Osman Hakan KİRACI

GÜNDEM

Söylesem tesiri yok/ Sussam gönül razı değil/ Fuzuli

Sığırcık Vak’asının düşündürdükleri

Ortada 2-3 aydanberi amansız bir savaş var.

Bir tarafta devlet...

Öbür tarafta binlerce sığırcık kuşu…

Her günün batımında başlayan ve gece yarısına kadar süren bir savaş…

Vali konağı bahçesinden yükselen yırtıcı havyan sesleri….

Tüfek sesleri… Bomba sesleri…

Sonra binlerce sığırcığın Lise Caddesinde yükselen kanat sesleri…

Vali konağının bahçesinde ve Lise Caddesindeki ağaçların dallarına kümelenen sığırcık kuşlarıyla devlet arasında süren savaşın galibi ortadadır.

Sığırcık kuşları…

¨ ¨ ¨
Devletin Tarım İl Müdürlüğünden görevlendirilen elemanları sığırcıkları kaçırmaya çalışıyor.

Bahçe içine mevzileniyorlar.

Her gün banttan yırtıcı hayvan seslerini salıyorlar bahçeye…

Sığırcıklar havalanıyor sonra tekrar ağaçlara kümeleniyorlar.

Devletin kuvvetleri sığırcıklarla mücadelede taktik değiştiriyor.

Sesli tüfek kullanıyorlar. Sığırcıklar önce bir an korkup kanatlanıyorlar… Sonra dönüp dolaşıp aynı bahçeye Vali konağındaki ağaçların dallarına konuyorlar.

Yırtıcı hayvan seslerinden sonra sesli tüfek de işe yaramayınca bu kez sesli bomba kullanılıyor.

Her akşam gün batımından sonra defalarca ses bombası atılıyor.

Sığırcıklar ilk günlerde ses bombasından da korkuyorlar.

Gökyüzüne kanat çırpıyorlar…

Havada gezip dolaştıktan sonra tekrar Vali konağının bahçesine dönüyorlar. Ses bombasına da alışıyorlar…

Alışmak zorunda olduklarını biliyorlar…

Gitmek istiyorlar ama gidemiyorlar…

Çünkü koca şehirde konaklayacak başka bir bahçe bulamıyorlar.

Her gece bomba seslerine toplu ötüşleriyle karşılık vererek hem valinin ailesini hem de çevre sakinlerini rahatsız ve huzursuz ediyorlar.

Gürültü kirliliğinden başka Lise Caddesinden gelip geçen vatandaşların üzerine pisliyorlar…

¨ ¨ ¨
Açıkcası, Yozgat 2-3 aydan- beri bir sığırcık vak’asını yaşıyor. Sığırcıkların inanılmaz direnişine ve zaferine tanık oluyor.

Devlet kovalıyor ama sığırcıklar başka bir bahçeye göçmüyor, gitmiyor.

Çünkü gidecek bir bahçe, tüneyecek bir adres bulamıyorlar.

Asıl ikametgahları Müftülüğün arkasındaki bahçeye kanat açıyorlar. Ama ıhlamur ağaçlarının budanan dallarına konamadan gerisin geri Valinin bahçesine dönüyorlar…

Ses bombalarına aldırmadan çevreyi kirleterek ve insanların üzerine pisleyerek Yozgat’taki can sıkıcı yaşamlarını sürdürüyorlar…

Evet, Yozgat’ta 2-3 aydan beri yaşanan sığırcık vak’ası belki de kentin en sorumlu kişisinden caddedeki vatandaşına kadar herkese bir bedel ödetiyor.

¨ ¨ ¨
Bu şehirde yeşili ve bahçeli evleri yoketmenin…

Yozgat’ı betonkent yapmanın…

Koca kentte sığırcıkları barındıran ıhlamurları insafsızca budamanın…

Doğaya saygı duymamanın…

Bedelini, faturasını ödetiyorlar.

Sığırcıklar..Evet,Sığırcıklar

Hem de kuş beyinleriyle…


Bilim Sanat Merkezi


Üniversiteye hazırlık için düzenlenen Seviye Tesbit Sınavlarını dahi yaptırmasını beceremeyen Yozgat’taki cümle Milli Eğitim sorumlularının sayesinde başarısızlıkta dibe vuran Yozgat Milli Eğitimine son zamanlarda uzanan yardım elleri güzel hizmetlere vesile oluyor.

“Kul bunalmazsa Hızır yetişmez” derler ya.

Bizim Yozgat Milli Eğitiminin imdadına Hızır gibi yetişenleri gördükce rahatlıyoruz. Yozgat Milli Eğitiminin geleceğine dair umutlanıyoruz.

¨ ¨ ¨
MEM Yozgat Milli Eğitimini batırdı dediğimiz sırada ve hiç hesapta yokken Milli Eğitim Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik Yozgat’a geliyor. Gelmeden önce de Bakanlığın 17 üst düzey bürokratını Yozgat’a gönderiyor.

Yozgat Milli Eğitimini adam akıllı masaya yatırıyor, tomografisini çektiriyor ve teşhisi koyup ilaçlarını vermeyi taahhüt ederek reçetesini yazıyor.

Yozgat dostu aynı Sayın Bakan, işadamı Erdoğan Demirören’den sözünü aldığı 100 laboratuara 2200 bilgisayar müjdesini de veriyor.

Yozgat’taki okullarımız yabancı bir işadamının inanılmaz katkıları ile bilgisayarlarla donatılıyor.

Yozgat Milli Eğitim sahnesine uzun bir aradan sonra hayırsever bir çift çıkıyor “Siz bakanlıktan kararı aldırın, biz Yozgat’a Bilim Sanat Merkezi kurmak istiyoruz” diyorlar.

Bakanlık hemen onaylıyor. Hayırsever işadamı Seyhan Cengiz Turhan ve Fatma Temel Turhan BSM binasını çok kısa zamanda modern laboratuarıyla hazır hale getiriyor.

Hayırsever işadamı Sn. Erdoğan Akdağ’ın eniştesi olan Seyhan Cengiz Turhan Yozgatlı olmamakla beraber kendini bir Yozgatlı’dan daha çok Yozgatlı kabul ettiği için Milli Eğitim alanında belki de üniversiteden sonra Yozgat’a önemli bir projeyi kazandırıyor.

Bilim Sanat Merkezi Yozgat eğitimine neler kazandıracak biliyor musunuz?

İlköğretim ve orta öğretim çağındaki üstün zekalı ve özel yetenekli öğrencilerin kapasitelerini geliştirerek Yozgat’ta eğitim seviyesini yükseltecek.Burada yetiştirilecek öğrenciler ÖSS’de Yozgat’ın puanlarının artmasına katkıda bulunacak ve elde edilecek başarılarıyla Yozgat Milli Eğitiminin de ÖSS’deki başarısızlığını örtecekler.

Önümüzdeki ay hizmete girmesi planlanan BSM projesi bu nedenle Yozgat için ciddi ve yararlı bir projedir.

Eğer, bizim Yozgat Milli Eğitimi,bu okulun öğretmenlerini ahbap-çavuş ilişkilerine göre, atamadıysa yani üstün özel yetenekli öğrencileri yetiştirecek kapasitede öğretmenleri görevlendirdiyse ne ala… O zaman BSM projesi ileride Yozgat’ın yüzünü ağırtacak bir proje olacaktır.

¨ ¨ ¨
İşadamı sayın Erdoğan Demirören ile sayın Seyhan Cengiz Turhan’ın Yozgat milli eğitimine sağladıkları hem büyük,hem de anlamlı hizmetlerinin bizim Yozgat milliyetçisi trilyoner büyük dava adamlarımıza ve Yozgat sevdalısı nice zenginlerimize örnek olmasını diliyorum.

Ve hatta örnek olmasını dilemekten öte “Yozgatlı zenginlerimiz ne zaman Yozgat’lı olmayanlar kadar Yozgata karşı sorumluluk duyacaklar?” diye de merak ediyorum.

Tarih : 07.02.2006
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ