Prof. Dr. M.Öcal Oğuz

BOZOK YAZILARI

BÜYÜK KENTİN BAYRAMI

1990’lı yıllarda Türkiye’nin belediyecilik literatürüne yaşayan Türkçecilerin diliyle “büyükşehir”, öz Türkçecilerin söylemiyle “anakent” denilen bir yasal terim girdi. Bu terim, İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere kimi şehirlerimizi büyüklükle onurlandırıyor ve diğer küçük kentlerden farklı bir yönetim modeli getiriyordu. Ben hem metropol teriminin karşılığı olarak hem de yaşayan Türkçecilerle öz Türkçecileri kucakladığı için “büyük kent” kullanımını yeğliyorum.
Son yirmi yıl içinde böyle bir terim icat edilmişse, mutlaka bu bir ihtiyaçtan doğmuştur. Bu ihtiyacı, 1950’li yıllardan başlayan hızlı sanayileşme ve buna bağlı olarak hızlı kentleşme, köylerin boşalması, kentlerde açılan fabrikaların işgücünü köylü nüfustan sağlaması, tarım ve hayvancılık sektörünün çeşitli nedenlerle cazibesini yitirmesi, kent nüfusunun göreceli olarak daha müreffeh olması gibi alt başlıklarda inceleyebilir ve anlamlı kılabilirim.
Yozgat özelinden hareketle söyleyecek olursak, köylünün bu ve benzeri gerekçelerle gelip yerleştiği ve kentin kıyıcığına kuruverdiği gecekondularda kazanlar, uzun yıllar boyunca biraz asgari ücret düzeyindeki maaş ve daha çok aile büyüklerinin köyden getirdiği un, bulgur, nohut, mercimek vesaire ile kaynadı. Kentin yoğunluğundan zaman kaldıkça ve yazın yıllık izin vakti geldikçe köye gidildi, bağa, bahçeye, koyuna kuzuya yardım edildi. Böylece bir süre köyün de çarkı döndü, kentin gecekondularının da.
Bu mutlu tablo, bir çok köylünün kentli olma özlemini kamçıladı. Gecekondu, gecekondu doğurdu. Gün geldi kent gecekonduya doğru yürüdü, gecekondu kente doğru. Kavuştular birbirlerine kentsel dönüşüm projeleriyle. Eski gecekondular ve gecekondu sahipleri dev apartmanların dar sokaklarında güle oynaya gözden kayboldu. Şimdi büyük kentlerin apartmanları, gecekondularından çoktur ve gecekondular korunası, acınası bir yalnızlık içinde sonlarını bekliyorlar.
Kentin gecekondusu gibi köyün de kerpiç duvarlı toprak damlı yaşlı evleri yok oldu zaman içinde. 1960’lı 70’li yıllarda oğullarını “sanat”a gönderenler, 1980’lerde her şeyi satıp savıp ya onların peşinden kente geldiler, ya da köylerinde vakitlerini doldurup bir başka âleme göç ettiler.
Böylece, köyden kente bulgur, un, nohut, mercimek gelmez oldu. Buna karşılık, gecekondulu da yazın bir aylık iznini ırgatlık işlemek için kullanmaz oldu. Ne üreten köy evi kaldı, ne köyden desteklenen gecekondu.
Yıkılan gecekonduların yerine apartman dikmekle öyle 10-15 yılda kentli olunamıyormuş meğer. Hadi mercimeği, nohutu marketten aldık, hadi izinde şöyle birkaç gün Ege Akdeniz sahiline uzandık. Ya bayramlar, bayramlar ne olacak? İki saatte apartmanın altını üstüne getirecek, büyük küçük ayırmadan her dairenin zilini çalacak, herkesin bayramını kutlayacaksınız. Üçüncü saatte bütün komşular size gelecek. Sen biraz önce bayramlaştık ya diyemeden onlar iade-i bayram ziyareti diye tumturaklı bir lafla, lafı ağzınıza tıkayacaklar. Ve on dakikalık sohbet başlayacak: daha daha nasılsın. Eğer soluğu ıssız bir tatil köşesinde almamışsanız iki üç gün alt komşu üst komşu ile iade-i bayramlaşarak bayramı tamamına erdireceksiniz.
Eskiden yani metropolleşmeden önce kentler, hele köyler böyle miydi? Toplanma biçiminden, yemek yemeye, ziyaret mekanlarından, hediyeleşmeye kadar her alanda bir gelenek vardı. Herkes gerilmeden geleneğe teslim olur, bayramda huzur, dinginlik ve rahatlık bulurdu. Büyüğe gidilir, küçük de gelirdi. Herkes herkesle bir kez bayramlaşırdı. Öyle izi basa iade-i bayram ziyareti duyulmuş şey değildi. Belki de eskiden her bayram köylere kaçışımız geleneğe sığınışımızdı. Belki de hâlâ köylere gidenler bunu arıyorlar. Ama köylere gidebilenler o kadar azaldı ki... Köylere gidebilenlere ne mutlu!
Kentin yaptığı dev apartmanlar henüz geleneğini oluşturamadı. Ne zaman oluşturur, benim kuşağım görebilir mi bilmiyorum. Öylesine keşmekeş içindeki oralar. Bayramlaşmaya giderken küçücük bir trafik sorunu yüzünden adam, adam öldürüyor buralarda. TOKİ, lütfen gecekondularımızın yerine kentsel dönüşüm projeleriyle apartmanlar dikerken bir iki blok da gelenek yapar mısın?
Onu daha çok bayramlarda arıyor ve özlüyorum.

Tarih : 11.10.2007
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ