Prof. Dr. M.Öcal Oğuz

BOZOK YAZILARI

GELENEKSELLEŞEN ARABAŞI

Mamak Yozgatlılar Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Ankara’daki Yozgatlıları yılda bir kez de olsa bir araya getirmeye devam ediyor. 24 Şubat 2006 tarihinde Aski Sosyal Tesisleri’nde gerçekleşen “Geleneksel 6. Ara Aşı (Arabaşı) Yemeği”, gün geçtikçe yeni uygulamalarla zenginleşen bir kültürel etkinlik olarak sadece Yozgatlılar için değil biz halkbilimciler için de görülmeye ve gözlenmeye değerdi.
Dernek Başkanı Selçuk Erdem’in, başta Yozgat’ın eski ve yeni milletvekilleri olmak üzere siyasileri, bürokratları, akademisyenleri, iş adamlarını ve kısacası Ankara’da yaşayan her düzeyden Yozgatlıyı bir araya getirme başarısı, Aski salonunun kalabalıklığından anlaşılıyordu. Bu kültürel etkinliği, altıncı kez yaparak bir anlamda ritüele dönüştürmeleri elbette övgüye değerdi.
Yalnız dernekçiler,Yozgat’ın bunca yıllık arabaşı yemeğini neden “ara aşı” diye değiştirmeye çalışıyorlar, bunu anlamıyorum. Genci yaşlısı Yozgatlıların tamamı gayet iyi bilir ki, bu yemeğin adı yüzyıllardır “arabaşı”dır. Nitekim, dernek de bunun farkında ve toplantının adını “Ara Aşı(Arabaşı)” biçiminde veriyor. Ayrıca salondaki hiçbir konuşmada “ara aşı” kullanılmadı, herkes “arabaşı” dedi. Bütün kitaplar, kayıtlar, yazılar- çiziler bu yemekten “arabaşı” diye söz ederler. Arabaşı kelimesinin etimolojisi “Arap Aşı” mı ya da “Ara Başı” mı bilen yok, ama sanırım “Arap Aşı” doğrudur. Çünkü, “Bulgur Aşı”, “Ayranlı Aş”, “Sütlü Aş (Sütlaç)” gibi bu da Arap Aşı olmalı. Yemeğin adının böyle olması kimi rahatsız ediyor bilmem. “Kırımdan gelirim adım Arap’tır” türküsündeki Arap başta olmak üzere, bir çoğumuz Arapça adlar taşırız: Ahmet, Mehmet, Mustafa, Ali, Ayşe, Fatma, Leyla, Emine gibi. Adımız Arapça diye nasıl ki biz Arap olmuş olmazsak, yemeğin adında Arap kelimesi var diye de bu geleneksel Yozgat yemeği de “Arap icadı” olmuş olmaz. Örneğin, “Çerkez Tavuğu”, “Arnavut Ciğeri” veya “Laz Böreği” Türk mutfağını içerde ve dışarıda temsil eden güzide yemeklerimizdir. Sözün özü, “aslını inkar eden haramzade demişler”, sevgili dernek yöneticileri, lütfen yemeğimizin adından gocunmayalım.
Bu tatsız ve zorunlu ikazdan sonra yemeğin ritüelleşen güzelliklerdin söz edelim: Testi kebabının testisini kırmada kalıplaşan davranışların arabaşı yemeğine de taşındığını gördüm. Abdülkadir Akgül’ün 1000 YTL vererek “Arabaşı Ağası” olması, kentin kültürel etkinliklerdeki ekonomik zorluklarına yaptığı “Kırkpınarvari” göndermeyle gözümüze takıldı.
Her yıl verilen “Yozgat’a ve Yozgatlıya Hizmet” ödüllerine bu yıl Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Taner Demirel, Esnaf Kefalet Koop. Genel Başkanı Abdülkadir Akgül ve Türk Eğitim Sen Başkanı Şuayip Özcan layık görüldü.
Gecenin renkli yüzlerinden biri de Mamak Dutluk İlköğretim Okulu öğrencilerine öğrettiği Yozgat yöresi oyunlarını sergileten Beden Eğitimi Öğretmeni Sorgunlu Irmak Burcu Akkuş idi. Öğrenciler, geleneksel kıyafetleri içinde grubunu yöneten öğretmenlerinin gözlerinin içine bakarak Yozgat yöresinin halk oyunlarını sergilediler. “Çalatlı’nın yokuşu/Hele de gider babbili/Damdan düştüm güpeden/Bir kız öptüm şirpeden/Anası arkadamdaymış/Yarnıma vurdu gürpeden” türküsünün oyunu beni büyüledi. Oyunun bu sözlerini, aynı arabaşı tabağına kaşık salladığım Celalettin Sargın beyden öğrendim. Ne güzel oyundu ve ne güzel sözlerdi bunlar. Bu güne kadar ben de kendimi Yozgatlı ve halkbilimci sanırdım.
Gerçekleştirdikleri bütün güzellikler bir yana, sadece bu oyunu ve türküyü öğrenmeme zemin hazırladıkları için dahi Makamlı Yozgatlılar Derneği’ne ne kadar teşekkür etsem azdır.
Son olarak, Başkan Selçuk Emlak’ın “vecetti”yi çok alayım derken, kaşığındaki hamuru çorba kasesine düşürdüğünü gördüm. Ne demek istediğimi anlatmak için fazla lafa hacet var mı?

Tarih : 28.02.2006
OKUR YORUMLARI
M. Öcal Oğuz
13.12.2014 13:40:00

Değerli İsmail Uçakçı Bey,
Yozgat'ın ve Dulkadirli Türkmenlerinin bu kadim ve birleştirici ritüel kökenli yemeği hakkında verdiğiniz tamamlayıcı, eksikleri giderici ve konunun farkına varılmasına katkı sağlayıcı bilgiler ve eklemeler için canu gönülden teşekkür ederim.
Atalarımızın "Arabaşı" diye telaffuz ettiği bu kelime son yıllarda bazı yerlerde ve yayınlarda "Ara Aşı" olarak da karşımıza çıkıyordu. "Araba Aşı"ifadesini ilk kez sizde gördüm. Acaba bu kullanım atalarımız veya sizin aile büyükleriniz tarafından mı kullanılıyordu? Yoksa bu etimoloji size ait bir öneri midir? Eğer aile büyükleri veya derleme yaptığınız kaynak kişiler "araba aşı" ifadesini öteden beri kullanıyorlar ve bir de bu kelimenin veriliş nedenini açıklayan hikâye anlatıyorlarsa bunu da bizimle paylaşmanızı dilerim.
Böyle bir geleneksel kulanım ve hikâye yoksa "Araba Aşı", sizin "Arabaşı" kelimesine getirdiğiniz etimolojik açıklama olarak anlaşılmalıdır. Ben "Arabaşı" kelimesinin ne yazık ki etimolojisini bilmiyorum. Atalarımdan duyduğum ve derlemelerde gördüğüm şekilde hiç bir bölme, kesme, ayırma ve ayrıştırma yapmadan herkes gibi "Arabaşı" diyorum.
Lavaş Ermenilere kaptırıldı sözü basında yer alan yanlış bir bilgidir. Onu da daha sonra paylaşabiliriz.
Selam, saygıyla

Araştırmacı Yazar İsmail UÇAKCI
06.12.2014 20:43:00


DULKADİRLİ TÜRKMEN YEMEĞİ.!!!

Bazı kişiler tarafından ısrarla.!
“Arap Aşı, Ara Aşı” gibi adlarla anılan.! Arap mutfağına özgü bir yemekmiş gibi gösterilmeye çalışılarak, tezlerini hakim kılmak amacıyla Yüce Peygamberimizin de böyle bir yemek yediği söylemlerine konu olun Dulkadirli Türkmen yemeği.!

Yemeğin aslı.!
Dulkadirli Türkmen yurdu olan Bozok yaylasında yapılır. Başta Yozgat, Çorum, Kırıkkale, Kırşehir, Kayseri, Nevşehir, Sivas, Aksaray yöresi başta olmak üzere Dulkadirli yurtları ve XVIII. Yüzyıl zorunlu göçleri ile Rakka’ya yani, Kilis–Suriye bölgesi ile Afyon, Aydın, Uşuk, Eskişehir yöresine iskan edilmiş Dulkadirli Türkmenlerinin mutfak kültürünü oluşturur.!

Bu yemek.!
Yerlerin karla kaplı olduğu zamanlarda kanatlı av hayvanları ile yapılıp yenilir. Ve kaşıksız yenilemeyecek tek yemek türüdür.!
- Arap Ülkelerine kar yağmaması durumu.!
- Arap Ülkelerinde Avcılık kültürünün zayıf, hatta olmaması.!
- Araplarda geçen yüzyıllarda kaşık kültürünün bulunmaması.!
Yörede “Araba Aşı” adı ile anılan Dulkadirli Türkmen yemeğini “Arap Aşı” adı ile adlandırıp, Arap mutfağına özgü bir yemekmiş gibi sunmak afaki bir söylemden öte gidemedigini göstermektedir.!

Ara Aşı.!
“Araba Aşı” söcüğünün türetilmesi ile verildiği anlaşılan bu isim Bozok yaylasında ve hiçbir Dulkadirli yurdunda kullanılmaz.! Bu arada bir yapılan ve yenilen yemek türü değildir.! Konu içerisinde belirtildiği gibi karlı kış günlerinde köy odaları ve yahut aile ortamlarında yapılıp, küçük bir törenle yapılıp yenilen yemek türüdür.!

Bu Yemeği.!
Ara öğün, Ara yemek gibi göstermek söylemden öte gidemez.! Çünkü, bu yemeğin hamuru ile bol etli çorbasında doyum ve besin için fazlası ile yeterlidir.! Bu bilindiğinden Araba Aşı etkinliklerinde ayrıca bir çorba, ekmek ve yemek ikramında bulunulmuz.!

Yemeğin Geçmişi.!
Tarihte, köyün erişkin ve yaşlıları köy odasında toplanmış otururken gençleri ava çıkarlar. Karlama, diğer bir anlatımla koşuşturma adı ile anılan yöntemle keklik, tüfek, kapan, fak gibi malzemelerle diğer kanatlı hayvanları avlayıp getirirlerdi.
Gençler avda iken, köy odasında bekleyen erişkinler, avcılar gelene kadar hamuru pişirip, siniler içerisine dökerek soğuturlar. Dolayı ile hazırlamış olurlar. Avcıların getirdiği kanatlı avları orada temizlerler ve acılı sıcak çorba yapıp köy odasına kurdukları tabla (yer masası) lar ve yahut sinilerde yerlerdi.
Yakın geçmişimiz ve günümüzde, meşakkatli olduğundan dolayı insanlar ava çıkmaz; sıra düzeni ile bir komşuda toplanarak “Kaz (badı), hindi, tavuk, ördek” gibi kanatlı hayvanlarıyla yaparlar ve aile bireyleri ile birlikte yemektedirler.!
Hamur ve çorba olarak iki ayrı şekilde yapılmış bu yemeğin.! Hamuru, sadece “Un ve tuz” iken, çorbası “Kanatlı hayvan eti, yağ, acı biber, kavrulmuş un, salça, limon”dan oluşmaktadır.!

Yeme kuralı:
Hamur önceden yapılır, sinilere baklava kalınlığında serilir, soğumaya bırakılır. İyice soğuyunca baklava dilimleri gibi biraz büyük olarak kesilir. Sini ortasına çorba tabağı sığacak kadar bir daire şeklinde boşluk açılır, açılmış bu boşluğa sıcak çorba tabağı yerleştirilir.!

Sofraya gelmiş siniler, dolayı ile Araba Aşı etrafına insanlar otururlar. Ellerine aldıkları tahta kaşıkları ile önce sini üzerinde bulunan baklava dilimi gibi hamurdan alırlar. Hamurla dolu kaşığını sini-hamur ortasında bulunan çorba tabağına daldırırlar.!
Kaşığında bulunan hamurdan kalmış boşluğu çorba ile doldurur. Hamur ve çorba dolu kaşığı ağzına getirir, seri bir şekilde boşaltır.!

Yani, hamuru yutar.!
Kaşığına aldığı hamuru çorba dolu tabağın içerisine daldırınca düşürmemelidir. Eğer düşürürse, o kişinin acemliği olarak kabul edilir. Ve de düşüren kişi ceza olarak bir daha ki Araba Aşı ziyafetini yapmak zorundadır.
Yine, eğer kişi ağzına aldığı hamuru doğrudan yutamaz, çiğnemeye teşebbüs ederse o kişide toplumda gülünç duruma düşmüş ve bir daha ki Araba Aşı ziyafeti vermekle cezalandırılmış olur.

Yukarırda belirtilmeye çalışıldığı gibi Araba Aşı, Dulkadirli Türkmenlerine özgü bir kışa özgü bir yemek türüdür.! “Yoğurtlu Çılbır, Salçalı Çılbır, Elbasan Tava, Soğan Mıhlası, Pancar Mıhlası, Isbanak Mıhlası, Yuhka Ekmek Üzeri Bulgur Pilavı, Oğamaç, Hasıda Tatlısı, Pekmezli Oğamaç” gibi onlarca yemekten birisi.!

Tabi.! Şimdilik.?
Biliyorsunuz tarihi Türkmen Ekmeği Lavaş’ı, Ermenilere özgü diye diye Ermenilere kaptırdığımız gibi “Arap Aşı” adı diye diye bu Türkmen yemeğini Araplara kapırmazisek……

Bu vesile ile yöremizin tarih ve kültür unsurlarını gündemine alıp, makale ve kitaplarında yer vererek ilim camiasının hizmetine suna değerli bilim adamımız Oğuz hoca!ya teşekkürlerimi iletirim.

Araştırmacı Yazar
İsmail UÇAKCI
www.ismailucakci.com
nuz

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ