Sezai BAYAR

ANKARA'DAN

Filmi geriye sarmak

CHP’nin hal-i pür melali üzerinden yapılan yorum-analiz-tahminler nedense tek kişi, yani sadece Genel Başkan Bay Kemal üzerinden yürütülüyor...

Bir anlamda doğru…

Çünkü CHP lideri.

Ama ne kadar doğru?…

**

Bir ülke yönetimine talip olan kişinin halktan oy istemesi kadar, halkın o parti ve lidere inanması ve güvenmesi gerek…

İnandı, güvendi, sandığa gitti, oyunu verdi ama alınan iktidara gelmek için yetmedi…

Peki, bu durumda illa ki birini “dövmek” veya işgal ettiği koltuktan “indirmek” mi gerekir?

Bay Kemal Cumhuriyet döneminde, yani bir asrı aşan sürede bir şey yaptı…

“Cumhurbaşkanlığı sistemi” diye sıfatlandırılan yeni yönetim biçimine yani sayın Erdoğan iktidarına karşı bir cephe kurdu.

Bu cephenin liderleriyle bir araya gelip, renklerin uyumunu sağlamaya çalıştı.

Bundan murat “Demokrasiye geçiş” yolunu açmaktı.

Amaç tek, hedef belli…

Yön: “Çok partili sisteme nasıl dönülür?” sorusuna yanıt bulmaktı.

Siyasi yelpazenin iki ucundan da uzak durarak bir “koalisyon çeşidi” denedi…

“Altı ayaklı demokrasi”…

Olmadı…

Yol kazaları, kişisel ihtiraslar, değişik beklentiler gibi nedenlerle yol kazaları meydana geldi…

Alakasız zamanda, alakasız isimlerle takviye edilen yoldan çıkmış “demokrasi treni” tekrar rayına sokulmak istendi…

Yolun yarısında “İstemezüükkk” narası atan ortaklardan birinin önerisi gündeme sokuldu.

Biri (eski MHP’li) Ankara belediye Başkanı Yavaş, diğeri İstanbul’un CHP’li Belediye Başkanı İmamoğlu meydanlara sürüldü.

Ne kadar doğru bir adımdı tartışılabilir.…

Ne “alaka” ise…

Adamlar “asli” koltuklarından kaldırılıp, seçim sath-ı mailine (Seçim düzlemi) itildiler…

Resmen itildiler…

Hani, hiç yüzme bilmeyen çocukların, yüzme bilen büyükleri tarafından denize itilmeleri gibi…

İki başkan, bilmedikleri suda, dibe daldılar, çıktılar, bir süre çırpındılar..

Pek para etmedi.

Sonunda, yüzme bilenler tarafından su yüzünde tutularak yüzme öğrenmeye çalıştılar.

Yine olmadı…

Genel seçimler “açık ara”, Cumhurbaşkanlığı seçimi ise “kılpayı” kaybedildi.

Ve genel seçimlerde, 101 meydanda konuşma yaptığını söyleyen İmamoğlu çıktı “Değişim” diye tutturdu…

Peşinde gelenler, onaylayanlar, “değişim, hem de şimdi” deyip öne çıkanlar oldu…

Değişim diyen arkadaşa “gaz” verenler arttı…

Oysa kimse kazananların (AKP’nin) “tek ses” ve “tek nefes” liderinin son anda devreye soktuğu, alakasız-yalan-sahte ve “kopyala yapıştır” türü kaset ve iddiaların, yüzde kaç oranında etki yaptığını düşünmedi, akla getirmedi…

AKP’nin son hamlesi- iki dinci-bir solcu geçinen partinin kendilerine katılmasından hemen sonra devreye soktuğu “sahte” kasetlerin etkisi son anda en az 5 puanlık avantaj sağladı diyenler oldu.

Aslında son anda “değişim” etkisi yaratan “sahte kaset”girişimini tedavüle sokan sayın Erdoğan ve AKP kurmayları kıl payı öne geçtiler…

Sayın Erdoğan atı alıp Üsküdar’ı geçtikten sonra bizim İstanbul Belediye Başkanı arkadaş nedense “Değişim” diye ortaya fırladı…

Kaybeden sadece bay Kemal imiş gibi…

Tüm muhalif partiler “gaflet uykusu” nda yakalanmamışlar gibi…

“Bir Meral’e, bir Kemal’e” diyenler yokmuş gibi…

Nerden çıktı bu değişim?

Kim çıkardı değişim safsatasını…

Tek soru var:

Bu değişim nasıl yapılır?

El cevap:

“Uykudan uyanarak…”

Birileri, son anda ortaya atılanları, yani “değişim mucitlerini” dürtse iyi olur…

Boşu boşuna Kemal beyin günahını almayın.

Çarpılırsınız…

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ