Nesrin MASARİFOĞLU

IŞIK

İstanbul Lütfi Kırdar'da Yozgat rüzgarı

Bu yıl ilk kez uygulanan “Halk Eğitim Günleri Türkiye” konulu sergiyi gezmek için soğuk ve karlı bir İstanbul sabahında eşim ve kardeşimle yola çıkıyoruz. Bulunduğumuz semtten bir hayli uzakta “İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayına” gideceğiz. Dışarıda yoğun bir kar yağışı ve tipi var.  Hava çok soğuk. Yollar anında tuzlandığı için açık. Lakin yol kenarları karla kaplanmış. Yolumuz çok uzun ama tek araba ile gitmek mümkün. İstanbul’da Beylikdüzü’nden Taksim’e gitmek bir hayli uzun ve hava muhalefeti nedeniylede meşakkatli bir yol.
Nihayet sergi salonunu da içinde barındıran muhteşem binaya geliyoruz. Aman Allah’ım! Böyle bir kültür merkezi olamaz her türlü teknik ayrıntının düşünüldüğü pırıl pırıl devasa bir bina. Serginin yer aldığı zemin kattaki FUAYE salonu 3000 metrekarelik sergileme alanı ile daha ilk girişte sizi büyülüyor. Salonlara yürüyen merdivenlerle inip çıkıyorsunuz. O kadar çok ayrıntı düşünülmüş ki.  Gerek yurt içinden ve gerekse yurt dışından gelecek konuklar için çevrede yürüme mesafesinde 4 ve 5 yıldızlı oteller mevcut. Zaten binaya gelirken hemen bu otellerin yanından geçiyorsunuz. “İstanbul Lütfi Kırdar’ın Ana Binası ve yanındaki “Rumeli Fuar ve Sergi Merkezi”, Beş Yıldızlı Oteller ile uluslararası nitelikte benzersiz bir “Kongre Vadisi” oluşturulmuş. Bir hayli geniş ve uzun koridorlardan geçerek yürüyen merdivenlerle üç kat inerek sergi salonuna geldiğimizde yine göz kamaştıran bir manzara ile karşılaşıyoruz. Yurdun dört bir yanından gelmiş büyük çoğunluğu el emeği, göz nuru eserlerle donatılmış stantlar. Stantların her biri güzel yurdumun zengin renklerini sunuyor izliyecilere. Sayın “Emine Erdoğan Hanımefendi”nin himayelerinde açılan bu sergiden amaç; unutulmaya yüz tutmuş geleneksel el işlerimizi ve kültürel değerlerimizi ortaya çıkarırken kadınlarımızı daha üretken kılarak, onların aile bütçelerine katkılarını sağlamak bir anlamda ekonomik anlamda onları güçlü kılarken aynı zamanda sosyal olarak da gelişimlerine katkıda bulunmak. Her bir vilayette kurulan  “Halk Eğitim Merkezleri”nin her biri için, çok emek isteyen ürünlerini tanıtmak dolayısıyla pazar paylarını artırarak bu ürünlerin markalaşmalarını sağlamak için de bu fuar son derece önemli.  Bu amaçla salonda tüm iller merkezlerindeki el emeklerini sergilerken illerindeki turizm potansiyeli ve illeri ile markalaşmış ürünlerini de bizzat ikram ederek tanıtımını yapmaya çalışıyorlar. Rize, Malatya, Giresun, Tunceli, Hakkâri, İstanbul… Adını tek tek sayamayacağım bütün vilayetler. Türkiye’nin tüm renkleri orada. Ve YOZGAT.. Farklı yerlerde kurulmuş iki standıyla birazda ayrıcalıklı imkânlar verilmiş Yozgat’a. Yozgat kendine tanınan ayrıcalığın hakkını vermiş bu olayı gayet ciddiye alarak. Ve de iyi hazırlanmış.  Milli Eğitim Müdürü Sayın Sebahattin Gamsız Beyefendi, Halk Eğitim Müdiresi Burçin Ergen Hanımefendi, Halk Eğitim Müdür Yardımcısı Mustafa Sarıoğlu bizzat stantların başında her bir konukla ayrı ayrı ilgileniyorlar. Koşturup duruyorlar en iyisini yapmak için. 
Konuklardan arta kalan zamanda Sayın Milli Eğitim Müdürümüzle konuşma imkânımız oluyor. Ve soruyorum “ Sayın Gamsız, Yozgat’a geldiğinizde eğitim seviyesindeki düşüklüğün nedeni olarak ilk tespitiniz ne oldu?”. Sayın müdürüm kısaca cevaplıyor ”İlgisizlik”. Cevabı bildiğim halde yinede  “Kimin ilgisizliği?” diye soruyorum. Cevap “Velinin”. Evet, yıllarca öncede bizlerin en çok muzdarip olduğu durumdu bu. Yine Sayın Müdürümüzden Yozgat eğitimi adına sevindirici bilgiler alıyorum. Okuma Yazma Oranında 46. sıradan 5. sıraya çıkmışız. Her ay gönderilen raporlarla bu sıralama daha yukarılara da çıkabilir diyor. Okul öncesi öğrenci sayımız  ຐ den % 94’ e; Kızların okullaşma oranı % 87 ye çıkmış. Yer ve zaman çok uygun olmadığı için son olarak Sayın Müdürüme “Yozgat Kamuoyuna bir mesajınız var mı?”  diye soruyorum. Cevap gayet net ve açık “Bizi izlemeye ve desteklemeye devam etsinler” diyorlar.
Halk Eğitim Müdiresi Sayın Burçin Ergen Hanımefendi son derece zarif. Çok da gayretli. Bir taraftan gelen konuklarla ilgileniyor bir taraftan büyük bir iştiyakla anlatıyor stanttaki el işlerinin, beyaz iş, boncuk işi, hesap işi, iğne oyası, Maraş işi, Sayın Ergen’in aynı zamanda dalında master yaptığı çini işi ve Yozgat’la özdeşleşmiş olan Tel Kırma işi olduğunu. El işleri değil sadece sergilenen. “Parmak Çörek, Çayıralan’ın Petek Balı, Oluközü’nün Turşusu,  Tereyağlı Baklava ve Saat Kulesi Maketi”. Ayrıca gelen konuklara da ikram ediliyor bu ürünler. Tel kırma o kadar çok yerde kullanılmış ki! Her biri ayrı güzel. Çantalarda, tepsilerde, şallarda, tablolarda..Bu arada Burçin Hanımefendi  sabah açılış esnasında Sayın Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukcu Hanımefendinin  Emine Erdoğan Hanımefendiye “İlk defa bir hediyeden çok etkilendim. O da Yozgat’tan hediye edilen tel kırma ile yapılmış “Türk Bayrağı Tablosuydu” demiş. Diğer armağanların yanı sıra Sayın Erdoğan’a ayrıca Tel Kırma ile işlenmiş Türk Bayrağı da hediye edilmiş. Ünlü modacı Arzu Kaprol 20011 Kış Kreasyonunda Yozgat’tan üretilecek tel kırmayı da kullanmak istiyormuş. Benim hayalimdi tel kırma ile Yozgat’ı özdeşleştirmek galiba oluyor. Her iki stantta yer alan tel kırmalar, çiniler, iğne oyaları, nakışlar o kadar güzel ve alımlı ki. Eline sağlık diyorum işleyen hanımefendilerin. Tabii bu arada Müdür Yardımcısı “Mustafa Sarıoğlu Bey”den de;  hava şartları nedeniyle sergi serilirken ne denli zorluk yaşadıklarını, birkaç kez yürüyerek Beşiktaş’a malzeme almak için gittiklerini öğreniyoruz.  Sayın Sarıoğlu’da hiç durmuyor. Her şeyin adeta kusursuz olması için koşuşturup duruyor.
Tabi sadece Yozgat değil tüm iller çok güzel sergilemişlerdi yaptıklarını. Her biri tanıtım için çırpınıp duruyordu. Yozgat’ı diğerlerinde farklı kılan dopdolu iki stanttı ile bizzat Sayın Müdürlerin olayın başında oluşlarıydı. Her şeyden önemlisi bu tanıtım olayını çok ciddiye almalarıydı. Peki, aksaklık var mıydı sunumda dersek yoktu. Aksayan neydi öyleyse. Bu kadar hazırlıklara rağmen gezmeye gelenler benim orada bulunduğumuz sürece serginin ilk günü olmasına rağmen-belki de hava muhalefeti nedeniyle- dikkati çekecek kadar azdı. Oysa Yozgatlı Federasyonlar ne çok çağrı yaptılar. Yozgat’ı yalnız bırakmayın diye. Ama yine olmadı. Sayın Müdürüm haklı. Sadece Milli Eğitimde mi, her alanda kanayan yara “İLGİSİZLİK”…


 

OKUR YORUMLARI
gülay emiroğlu
11.02.2010 00:28:00

Sevgili öğretmen arkadaşım.Öğretmen olarak ilk görev yerim olan Yozgat İmam-Hatip Lisesi'ne atandığımda kendi kanatlarıyla uçmaya çalışan bir kuş gibiydim.İlk kez gurbete çıkmıştım ve tarifi imkansız duygular içindeydim. Müdür beyin odasında seninle tanıştığım gün içimin nasıl ısındığını hatırlıyorum.Biz çok güzel bir arkadaşlığı yakalamıştık.Samimi, sıcak ,riyasız ve yalansız.Ben Yozgat'ı ve Yozgat'lıları çok sevdim.Bunda senin ve sevgili eşin Faruk Masaraifoğlu'nun katkısı çok büyük.Sen Malatya'dan ben Samsun'dan gelmiştik ve ikimiz de yabancısı olduğumuz bir ili çok sevdik.Ben şimdi çok uzağındayım Yozgat'ın fiziksel olarak.Ama gönlüm onları sevmekten asla vazgeçmedi senin gibi.Sen hala Yozgat için birşey yapabilme çabası içindesin.Bu Yozgatlılar için çok büyük bir kazanç.Çalışmalarını ve İstanbul'dan aktarımlarını okuyunca ağladım.Ne kadar güzel ifade etmişsin.O ne büyük bir sevgi ve sıcaklık.İnan sanki sergiye gitmiş kadar oldum.Bir anlatım bu kadar mı muhteşem olur.Seni kıskanmadım dersem yalan olur.Benim çalışkan ,fedakar arkadaşım.Ben seninle gurur duyuyorum.Ve Yozgatlılar'ın da ''biz de'' dediğini duyar gibiyim.Yazmaya ve içimizi ısıtmaya devam et.Gönül dolusu sevgiler.ALLAH'a emanet ol.Canım arkadaşım.Faruk Bey'e saygılar.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ