Prof. Dr. M.Öcal Oğuz

BOZOK YAZILARI

Noel Baba ve kola reklamı

Kırmızı ve beyaz renklerle soğuk iklimlere göre tasarlanmış kuzeyli kıyafeti, Ren geyiklerinin çektiği kızağı ile Noel Baba, eski bir Pagan veya Hıristiyan mitolojisinden çıkıp gelmiş izlenimi verse de, o aslında Amerikan kültürünün 20. yüzyılda yarattığı bir reklam yıldızıdır.
Coca-Cola firması, ürünlerinin bir yaz içeceği olduğu yargısını ortadan kaldırmak ve kışın da tüketilmesini sağlamak üzere Aziz Nikola, Santa Claus veya Papa Noel olarak çoğu Kuzey Avrupalı göçmenler olmak üzere Hıristiyan folklorunda yaşayan birçok mit ve efsaneden yararlanarak Noel Baba’yı bir reklam kahramanı olarak tasarlamıştır. Bugünkü Noel Baba figürü, 1931 yılında Haddon Sundblum adlı bir çizer tarafından Coca-Cola firması için yaratılmıştır. Noel Baba’nın kırmızı beyaz renkli kıyafeti de Coca-Cola firmasının renklerini temsil etmektedir.
Noel Baba’nın Ren geyikleri ve uçan kızağı, tipik bir Kuzeyli ve soğuk ülke algısı yaratmak için düşünülmüştür. Bu düşüncenin esin kaynağının İskandinav mitolojindeki Tanrı Odin ve onun uçan atı Sleipnir olduğu fikri günümüzde yaygın olarak benimsenmektedir.
1931 yılında, Kuzey Avrupa mitolojileri ile Hıristiyan efsanelerinin Coca-Cola firmasının amaçlarına uygun olarak Noel Baba olarak tasarlanması, bugün hem Noel Baba’nın hem de Coca-Cola firmasının bulunduğu yer bakımından ele alındığında son derece başarılı bir uygulamalı halkbilimi çalışması olduğu kabul edilmelidir. Bugün Hıristiyanlar arasında her 24 veya 25 Aralık’ta kutlanan Cristmas ile hemen bütün dünyada benimsenen 31 Aralık’taki Yeniyıla giriş kutlamaları Noel Baba ekseninde yaratılan kültürlerin, ritüellerin ve uygulamaların tüketilmesiyle anlam kazanmaktadır.
Mit ve efsanelerden yararlanılarak, uygulamalı halkbilimi çalışmalarından ilham alınarak yaratılan bir reklam kahramanı olan Noel Baba’nın günümüz dünyasındaki etkisini acaba Coca-Cola firmasının 1931 yılındaki yöneticileri veya kahramanının yaratıcısı olan karikatürist hayal edebilir miydi?
Türkiye, 2000’li yılların başında bir yerli colalı içecek firmasının Amerikan tekeline başkaldıran reklamlarıyla sarsıldı, heyecanlandı ve hiç kolalı içecek tüketmeyenlerin bile desteklediği bir kampanyayla Coca-Cola’nın tahtı sarsılmaya başlandı. Ama Cola-Turka adlı bu yerli içecek firması, ne yazık ki reklamlarında Noel Baba gibi mitlerden ve efsanelerden tasarlanmış bir yerli reklam kahramanı yaratamadı. Reklam vurgusunu, “Amerikalının beğenisi” üzerine kurdu. Irak’ta savaşan Amerikan askerlerine ve orta sınıf Amerikan ailesine “beğenilen içecek” imgesiyle ve yalın bir dille ulaşmaya çalıştı. Sonuç, ne bu reklamlardan Noel Baba gibi mitolojik bir yıldız doğdu ne de firma başlangıçta yakaladığı satış grafiğini yükseltebildi.
Oysa Hıristiyan mitolojisindeki Noel Baba’nın Türk ve Müslüman mitolojisindeki karşılığı Boz Atlı Hızır’dı ve Hızır mit ve efsanelerinin ruhu ve sinematografik özellikleri böyle bir kahraman tasarımına son derece uygundu. Boz Atlı Hızır, mitoloji ve efsanelerimizde uçan atıyla herkesin imdadına yetişen, iyilik yapan, yardım eden, Nevruz ve Hıdrellez’de yazı, sıcaklığı, bereketi ve bolluğu getiren, evde kaldığını düşünen kızların dualarına bile olumlu cevap veren, hastalara şifa dağıtan, borçluyu borcundan kurtaran.. kısacası her darda kalmışın, başı sıkışmışın imdadına yetişen kutsal bir varlık olarak tanımlanır ve dilimizde bugün de yaşayan “Hızır gibi yetişmek” deyimi onun için bu nedenlerle kullanılır.
Cola-Turka, Noel Baba tasarımının etkisini ve gücünü iyi analiz ederek, Türk kültüründe Tulpar olarak adlandırılan kanatlı boz atıyla uçan ve atının üstündeki heybesine koyduğu Cola-Turka’ları, Irak’taki Amerikan askerleri yerine yerinden yurdun edilmiş, dağlara veya çöllere sürülmüş mazlum Irak halkına, cezaevlerinde ağır işkencelere maruz kalmış mahkûmlara veya benzeri şekilde Türk insanının Boz Atlı Hızır’ın yardımını hak ettiğine inandığı kişilere yetiştiren bir Hızır Baba tasarlamış olsaydı reklamın algısı da sonuçları da çok farklı olabilirdi.
Türkiye’nin ürettiği en güzel çayın kalite onayını İngiliz kadından, geliştirdiği en ileri teknolojiye göre ürettiği bir sanayi ürününün başarı onayını Japon veya Alman mühendisten alma üzerine kurulmuş Türk reklam kurgusunun bir Türk firmasının ürettiği kolalı içeceğin onayını da Amerikan askerinden alması kaçınılmaz olacaktır.
Uygulamalı halkbiliminin bilinmediği ve tartışılmadığı bir üniversiteden, kendi kültürünü çocuklarına aktarmada bir takım modernizm veya hurafe değerlendirmelerinin kıskacından kurtulamayan bir eğitim sisteminden ve nihayet kendi kültürünü kendi imgesini reklamlarına taşıyamayan bir sanayi ve ticaret sektöründen bu tür yaratıcılıkları beklemek hayal olsa gerek.

OKUR YORUMLARI
ABDÜLKADİR ÇAPANOĞLU
02.01.2011 14:22:00

Değerli ve Sevgili Hocam.Batının görsel ve boyalı medya baskısı bizi ve dolayısıyla genel kültürümüzü öylesine kuşatmış ve baskı altına almış ki program yapımcılarımız,reklam yaratıcılarımız ve grafikerlerimiz belki de farkında bile olmadan neredeyse birebir onları taklit ediyorlar.Bazen öyle reklamlar oluyor ki acaba izleyen varmıdır? Varsa bir şey anlıyormudur diye tereddütte kalıyorum.Kültürü,folklörü(yiyeceğinden giysisine,türküsünden mahalli oyununa,hikayesinden efsanelerine kadar)hatta aynı bölgede olmasına rağmen şehirden şehire değişen örf ve adeti ile bu kadar zengin bir ülkenin bu kaynaklarının unutulması çok hazin.İstanbul da bırakın Beyoğlu’nu,Nişantaşı’nı veya Şişli’yi, Bakırköy de,Laleli de ve AVM. lerde birtek Türk isimli bir işyerine rastlayamazsınız. Bir yabancı isim kullanma hastalığı başladı bu ülkede.Bu işyeri sahipleri bu isimleri kullandıkları zaman daha fazla müşteri geleceğini mi sanıyorlar yoksa Türkçe bir isim bayağımı geliyor onlara.Bence cahil bir özentiden başka bir şey değil.Yüce Atatürk’ün kurduğu ,dernek statüsünde ve özerk çalışan ,Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumunun da 1983 de devletleştirilmesinin de bu konuda alınmış çok olumsuz bir karar olduğu herkesçe bilinmektedir.Zaman zaman internette dolaşan Karamanoğlu Mehmet Bey’ Arıyorum sunusunu bu insanlara izlettirsek acaba utanırlar mı?Sadece bu sunuda Türkçe yerine kullanılan 314 yabancı kelime var.Hem de günlük hayatta en çok kullandığımız Türkçe kelimelerin yerine hayatımıza girmiş.Hayret ve vah.Hem de vah ki eyvah demek lazım.Değerli Hocam daha önce de arz ettiğim gibi bu konuda en büyük görev sizlere düşüyor.Öğrencilerinizi bu konuda ne kadar duyarlı yetiştirirseniz Türklüğe en büyük hizmeti yine siz yapmış olacaksınız.1958 yılında ben orta ikinci sınıfta iken bir müzik öğretmenimiz vardı Allah gani gani rahmet etsin.Her öğretmen önce Türkçe öğretmenidir derdi.Biz bu değerli öğretmenlerin talebesi olmak şerefine nail olduk.İstanbul’dan en derin sevgi ve selamlarımı sunarım Sevgili Hocam.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ