PROF. DEMİRER: HASTANELERDE RANDEVU SİSTEMİ ÇÖKMÜŞTÜR

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sağlık Politikaları Başkanı Prof. Dr. Taner Demirer, iktidarın sağlık konusunda geçmişten bugüne uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle hastanelerde randevu sisteminin çöktüğünü ifade ederek, hekimlerimizin yurtdışına göçünden, sağlık çalışanlarının görev başında uğradığı şiddet olaylarına kadar birçok konuyu gündeme getirdi. Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının açlık sınırında yaşadığını vurgulayan Prof. Demirer "10 milyondan fazla sığınmacının ülkelerine geri gönderilmesi ve yüce Türk Milletinin hak ettiği çağdaş ve standardı yüksek sağlık hizmetlerine kısa sürede ulaşması için sunulan hizmetlerin her aşamasının takipçisi olacağız" dedi.
İYİ Parti Sağlık Politikaları Başkanı Prof. Dr. Taner Demirer yaptığı yazılı açıklamada tüm sağlık sorunlarına değinerek görüşlerini aynen şunları söyledi :
"AKP iktidarının başlangıcında büyük umutlarla topluma sunulan Sağlıkta Dönüşüm Projesi ne yazık ki sağlıkta şiddette dünyanın önde giden ülkesi olmamıza, sağlık çalışanlarının açlık sınırında yaşamasına, sağlık hizmetlerinin sunumundaki kalite ve standardın düşmesine, hastanelerde kuyrukların uzamasına, randevu sisteminin çökmesine ve maalesef en iyi hekimlerimizin yurt dışına göçüne sebep olmuştur.
15 Eylül 2023 tarihinde Hatay Defne Devlet Hastanesi'nde hamile dermatoloji uzmanı Dr. K.E.K görevi başında sözlü ve fiziki saldırıya uğramıştır. Bu çirkin saldırıyı şiddetle kınıyor, sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz. 15 Nisan 2020 tarih ve 3359 sayılı “Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu”nun 12. maddesine eklenen cezai yaptırımlarla oluşturulan ve “Sağlıkta Şiddet Yasası” olarak bilinen düzenlemeler, ne yazık ki sağlıkta şiddete çözüm olmamıştır. 6 Temmuz 2022'de görevi başında uğradığı silahlı saldırı ile hunharca katledilen Dr. Ekrem Karakaya ve diğer dokuz hekim cinayetleri bu çözümsüzlüğü hafızalarımıza kazıyan en acı örnekler olmuştur.
Bugün tüm hekimler ve sağlık çalışanları açlık sınırında ve zor ekonomik koşullarda çalışmaktadırlar. Hekimlerimizin aldığı maaşlar AB ülkeleri hekimlerinin aldığı maaşların dörtte biri ya da beşte biri kadardır. AKP iktidarı döneminde ortaya çıkan ve giderek artan zorlu ekonomik koşullar ve sağlıkta şiddet tüm hekimlerimizi ve sağlık çalışanlarımızı yıldırmıştır. OECD standartlarını yakalamak için ülkemizde mevcut doktor sayısına ilaveten en az 70 bin doktora ihtiyaç varken geçen yıl 1400 hekimimiz yurt dışına göç etmiş olup 2023 yılının sonunda ise tarihi bir rekor kırarak, bu sayının 2000’ i geçeceği tahmin edilmektedir.
Tıp eğitiminde son 20 yılda yapılan tahribat ve her alanda olduğu gibi liyakatın ayaklar altına alınması sonucu üniversitelerimizde kalp damar cerrahisi, göğüs cerrahisi, beyin cerrahisi gibi branşlarda eğitim verecek öğretim üyesi kalmamıştır. Bunun sonucu olarak TUS sınavlarında bu bölümleri tercih eden doktor sayısı azalmıştır. Halkımız yakın zamanda bu branşlarda kendilerini muayene ve ameliyat edecek cerrah bulamayacak hale gelecektir.
Bugün ülkemizde hayati öneme haiz birçok ilaç eczanelerde bulunmamaktadır. Sağlık Bakanlığının düşük döviz kuru uygulaması sonucu ilaçların ülkemize girişi önemli ölçüde azalmıştır. Maalesef vatandaşlarımızın sadece %15’i yenilikçi ilaçlara ulaşabilmektedir. İlaç sıkıntısını ortadan kaldırmak için Türkiye’nin yerli ve milli bir ilaç politikası oluşturması elzemdir. Yerli ilaç sanayine direkt teşvikler artırılmalı, ülkemizde yenilikçi ve akıllı ilaçların üretiminin önü açılmalıdır.
Kaygı ve ibretle izlediğimiz bir başka durum ise, Sağlık Bakanı Sn. Fahrettin Koca tarafından duyurulan ülkemizin değişik hastane ve aile sağlığı merkezlerinde, isimlerini bile telaffuz edemediğimiz, Türkçeyi konuşamayan, 4000 Suriyeli sığınmacı sözde hekim ve sağlık çalışanın istihdam edilmesidir. Bu sığınmacı Suriyeli sağlık çalışanlarının geçerli diplomalarının olup olmadığı, hangi kriterlere göre ülkemizde çalışmalarına müsaade edildiği, denkliklerinin nasıl yapıldığı, Türkçe yeterliliklerinin nasıl belirlendiği kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklanmalıdır. Sığınmacılar ülkemize milyarlarca dolara varan bir yük oluşturmakta sadece SGK’nın bunlar için ödediği ilaç masraflarının 1 milyar dolar düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir. Kısa süre önce sağlık turizmi bahane edilerek 5 dilde e-reçete yazılmasının uygulamaya konulmasının temel amacı; Suriyeli doktorlara kolaylık sağlamak ve sığınmacılara eczanelerde konforlu hizmet sunulmasının önünü açmaktır.
Ülkemizde sağlık hizmetleri hem hizmet sunucusu sağlık çalışanları hem de hizmet alan halkımız için tam bir keşmekeş haline gelmiştir. Bu bir türlü dikiş tutmayan anormal sistemin çok yönlü bir sağlık reformuyla derhal düzeltilmesi zaruridir.