Prof. Dr. M.Öcal Oğuz

BOZOK YAZILARI

Panayırdan festivale : Yozgat’ta Haziran

Kelimenin ikisi de Türkçe kökenli değil ama eskiden “panayır” denilirdi. Bir dönem adıyla sanıyla tamamen ortadan kalktı, unutuldu. Son zamanlarda adı ve içeriği değişerek geri geldi ve “festival” oldu. Sadece Yozgat’tan söz ettiğimi düşünmeyin Türkiye’nin birçok yerinde bu böyle oldu.
Eskiden Yozgat’ta da panayır kurulurdu. Ticaretin yön ve biçim değiştirmesi, panayır kültürünün bu yeni biçime uyum sağlayamaması gibi nedenlerle panayır düzenlenmez oldu. Ne zaman ki, kentlerin turizm ve kültür alanlarında kendilerini gösterme arzusu ortaya çıktı, eski panayırlar yeni festivaller adı altında canlandırılmaya başlandı, Yozgat’ta da bir kıpırdanma oldu. Şimdiki Sürmeli Festivali bu kıpırdanmanın bir ürünü olarak ortaya çıktı.
Festival konusunu çok önemseyen ve bu geleneği canlandırmak için çok çaba harcayan önceki Yozgat valilerinden Hüseyin Önal’ı anmak gerek. O bu konuya çok emek vermişti. Gerçi sonraki valiler de bu etkinliği sürdürmek için çaba harcadılar, emek verdiler ama Yozgat’ta bir türlü maya tutmadı. Dünyanın meşhur karnaval ve festivalleri gibi güçlü festival, karnaval, şölen, şenlik vb. kurumlaşmaları yaratamayan, geleneği baltalanmış Türkiye’de Anadolu bozkırının ortasındaki Yozgat’ın uluslararası bir festival yaratması elbette beklenemezdi ama daha istikrarlı daha güçlü ve en önemlisi daha içerikli ve “öykü”lü bir festivale gidilebilirdi ve hâlâ gidilebilir.
Türkiye’de edebiyat çevrelerinin çok yakından tanıdığı Hüzni Baba (1879-1936) “Yozgat Destanı” adlı meşhur şiirinde bir dörtlüğü “Yozgat Panayırı”na ayırır ve şu mısraları söyler:
Panayırı meşhur denir her yanda / Keçi koyun deve at merkep manda
Sığır katır kalmaz hep gelir anda / Ticaretli haziranı Yozgat’ın
Bu dörtlük bize Yozgat Panayırı hakkında çok önemli bilgiler vermektedir. Birincisi, Yozgat Panayırı’nın çevrede ne denli tanınır olduğunu öğreniyoruz. İkincisi bu panayırın önemli bir ticaret boyutunun olduğunu ve mal-alım satım imkânı verdiğini ve nihayet panayırın kurulma zamanının haziran ayı olduğunu öğreniyoruz.
Hüzni’nin bu şiirinin bir diğer dörtlüğü ise şöyledir:
Birikir her taraf pir ile civan / Temaşaya çıkar ahbab u yaran
Koç yiğitler anda tutar meydan / Güreşir hep pehlivanı Yozgat’ın
Bu dörtlükte ise bahar mevsiminde ve/veya Panayırda güreş başta olmak üzere çeşitli spor etkinliklerinin gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Hüzni’nin şiirinde yer bulamayan ama tarih kayıtlarında geçen bir bilgi olarak panayıra âşıkların geldiğini ve Yozgat kahvelerinde çalıp söylediklerini de ekleyelim.
Bu bilgileri üst üste toplarsak bugünün festivaline emanet edilecek tarihsel bellek ve sürdürülecek öykü ortaya çıkmaktadır: Yozgat Festivali çevrede çok tanınan etkin bir festivale dönüştürülmelidir, Haziran bölge için en uygun zamandır, çünkü mayıs yağmurlu ve soğuk temmuz ise hasat zamanıdır. Bu panayırın ticaret boyutu güçlü tutulmadır ve ulusal veya uluslararası markaların, firmaların yanı sıra organik tarım yapan halkın sütünden peynirine yufkasından bazlamasına her türlü üretiminin pazarlanması mümkün olabilmelidir. Eskiden âşıklar kahvehanelerde sanatlarını icra ederlermiş şimdi de festival sanatın her türlüsüne kucak açmalıdır. Ama en önemlisi tarihi kesin ve net olmalıdır. Bu anlamda yüzyılların geleneğini sürdürmek adına örneğin “Festival açılışı her yıl haziranın son cumartesi günüdür” denilebilir.
OKUR YORUMLARI
ABDÜLKADİR ÇAPANOĞLU
12.06.2010 14:17:00

Değerli Hocam,evet çocukluğumuzda panayırlar bizim için bayramlardan bile önde gelirdi. Kurulan salıncaklar,basit dönme dolaplar,şimdikilere göre çok basit oyuncaklar bizleri heyecanlandırırken değişik yörelerden çevreye getirilen değişik büyükbaş hayvanlar ile her türü araç ve gereçleride hayranlıkla seyreder kendimizce değerlendirir yorum yapar bilgiçlik taslardık sanki çok anlarmış gibi.O dönemler panayırlar bizim için İzmir fuarı gibiydi.Yıllar sonra otuzlu,kırklı,ellili yaşlarda yaptığımız değişik fuar ziyaretlerinde hiç bir zaman o tadı yaşayamadım.O günlerde mazide kaldı herşey gibi.Yozgat'a her gittiğimde inanın daha fazla üzüntü duyuyorum.Bütün değerler birer birer yok oluyor,yok olmasına göz yumuluyor.Köylü şehir'e uyum sağlamaya çalışacağına kendi kültürünü getirip yerleştirmiş.Dedikodu çekememezlik almış başını gitmiş.Yapılaşma içler acısı.Evlatlarının istikbali için İstanbula göçmek zorunda kalan bir aile dostumuz bile geçen gün bir işi için Yozgat'a gidip döndükten sonra bana şöyle dertlendi."Ben 34 yıl Yozgat'ta nasıl yaşamışım kendime şaştım".Ne acı değilmi? Saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ