Yusuf ÖZCAN

SEYYAH

ADALETİN NAMAZI

      Çıkara dayalı dostluklar, yapmacık davranışları yaşam tarzı haline getirdi. Nezaketin yerini kıvırma/kırıtma alırken, hoşgörü sırıtmayla/azara teslim oldu.         
      Selam beklentisiz verilmez durumdadır. Bırakın eş, dost, konu, komşu, hasta ziyaretini, hane halkı bile birbirinden bihaber. Milletin temelini oluşturan aile müessesesi kökünden sarsılarak, çatırdamaya başladı. Dar gelirli yoksulluğa, dolayısıyla ölüme mahkûm edilirken, emeklinin hayat hakkı elinden alındı. Hali vakti yerinde olanlarla,yukarı katlarda dayısı bulunanların keyifleri gıcır tabii ki.
      Terlemeden derleyenler, cüzdanın ağırlığından şikâyetçiler, bilmem ne kuşağıyım diyerek, muhkem mevkilerde gerinenler aynı minval üzere yanlarındaki şakşakçılarla gayet mutlu ve mesutlar. Nirengisiz araziler, adaletsiz teraziler köşe başı kurnazlarının elinde.
      Bu bağlamda bir aksakaldan dinlediğim vakayı, onun ağzından aynen aktarıyorum.
      Yozgat esnaflarından Sadık Efendi, içinde üç-beş kişinin zor dönebildiği dükkânında, ekmek ve simidin yanında ufak tefek bir şeyler satarak, geçimini temine çalışırdı. Güler yüzlü, hoşgörülü, eli açık, özellikle de kanaatkârdı. Sabah ezanıyla kalkar, cemaate iştirak eder, ekmek teknesini besmeleyle açtıktan sonra, kapısının önünü sulayıp süpürürdü. Şayet mevsim uygunsa “güzellerim “dediği gülleri ile ayrı ayrı hasbıhal ederek, bakımlarını tamamlamadan siftah yapmazdı. Elinden gelse sokağını gülsuyu ile serinletmek isterdi nerdeyse. Fakir ve meczupların hisseleri taze ve sıcacık olurdu hep. Onlar sessice paylarını alır, herhangi bir ödenti yapmadan giderlerdi. Sevilip sayılması, zamanla çekemeyenlerini çoğalttı, fesatlar gün geçtikçe bilendiler.
      Bir gün; şehrin kadısının yakınlarından, Müslim isimli varyemez, Sadık Efendi’nin dükkânı önünden geçerken, kovalaşan köpek ve kedinin çapmasıyla düşerek kolunu kırdı. Hasetler “her gün sulayıp süpüre süpüre yolu kayganlaştırmanın sonucu işte ”diyerek, Sadık’ı suçlu ilan ettiler. Yalancı şahitler ile birlik olan kadı düzmece duruşmayla, şaşılacak bir para cezasıyla sonucu tescilledi. En kısa zamanda ödeme yapılmazsa da hapse atacağını bildirildi.
      Cuma salasını veren, “Büyük Caminin” imamı hutbe hazırlığını yaparken, cemaat de gelmeye başlamıştı. Ancak, içeriye giremediklerinden avluda toplanıyorlardı. Tam bu esnada, Çapanoğlu, şehremini ve kadıyla namaza geldiler. Caminin ana kapısı girişinde, Sadık namaz kılıyor ve bu yüzden insanlar bekliyordu. Namazı o kadar uzatmıştı ki neredeyse cumanın vakti geçecekti. Selam verir vermez, sinirlenen Çapanoğlu,”bu ne demek, böyle aymazlık, namaza saygısızlık olur mu?” deyince.
      Sadık Efendi;”Bey’im Adalet öldü, onun namazı ” dedi ve gözündeki yaşlarla içeri süzüldü. Durumu öğrenen Çapanoğlu, kadıya; “terazini düzeltmeden, kıbleni nasıl doğrultacaktın” derken, hiddetinden titriyordu.

PEH PEH

Adaletin üstündeyse idare
Yargıya maşallah yargıca peh peh
Avcılar avına ararsa çare
Sargıya maşallah sargıca peh peh

Bilemedik aşa suyu katmışı
Başımızda varmış yüzde altmışı
Ney değilmiş sularımın kamışı
Kargıya maşallah kargıca peh peh

Şirin düşer kuru dalın öksesi
Gürler durur bereketsiz gök sesi
Merkebin ardında çıksa lök sesi
Burguya maşallah burguca  peh peh

Balkonda yaşamaz  kır çiçekleri
Lâl-i dil ehlidir sır çiçekleri
Nalbant bağban ise kır çiçekleri
Kırgıya  maşallah kırkıca peh peh

Menengiç kahvedir amma çekilmez
Kar beyazdır biber gibi ekilmez
Özcan'ımız Hakk'tan made bükülmez
Sorguya maşallah surguca peh peh.

Yusuf Özcan

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ