar var mı, bilemem!

Karıştıran olduğunu söyleyenler var…

Sap yiyen saman sıçar mı, bilemem!

Gördüğünü söyleyenler var…

‘Sap’ıtanların ‘sap’lıkla rabıtasını da bilmiyorum!

Şahit bulamadım…

MAZİ İLE MODERN ZAMANLAR FARKI

Modern zamanların ‘sap’tamaları, söylemleri daha farklı.

Onlar samanı tanımadığı için, ‘sapp’ üzerine yoğunlaşıyor. Diyorlar ki:

- Sen sap ben sap; yok mu whatsapp?

Tüm ‘geyik’leri kıskandıran bu ‘sapp’ın alıcısı çok!

Çünkü bir tıkla milyonlara ulaşabiliyor…

‘Ne diyor bu adam’ diye ‘sap’ıttığımı sanmayın!

‘Sap’ ile savaşım ve varmak istediğim bir nokta var!

Çinliler, “Kıçı ile inatlaşan donuna sıçar” der ya diyeceklerimi dinlemeyen, anlamayan ve gereğini yapmayanlar da büyük kayba uğrar.

DEMEK İSTEDİĞİMİ DİYEYİM…

Bunca lafı niye ettim?

Tencere, tava için…

Daha doğrusu, bu ve benzeri ürünlerin sapları ve kapak tutacakları için…

Canı sağ olasıca kayınbabam Burhan Yıldırım, eşim olan kızı Şükran’ın çeyizi için 40 yıl önce Almanya’dan düdüklü/düdüksüz tencere, tava ve sair mutfak malzemeleri getirmiş.

Sağ olsun…

Aralarında hâlâ kullandıklarımız var…

Sonraları mutfak rafına biz de pek çok materyal dizdik…

Yeri geldikçe, “Ne yapacaksın bunca tası - tavayı, tabağı - tencereyi” diye karşı çıkarak alınmasına mani olmaya çalışsam da başarılı olamadım!

Karım geçenlerde ikisi kapaklı üç tencere almış.

Geçenlerde dediğim on gün önce…

VAY ARKADAŞ! ŞU İŞE BAKIN…

Evde yalnızdım. Bekârlık sultanlık mı, test etmek istedim. Kendime bir ziyafet çekeyim dedim. Yeni tencerelerden birini alıp ocağa oturttum. Ancak fark ettim ki sapı gevşek. Düştü düşecek. Üretenin, satanın hatırını sorarak, suç üzerime kalmasın diye o tencereyi yerine kaldırıp, evimize teşrifi biraz daha eski tarihli olan ‘marka’ bir tavayı saldım ateşin üzerine!Ayıptır söylemesi; şöyle domatesli, biberli, yumurtalı bir ‘tava içi’ yapayım dedim…

Demez olaydım!

Pişme işinin tamam olduğuna kanaat getirerek tavanın kapağını açmak istedim.

Sap elimde kaldı! Sap dediğim kapağın sapı…

Allah’tan, cam kapak tenceresini buldu! Vida ise yemeğin içine düştü doğal olarak…

Lüzum eden cümleleri kurduktan sonra, yaşlı tavalardan birinden yardım istedim.

Dedi ki:

-Würde!

Ben de tüm tencere, tava üreticilerine diyorum ki:

-Sap sorununu halletmezseniz düşersiniz derde.

Çin atasözünü benimsemek de bir çözüm yolu ama tavsiye etmem!

Bez isteseniz de yetiştirecek birini bulamazsınız. Çünkü ortalığı berbat etmek sizin işiniz!

TAHTTAN ÇABUK İNDİRİLDİM

Başkaları sap ile samanı karıştırırken ben sap ile kapağı ayrıştırdım. Daha önceleri de olduğu gibi tamir ettiririz diye…

Tüm bunları yaşamama vesile olan karım Ankara dışındaydı; dönünce durumu anlattım, inanmaz bir bakış fırlattı.

“Tencereyi de yakmışsın” diyerek mahcubiyetimi ikiye katladı.

Anlayacağınız, sultanlık tahtından çabuk indirildim!

Mübarek olası Kurban Bayramı, tencere/tava sınavının yoğunlaştığı bir dönem olduğu için yaşadıklarımı paylaşmak istedim…

DEMEM O Kİ

Aç idim uzak durdum, doyulmaz ki hap ile

Ocağa yemek koydum çeşit çeşit kap ile

Yaradan’ım test etti tava, kapak, sap ile

Yemek yapmak zor imiş kendi işime döndüm

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ