İbn-i Haldunun bu günlerde de çok gündemde olan bir sözü var: Coğrafya kaderdir.
Yozgat, denize kıyısı olmayan bir vilayet olarak, ağır sanayi döneminde fabrikalar için dahili veya harici nedenlerle cazibe yaratamadı. Tarihi ve kültürü üzerinden turizm potansiyelini harekete geçiremedi. Türkiyedeki üniversiteleşme sürecine daha erken dönemde giremedi. Batısında Ankaranın, Güneyinde Kayserinin ve Doğusunda Sivasın ortasında sıkışıp kaldı. Belki bu anlamda ve görünümde coğrafya, Yozgatın gelişimini önledi denilebilir.
Bugün coğrafya Yozgata bambaşka bir yol ve imkan sunmaktadır. İnsanlığın Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya açılan ulaşım ve ticaret ağı olan tarihi ve görkemli İpek Yolu demiryolu olarak yeniden canlanmakta ve bu yol Yozgattan geçmektedir.
Tarihte İpek Yolu hangi şehirden geçmişse orası gelişmiş, kalkınmış ve cazibe merkezi olmuştur. Planlandığı ve kamuya duyurulduğu şekilde 2020 yılında hizmete açılması beklenen Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren hattı, kendi başına bile Yozgatı dönüştürücü bir güce sahipse de, bunun Çin-Avrupa arasındaki demiryolu ağını oluşturma planı, gerçeğin hayali aştığı noktadır.
Yozgat, 2020 yılından başlayarak öncelikle ve ilk etapta Türkiye içinde Ankara, Sivas, Eskişehir, Konya, İstanbul ile bütünleşik bir YHT ağının içine girecektir. Buna göre ulaşım bir hayli kolaylaşacak ve mesafeler kısalacaktır. En basitinden ve en yakın etkisinden söz edecek olursak Ankara-Yozgat arası bir saate düşecektir ki, bu süre İstanbulda şehir içi için kısa, Ankarada kabul edilebilir mesafe sayılır.
Böylece Yozgat, Ankaranın banliyösü olacaktır. Bu durumda başta Ankarada yaşayanlar olmak üzere Yozgattan göçen pek çok insan, ata topraklarını daha kolay ziyaret edecek, belki yeniden ev ocak kurarak, başlangıçta küçük çaplı tarımsal veya hayvansal üretimlere geçecektir. Yozgat, sanayileşme sürecini kaçırmış olmakla, bakir ve temiz topraklarını korumuştur. Bu da organik ve güvenli tarım için ayrı bir cazibe yaratmaktadır.
YHTnin gelmesiyle Bozok Üniversitesi, öğrenciler ve akademisyenler için daha cazip ve tercih edilir olacaktır. Burada üniversite ve kent yönetiminin bu süreci görmesi, hazırlık yapması ve ön alması çok önemlidir.
Yozgat, UNESCO Dünya Miras Listesinde olmakla dünyaca tanınan ve ilgi çeken Hitit uygarlığı başta olmak üzere pek çok kadim uygarlığın, Osmanlı öncesinin ve sonrasının kalıntılarına, izlerine ve hatıralarına sahiptir. Bunları tanınır ve ziyaret edilir hale getirmek, YHTnin de desteğiyle Yozgatın kültür turizmini canlandırabilir. Buradan kuvvet alınarak kültür turizmi rotaları belirlenebilir.
Yozgat, bozkır nitelikli İç Anadolunun Yozgat Çamlığı, Akdağ ve Çekerek ormanları başta olmak üzere denizden yüksekliği, temiz havası ile doğa turizminin ve sporcu merkezlerinin adresi olabilir. Bu bölgelerde kültür turizmi ile entegre yürüyüş, seyahat veya konaklama rotaları oluşturulabilir.
Sarıkaya Kaplıcası ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine giren tarihi hamam başta olmak üzere bölgenin termal potansiyeli sağlık turizmi için cazip hale getirilebilir.
Sözün kısası, hem Yozgat Gazetesinin bu sayfalarında hem de Bozok Yazıları adlı kitabımda ifade ettiğim gibi, Yozgat gelişmemiş kalmaya mahkum değildir. Yeter ki evlatları ona eğilsin, onu dinlesin, sunduğu imkan ve fırsatları görebilsin.
YHT, bütün bunların yeniden ve yeni bir anlayışla harekete geçirilmesi için iyi bir başlangıçtır. Yozgatın makus talihini yenmek için iyi bir fırsattır.
Kurban Bayramınız kutlu, ağzınız tatlı olsun!..