Prof. Dr. M.Öcal Oğuz

BOZOK YAZILARI

UYGULAMALI HALK BİLİMİ

Ankara’nın yani Cumhuriyetin 80 yıllık başkentinin 200 Km yakınındaki Yozgat, kişi başına düşen yıllık 800 dolar civarındaki geliri ve üniversiteye öğrenci yollama açısından ülkenin son on- on beş ili arasında yer alması ile, günümüzün bir ekonomi deyimiyle söyleyecek olursak "dibe vurmuş" durumdadır.
Yozgat’ın geleceğine ümit besleyen bir iki iş adamının basına yansıyan çaba ve çalışmalarının dışında Yozgat’ta "yaprağın kıpırdamadığı" anlaşılıyor. Bu durgunluk, bu yorgunluk "hayra alamet" değildir. Yozgat, daha büyük sorunlara gebedir. Kalkınmada öncelikli iller uygulamasının devam etmesi durumunda ekonomik bir çıkış yolu bulması ihtimal dahilinde olan Yozgat’ın bu şansı da, neredeyse Türkiye’nin yarısının kalkınmada öncelikli iller olarak ele alınmasıyla, bu yönden de önemini kaybetmektedir.
Yozgat’ta oluşan genel beklenti, gerek özel sektörün gerekse devletin bütün yatırımlarını "ekonomik" alanda yapması yönündedir. Bu yanlış beklenti ve ümitle "eli kolu bağlı" bekleyen Yozgat, tıpkı dünya sermayesini çekemeyen Türkiye gibi, büyük kentlerin sermayesini kendisine çekememektedir.
Yozgat’ta yerel yönetimler borçlu ve imkanları sınırlı olduğu için bir şey yapamıyorlar, özel sektör gelmiyor, devlet fabrika kurmuyor. Bunlar gerçek ve bu gerçeği binlerce defa söylesek, "olgu"yu değiştiremiyoruz. Nitekim bu yıllardır söyleniyor ve bir şey değişmiyor.
O halde biz Yozgatlılar olarak "küçük şeyler" yaparak işe başlamalıyız. Bu küçük şeylerin çoğu, bazen küçük bir belediyenin küçük bir çabası, bazen Özel ‹dare’nin "cep harçlığı" kabilinden finansmanı, bazen küçük veya orta ölçekli esnafın "sadaka"sı veya Yozgat’tan hala ümidini ve "elini eteğini" çekmemiş bir iş adamının "zekat"ı ile gerçekleştirilebilir. Bu finans kaynaklarıyla Yozgat, imaj oluşturabilir, Yozgat vitrin düzenleyebilir. ‹maj ve vitrin "reklam" demektir.
Dünyada ticaretteki başarılarıyla tanınan Yahudilerle ilgili anlatı vardır bilirsiniz. Yahudi’ye sormuşlar 100 liran olsa ne yaparsın diye de, 10 liralık mal alırım 90 liralık reklam yaparım demiş.
Yozgat’ın 10 liralık malı, beş milyonluk başkentin 200 kilometre yakınında özgün ve otantik yerel kültür değerlerine sahip bir il olmasıdır. Yozgat, yerelliğinden utanacağı yerde bunu pazarlamayı denemelidir. Yerelliği pazarlamak demek, Yozgat’ın tarih ve folklor zenginliğini önce araştırmak, sonra da bunları "uygulamalı halkbilimi" disiplininin yöntemleriyle yerelden ulusala ve küresele sunmaktır.
Bunun anlamı, Yozgat’ın herkes tarafından tanınan imgelerini iyi bir sunumla vitrine koymak, yerel ortamlarında unutulmuş olanlarının tanıtımını yapmaktır. Bunların büyük hayallerin eli baş mimarları olan kimilerine "küçük şeyler" olarak gelecektir. XX. Yüzyılın başında yaşayan Hüzni Baba’nın evinin Yozgatlı Şairler Müzesine çevrilmesinden, Yozgat kilimlerinin turizme sunulmasından, Yozgat’ın geleneksel evlerinin bir hafta sonunu burada geçirmek isteyenler için "otantik bir ortam" olarak hazırlanmasına uzanan yüzlerce uygulama örneği ve tasarım imkanı vardır. Ben bunların her birini burada sayamam.
Sonuç olarak, kültürü pazarlamak, kültürlü olmayı gerektirir. Kendi kültür değerlerinin farkında olmayan Yozgat, "küçük şeyler" denilen yerel kültürün bir ilçenin, bir ilin veya bir ülkenin kaderini nasıl değiştirdiğini nereden bilsin?

Tarih : 11.07.2007
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ