Prof. Dr. M.Öcal Oğuz

BOZOK YAZILARI

YOZGAT’TA KOÇ KATIMI, SAYA GEZME VE DÖLDÖKÜMÜ

Halk takvimi sipariş verilen veya özenilip taklit edilen bir takvim değildir. Halk takvimi yüz yıllar, bin yıllar içinde doğayı, havayı suyu, yeri göğü, ayı yıldızı gözleyerek oluşturulan tecrübelerin bir sonucudur. Göçebe Türkmen hayatının mührünü taşıyan Bozok Yaylalarında Kasım “Koç Katımı”, Şubat “Saya Gezme” ve Mart “DölDöküm” ayı olarak bu takvim bilgisi ile ilişkilidir.

Halk takvimi yılı “Kasım Günleri” ve “Hızır Günleri” olarak ikiye böler. Bu takvim esas itibariyle yılı Yaz ve Kış olarak iki mevsim olarak kabul eder. Kasım günleri Miladi 8 Kasımda başlar ve Şubat 29 çekmezse 179 gün sürer. 6 Mayısta Hızır Günleri başlar ve 186 gün sürer. Halkın Şubat ayında düştüğüne inandığı Cemreler bu takvime dayalıdır. İnanca ve gözleme göre ilk cemre göğe 105 (Miladi 20 Şubat), ikince cemre suya 112 (Miladi 27 Şubat) ve üçüncü cemre ise 119Kasımda(Miladi 5 Mart) toprağa düşmektedir. Bu nedenle halk Kasım 100 olunca (Miladi 15 Şubat) “Geldik yüze çıktık düze” atasözünü söyleyerek yaz geliyor diye sevinir. Kasımın 100’ü Miladi takvimde Şubatın 15’ine tesadüf eder. Aynı zamanda Alevilerde Hızır Cemi, Romalılarda Saint Valentin günü olan bu günde yazın geleceğine dair ümit artmıştır ama gerçekte yazın gelmesi için “Mart Dokuzu” “Dokuzun Dokuzu” ve “Aprıl Beşi” de geçilmelidir. Miladi 6 Nisan’a tesadüf eden 150 Kasım için söylenen “Kasım 150, yaz belli” atasözü kışın sona ermekte olduğuna işaret eder. Nihayet halk yazın gelişi için son sözünü “İstersen yazı, bekle Hıdrellezi” diyerek söyler. Nitekim Hıdrellez, 6 Mayıs’ta gelir ve o gün 1 Hızır olarak yeni yılın ilk günü yani yılbaşıdır. Bu nedenle Anadolu yeni yılı kutlamak için yılın ilk günü olarak kabul ettiği 1 Hızır’ı bekler ama yeni yılın gelişini de büyük bir heyecanlave adım adım gün gün takip eder.
“DölDökümü”ndensöz ederken Kasımın 100. Günü (Miladi 15 Şubat) yapılan “Saya Gezme” törenini unutmamak gerekir. Saya Gezme töreninin neden yapıldığını anlamak içinse “Koç Katımı” şenliklerini bilmek gerekecektir.

Koyunların gebelik dönemi 150 gündür. Halk takviminde Yaz günlerinin bittiği ve Kış günlerinin başladığı Kasım günlerinin başlangıcında Koç katımı şenlikleri yapılır. Yaz boyunca koyunlardan ayrı tutulan ve beslenip bakılan koçlar, çoban tarafından özel boyalarla ve kendine özgü desenlerle boyanır ve davullu zurnalı şenliklerle koyun sürüsüne katılırdı. Koç katımını takip eden 100. Gün halk takvimine göre Kasım günlerinin olduğu kadar kuzuların ana rahmine düşüşünün de 100. Günüdür. Saya kelimesinin Türkçesi yüz demektir. Bu nedenle “saya gezme” ile “koyun yüzü” terimleri “koç katımı”nın 100. Gününe işaret eder. “Saya gezme” töreni çobanın öncülüğünde ve gece yapılan bir törendir. Bu törende koyunların gebeliğinin 100. Günü, “Geldik 100’e Çıktık Düze” atasözünün sevinciyle yapılırdı. Lambalar, çıralar, ışıklar, ziller, çanlar ve köse-gelin oyunları ile herkesi etrafına toplayan bu şölen durağan kış günlerini süsleyen büyük bir dönüşüm eğlencesiydi.
Kasım ayı 150 olunca halkın kullandığı “Kasım 150, Yaz Belli” atasözü aynı zamanda “DölDökümü”nün başlangıcına işaret eder. Miladi takvime göre 6 Nisana tesadüf eden bu gün eskilerin ifadesiyle “Baba Hesabı” denilen ve Miladi takvimden 13 gün çıkarılarak hesaplanan geleneksel takvime göre 23-24 Marta tesadüf eder. Bu nedenle koyunların kuzulamaya başladığı Kasımın 150’li günlerinde “Döl Düküm Ayı” başlar. Çobanlar her gün heybeler dolusu kuzuyu sürü sahiplerine ulaştırırlardı.Çocuklar “çobanın heybesindeacaba bizim kuzumuz var mı” merakıyla sürünün gelişini akşamları heyecanla beklerlerdi.

Yozgat’tın bugün dağlarından koyun, avlularından kuzu sesleri gelmiyor. Ne sürü kalmış ne çoban. Küçükbaş hayvan üretimi dibe vurmuş. Böylece “Koç Katımı”, “Saya Gezme” ve “Döl Dökümü” hem bilgi hem de şölen ve tören olarak hayatımızdan çıkmış. Halk takvimini bilenler ya ölüp gitmişler ya sosyal hayattan uzlet köşelerine çekilmişler.Gençlere halk takvimini ve ona bağlı tören ve şölenleri ne eskiler aktarabilmiş ne okullar öğretmiş ne de kitle iletişim araçları fark etmiş. Böylece genç ve gelecek kuşakların tören ve şölen birikimini Sevgililer Günü, Paskalya veya Cadılar Bayramı oluşturmuş.

23.03.2013
OKUR YORUMLARI
Öcal Oğuz
28.04.2013 08:11:00

Saygıdeğer okuyucularımla önemli bir gelişmeyi paylaşmak istiyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü, ilan ettiği Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanteri'ne 01.0030 koduyla ve "Çoban Bayramları (Koç Katımı, Saya Gezme, Döl Dökümü, Koyun Yüzdürme)" başlığıyla yok olma tehlikesi altındaki bu geleneği koruma altına almıştır. Böylece bu mirasın da önümüzdeki dönemlerde UNESCO'ya sunulması mümkün hale gelmiştir.

SELAHATTİN ASALN
28.03.2013 14:16:00

öcal hocam anlatmışsın geçmişteki yüzyıllar boyu kullanılan takvimi halkın kullandığı yani baba hesabı denilen bilimsel gerçeği olan bu takvimimizi dile getirmişsin kalemine emeğine sağlık .....öyle bir sonuç yazmışınki içinde kahir kokan geçmişimizi unutmak için yerine sevgililer günü,paskalya bayramı ve cadılar bayramları yeni neslimizin beynine adeta kazınırcasına geçmişi unuttururcasına ne okullar öğretmişne iletişim araçları farrk etmişler...
iyiki sen varsın hocam...

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ