Prof. Dr. M.Öcal Oğuz

BOZOK YAZILARI

Üniversite, bilim ve kültür

Bozok Üniversitesi’nin kurulması, Yozgat’ın ağır sanayi, tarım sanayi, kültür turizmi, sağlık turizmi ve nihayet organik tarım gibi çok önemli alanlarda bugüne kadar kaçırdığı fırsatları, bilimin ışığında ve çağın gereksinimlerine göre yeniden yakalamasını sağlayacak en etkin ve en önemli yatırımdır bana göre.


Yozgat gibi “Yozgat Çamlığı”, “Akdağ Ormanları” ve “Bozok Yaylası” gibi bozulmamış doğal güzellikleri olan ve beş milyon nüfuslu başkente çağdaş ve raylı ulaşım imkânlarına göre bir saat mesafede olması gereken bir ilin, modası geçmiş ve Batılı ülkelerin üçüncü dünyaya kovduğu “ağır sanayi”ye artık talip olmaması gerekir. Yozgat,  geniş tarım alanlarıyla ve kekik kokan yaylalarıyla organik tarıma, yerli ırklara dayalı hayvancılığa ve tarım sanayine yönelmelidir. Piyasada artık tohumları bile bulunamayan yerli sebze, meyve ve tahılları yeniden üretmelidir. Mis kokulu domatesler, salatalıklar, kokusu mahalleye yayılan tandır ekmekleri, bağ bozumu ve üzüm pekmezi Yozgat’a geri dönmelidir. Bunları sağlayacak, bunlara projelerle öncülük edecek kurum elbette Üniversitedir. Veteriner ve Ziraat Fakülteleri genel ve evrensel bilimin yanında, bu tür üretim ve yatırım projeleriyle ilgilenmeli ve Yozgat halkına öncülük etmelidir.


Yozgat ve çevresi, onlarca uygarlığa on binlerce yıldır ev sahipliği yapmıştır. Yozgat’ta nereyi kazsanız sizi üç, beş hatta on bin yıl önceye götüren köyler, kentler, yollar, hanlar, hamamlar, mezarlar çıkıyor. Bu uygarlıkların sahiplerinin hemen tamamı Anadolu’nun eski sahipleri, bizden önce bu toprakları yurt edinmiş insanlar, milletler. Hiçbirinin kökü Roma-Grek’e uzanmıyor. Onlardan daha eski, daha köklü ve daha yerli uygarlıklar bunlar. Atatürk döneminde öne çıkarılan Anadolu’nun kökenine dair Eti-Sümer tezi, onun ölümünden sonra Roma-Grek tezine yerini terk edince, Anadolu’nun bizden önceki sahipleri Romalılar ve Greklilermiş gibi bir yanılsama, müzecilik kültürümüzden eğitim sistemimize kadar her türlü bilgi edinme ve üretme alanımızı işgal etmiştir. Anadolu’nun on hatta on beş belki de yirmi bin yıllık tarihini iki üç bin yıllık Roma-Grek kalıntılarıyla gölgelendiği 20. yüzyılın “Yunan Mitolojisi” romantizminden sıyrılmak ve tarihle kucaklaşmak gerekmektedir. Bu kucaklaşma,  hem Türkiye hem de Yozgat için inanılmaz imkânlar, ufuklar ve gelecekler yaratacaktır. Bunu kim veya kimler yapabilir? Son yıllarda Yozgat topraklarının altını üstüne getiren yabancı arkeologları, hangi üniversiteler, hangi hocalar yetiştirmiş ve nerelerde çalışıyor bu adamlar? Onların her biri ABD’de, Almanya’da veya dünyanın başka bir ülkesinde bir üniversitede çalışıyor. Bozok Üniversitesi, derhal Arkeoloji ve Tarih bölümlerini bu hocalardan bilgi, belge ve en önemlisi ders alacak şekilde yapılandırmalıdır. Yozgat’ın tarihi,  kısa veya uzun  bir gelecekte Bozok Üniversitesi arkeolog ve tarihçilerinin katıldığı kazılarla yeniden ve doğru bir şekilde yazılmalıdır.


Yozgat,  on beş yirmi bin yıl öncelere uzanan tarihi yanında  güçlü, özgün ve aranan bir somut olmayan kültürel miras zenginliğine sahiptir. Yayla kültürü, bugün turizmin en önemli odaklarından biridir. Beypazarı ve Safranbolu, yerleşik Osmanlı kentini satarken Yozgat, yaylayı turizm olarak satmayı öğrenmelidir. Bu yaylanın içinde elbette, seten ve bulgur, tandır ve mercimek, yufka ve sac, testi kebabı ve tandır kebabı, madımak ve turşu, un ve değirmen, Türkmen kadınının doğal maya ile yaptığı çömlek peyniri veya salamura, çalkama ve köremezin yanında, bir miktar geleneksel yaşama biçimi, birkaç masal, birkaç çocuk oyunu, biraz organik tarım ve arabanın bagajında taşınabilecek erişte, bulgur, un, küçük çanaklarda peynir, tandır ekmeği, Yozgat mercimeği, fasulyesi, yerli sığır ve koyunlardan özenle yapılmış çemenli pastırmalar, sucuklar vs. vs.  Bütün bunlar, UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesine göre Yozgat’taki özgün ve yerli kültürü korumak ve üretmek demektir. Bunları kültür turizminin bir parçası yapabilmek demektir. Bunun öncüleri kimler olacak? Elbette bu sonunun cevabı da Üniversite olacak. Kültür Turizmi için, animasyon tasarımları için uygun bölümler kurmak ve bu bölümleri Yozgat’ın ihtiyaçlarına göre araştırmaya yöneltmek, yapılacak projelerle halka rol-model olmak onların yetki, görev ve sorumlulukları arasında olmalı.


Türkiye’nin her ilinde bir Üniversite var artık. Üniversiteler kuruldukları illerin, imkânlarına, fırsatlarına,  sorunlarına göre projeler oluşturmalı ve bu projeleri bir bütünlük içinde ve birbiriyle entegre şekilde yürütmelidir. Tabii bütün bunları yaparken, eski kömür madenlerini kültür merkezlerine dönüştüren ileri batı ülkelerini günü gününe izlemeyi de unutmamalıdır.  Öğretim üyesi, dünya ve insanlık yirmi birinci yüzyılda ve gelecekte neyi arıyor, neyi soruyor neyi istiyor iyi araştırmalı ve iyi gözlemlemelidir.

OKUR YORUMLARI
halit yagiz
30.08.2009 02:39:00

sayin hocam selamun aleykum allah zihin acikligi versin sana kardes cok guzel yonlendirme yazilari ve yozgat icin cozum ornekleri veriyorsunuz ama acaba bunlari mutlaka cozecek veya cozume katkida bulunacak yozgatlilarda okuyordur insallah onlarda benim gibi dusunuyor fakat hic kilini kipirdatmiyorlar sonrada bende yozgatliyim diyorlar (hadi be sende yozgatliyim demek bir ayricaliktir yozgatliysaniz sizinde yozgata katkiniz olsun birakin bu kuru inadi)sadece sozde iki kurus yada iki dakikasini yozgata ayirmayan insanlari hizaya getirmek icin yazalim hocam elinize saglik selam ve saygilar

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ