Prof. Dr. M.Öcal Oğuz

BOZOK YAZILARI

Sarıkaya’da hamam yahut Roma Hamamı

Bizim çocukluğumuzda, geçmişte ve Cumhuriyet dönemi yazılı kaynaklarında adı “Hamam” idi. Hikâye uzun ama “Hamam” ilçe olunca adı da “Sarıkaya” oldu. Bir müddet sonra Hamam adı unutuldu, sadece “Sarıkaya Hamamı” ifadesi, ilçedeki doğal sıcak suyun, ılıcanın veya kaplıcanın adı olarak günlük dile yerleşti.
Bölge için önemli olan bu kültür mirası, 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine girdi. Tarihî Sarıkaya Hamamı, Türkiye’nin Geçici Liste’de yer alan 77 kültür ve tabiat mirasından biridir. Dünya Mirası (Asıl) Listesindeki 18 yeri de eklersek Türkiye’nin UNESCO’nun somut miras listelerinde 95 alanı bulunmaktadır. Bu alanlar içinde Yozgat’tan sadece tarihî Sarıkaya Hamamı yer almaktadır.
Onlarca tarihî ve doğal somut mirasa sahip Yozgat’tan tek bir yerin listede olması, diğerlerinin de korunup gelecek kuşaklara aktarılması açısından bu alana model olma açısından sorumluluk yüklemektedir. O nedenle burada korumaya ve tanıtmaya yönelik atılacak her adımın iyi hesaplanması, planlanması ve ondan sonra hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Hamamın tarihinin ve efsanelerinin bizi Roma dönemine götürmesi ve Listeye “Sarıkaya Roma Hamamı” olarak girmesi bu eserin bütünüyle “Roma’ya teslimi” şeklinde bir yoruma yol açmamalıdır. Eser, bulunabilen ve yorumlanabilen tarihiyle geçmişten günümüze 2000 yılın bütün somut ve somut olmayan mirasına sahip çıkmalı, dönemsel değişimleri gösteren bir hikâyeye sahip olmalıdır.
Bunun için de önce Hamam’ın yakın tarihi aydınlığa kavuşturulmalıdır. Daha 1970’lerde Sarıkaya’da yaşayan herkes bilir ki, 2000 yıllık tarihî hamam ayaktaydı. Yüksek duvarlı ve üstü açık büyük havuz ile üstü kapalı küçük havuz şeklinde iki bölmesi vardı. Üstü açık olan erkeklere, üstü kapalı olan kadınlara hizmet verirdi. Bazı özel günlerde büyük havuz erkeklerden alınır, kadınlara tahsis edilirdi.
Şimdiki görünen yegâne kalıntı olan antik duvar, bu büyük havuzun dört tarafını çevrelerdi. Belediye gözlerimizin önünde buldozerlerle 1970’lerde yıktı. Bugün yapılması gereken ilk iş, bu yapının hikâyesini yıkım öncesi son durumdan başlayarak geriye doğru götürmektir.
Öncelikle ve acil olarak bizde pek sevilmeyen ama çok gerekli olan “müze” fikrini hayata geçirmek ve “Hamam Müzesi”ni kalıntıların yakınına, saatlerce içinde kalınabilecek bir kültürel mekân olarak kurmak gerekiyor.
Bu müzede ilk önce elde edilecek fotoğraflarla yıkım öncesi canlandırılmalıdır. Burada ilana çıkılarak, teşvik verilerek, para ödenerek her ne yol varsa özel fotoğraf koleksiyonları elde edilmelidir. Bu fotoğraflar ve varsa diğer görseller hem geriye doğru Hamamın yapısını hem de etrafında oluşan somut olmayan mirası ortaya çıkaracaktır. Sonra yapılan ve sürdürülen kazılarla ortaya çıkan bilgiler ışığında hamamın ve çevre kültürünün 2000 yıllık yaşayan tarihi aydınlatılmalıdır.
Mesela, Roma Hamamı adı altında 2000 yıl önceki hayatın anlatımı kadar, Hamam adı altında bölgenin son 1000 yıllık tarihi de akla getirilmelidir. Bölgenin ilk fethi, Beylikler, Yavuz, Çapanoğlu dönemleri veya 20. Yüzyılın ilk yılları gibi kilometre taşları hakkında elde edilecek bilgiler bu müzede iyi bir dil, kurgu ve teknikle anlatılmalıdır. Roma kıyafetleri kadar, Beylikler, Yavuz dönemi veya Cumhuriyetin ilk yıllarının kıyafetleri ve mutfak dâhil hayat tarzları akla gelmelidir.
Ören yerinde ise mümkün olabilen ayağa kaldırma çalışmalarıyla yüzyıllardır korunagelen şekliyle 1970’lerde yapılan yıkım öncesi durum canlandırılmalıdır. Bu konularda UNESCO’yu ve bu tür yapıları tanıyan uzmanlardan destek alınmalıdır. Kısacası konunun “Roma sever” birkaç turisti çekme hayaliyle günlük ve popüler turizme kurban edilmemesi gerekir.
Dilerim ki bu söylediğimin uygun olduğu değerlendirilen pek çoğu yapılmakta veya planlanmaktadır. Gene de bizden söylemesi…

31.12.2018
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ