Nesrin MASARİFOĞLU

IŞIK

Kıble tarafından Çamlık havadar..

İnsanın özünde vardır doğayla içi içe yaşamak. Varlığımızın özüdür zaten doğallık. Gürültüden, egzoz kokusundan, beton yığınlarının daracık mekanlarından uzak, yeşilin her tonuna sahip muhteşem manzaralı bir alanda yaşamayı, hangimiz istemeyiz. Bol oksijen hücrelerimizin her zerresine temas ettikçe sanki yeniden hayat buluruz. Günlük meşakkatlerden uzaklaşmak, ailemizle bir hafta sonunu bu denli hoş mekanlarda geçirmek nasılda dinlendirir ruhumuzu ve bedenimizi. Her birimiz belki farkında değiliz ama doğayla, toprakla uğraşmak aslında bir ihtiyaçtır. Öze dönüştür. Kendini arayış, tefekküre dalıştır. Açan bir çiçek, dala konan bir böcek, emekle yetişen her bir ürün bizi bizden alır yüce yaratıcıya biraz daha yaklaştırır. Bu denli ulvi duygulara zemin oluşturan yaşam tercihleri; aslında beden ve ruh sağlığımız, aile birliğimiz kısacası mutluluk reçetemiz için illa ha ki gereklidir.
Bazılarımız benim gibi bunu bahçeli evde yaşayarak tüm gününü birebir doğaya bahşederek doya doya yaşar. Bahçenizdeki tüm renklerin, doyumsuz güzelliklerin karşısında içtiğiniz bir bardak çay, bir fincan kahvenin verdiği hazzı anlatmaya kelimelerin kifayetsiz kaldığını görürsünüz. Çayınızı yudumlarken seyrettiğiniz güzellikler, toprağın suya kavuşması, emeğin toprakla buluşması sonucu her birinin farklı güzellikte yaratılmasından başka bir şey değildir. Her sabah güne; bizzat emek verdiğiniz gözünüze ve ruhunuza hitap eden çiçekleri bir bir seyrederek, kahvaltı masanızı onların arasına kurarak yetiştirdiğiniz hormonsuz sebzeleri tadarak başlarsınız. Bu güzellikler sizin yaşama sevincinizi artırırken aynı zamanda sağlıklı bir ömür sürmenize de vesile olurlar.
Her birimiz doğanın kollarında yaşam sürdüren bahçeli ev sakinleri kadar şanslı değiliz. Bazılarımız da doğayla iç içe olmak, özümüze dönmek için alternatif çözümler üretiriz. Kendimize ailemizle birlikte hoşça vakit geçireceğimiz doğal mekanlar araştırırız. Bunlardan biri de Türkiye’nin ilk Milli Parkı olan “Yozgat Çamlığı”dır. Milli Parklar, gelecek kuşaklar adına korumamız gereken kültür ve doğa miraslarıdır. İlk defa 1958 yılında Yozgat Çamlığının milli park ilan edilmesi ile birlikte ülkemizde çeşitli alanlar korumaya alınmış dolayısıyla çarpık yapılaşmanın, doğanın bilinçsizce tahrip edilmesinin önüne geçilmiştir geç de olsa. Ah ne olurdu çamlığımızla birlikte eski tarihi köşklerimizi ve tarihi çarşımızı da korumaya aldırabilmeyi başarsaydık. Bu gün Yozgat 2. bir Safranbolu veya Beypazarı olurdu.
“Çamlık” Yozgat’ımızın göz bebeği. Gerek salıncaklar bölgesi gerekse “Cevdet Dündar Gölet” inin bulunduğu alan tüm ihtişamıyla ziyaretçilerini bekliyor. Benim defalarca dile getirdiğim Çamlık içerisinde yapılabilecek düzenlemelerden biri olan değişik köprüler ve iskeleden müteşekkil “Kent Ormanı” gerçekten çok güzel. Geçenlerde ailece misafirlerimizi de alarak orada doyumsuz göl manzarası karşısında piknik yaptık. Çayımızı yudumlarken akşamın kızıllığı ile birlikte Gölet’in nefis manzarasını seyretmek misafirlerimizi ve bizi mest etti. Ayrıca oluşturulan sosyal alanların içerisindeki çocuk parkı ve erişkinlere yönelik spor alanı da ayrıca görülmeye değerdi. Ben bu konuda tüm emeği geçenleri kutluyorum. halkımıza böylesine mükemmel bir piknik alanı oluşturdukları için.
Orman ile göl manzarası birde gün batımının nefis kızıllığı birleşince hani o anca kartpostallarda olur dediğimiz cinsten seyirlik görüntülerden biri oluşuyor Çamlık’da. Halen gitmediyseniz “Kent Ormanı”na mutlaka bir hafta sonu uğrayın pişman olmazsınız. Yine benim iki yıl üst üste dillendirdiğim “ Botanik Bahçesinin” de yine Kent Orman ile Gölet arasına yapılıyor olması da çok sevindirici. Yozgat’ın kültürü ile bütünleşen, geleneklerinin her birinde vazgeçilmez olan görkemli “Yozgat Çamlığı”, farklı dizaynı, nefis göl manzarası ile tiryakisi olacağınız “Kent Orman”ı, Kent Orman’ının hemen yanı başına birde doğaya dokunmak, bitkileri nesillere tanıtmak için muhteşem “Botanik Park”ını oluşturursanız işte o zaman Yozgat’a açık hava laboratuarını da getirmiş olursunuz ki gelecek nesiller size minnettar kalır.
Yozgat Çamlığı, Kent Orman derken yazımı, her önünden geçtiğimde etkilenerek tekrar tekrar okuduğum Kent Park’taki Hüzni Babanın Yozgat Destanı adlı şiirinin yer aldığı kitabedeki son paragrafı ile bitirmek istiyorum.
“KIBLE TARAFINDAN ÇAMLIK HAVADAR
EHL-İ KEYFE KEYF BAĞIŞLAR SAD HEZAR
AL YEŞİL MOR SARI ÇİÇEKLER AÇAR
GÜLLER AÇAR GÜLİSTANI YOZGAD’IN”


Tarih : 14.08.2008
OKUR YORUMLARI
erol öztemir
24.08.2008 09:17:00

HOCAM 1985 7-B İ.H.L MEZUNU ÖĞRENCİNİZİM VE SİZİ EN SON 6 AĞS.2008 DEKİ TOPLANTIDA GÖRDÜM ALLAH SİZE UZUN ÖMÜRLER VERSİN MEZUNİYETTEN SONRA ASKERLİK EVLİLİK OKUL DERKEN TİCARETTE AKLIMIZI BAŞIMIZDAN ALDI GİTTİ 23 YIL SONRA SİZLERİ TEKRAR GORDUM VE YAZILARINIZI OKUYORUM ÇOK GUZEL VE BENİ ALIP GÜZELYERLERE GOTURUYOR OLUMLU POZITİF HİÇBİR SİYASI AMAÇ GUTMEYEN İNSANLIĞA FAYDALI YOZGATA FAYDALI DAHA NE DEYİM ALLAH SAĞLIK SIHHAT VERSIN HOCAM ELLERİNİZDEN ÖPÜYORUM. EROL ÖZTEMİR

sahadettin erdogan
23.08.2008 20:04:00

Valla Nesrin Hanim ben hakkari yuksekova dan bir okuyucunuzum. Yazilarinizi buyuk bir zevkle takip etmekteyim. Her ne kadar yerel bir gazete yazariysaniz da; ulke capi konulara cogunlukla deginiyorsunuz. Her sehirde sizin gibi kalemler olsa, inanin sorunlarimiz tamamen bariscil yollarla cozulurdu

AHMET OZINAN
19.08.2008 22:28:00

YAZILARINIZI BUYUK BIR ZEVKLE OKUYORUZ COK GUZEL BIR NOKTAYA DEGINMISSINIZ KESKE HERKES BU KONULARA SIZIN KADAR DUYARLI OLSA SIZE COK TESEKKUR EDIYORUZ

Mustafa DİNÇSOY
14.08.2008 14:36:00

Nesrin hanım çok güzel konulara değiniyor.Yozgatın kültürel mirasının tahrip edilmesi konusunada değinmiş.Çok doğru. eski yozgat evleri korunabilseydi safranbolu ve beypazarı gibi turist alan bir kent olurdu yozgat.teşekkürler.

Melehat
14.08.2008 14:36:00

Yorumlarınız harika.Keyfle,zevkle okuyorum.Teşekkür ederim.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ