Umutlarımı doğrusu hiç kaybetmeden, Yozgat elbet bir gün kişi başına düşen milli gelir bazında hak ettiği yerde olacaktır diye düşünüyorum.. İlimize atanan her yeni bürokrat Yozgat’ımızın hani o hep bildik fotoğrafını değiştirebilir diye açıkçası çok ama çok umutlanıyorum..
Sayın Valim, Sayın Defterdarım, Sayın Milli eğitim müdürüm yeni göreve başladılar. Her birinin göreve başlar başlamaz kamuoyu ile paylaştıkları duygu ve düşüncelerini daha doğrusu beyanatlarını dikkatlice inceliyorum. Her biri Yozgat’ın kalkınma fitilini ateşlemeye yönelik. Sayın Vali’min ilimize atanmasının akabinde hemen umutlarımı, beklentilerimi tüm Yozgatlılar adına köşemde ifade ettim. Artık tüm Yozgat’ta yaşayan-yaşamayan herkes de biliyor ki Yozgat yörenin en geri kalmış ili. Yozgat o kadar kalkınmaya, şahlanmaya muhtaç ki! Bu resim artık değişmeli. Bu resmi değiştirecek ekipler oluşturulup herkesin taşın altına eline konması sağlanmalı. Bu şehir fiziki, kültürel ve ekonomik anlamda gıpta edilir illerin arasına bir an önce girmeli. İşte bu düşüncelerle 2006’nın bu son günlerinde diyorum ki hep beraber Yozgat’ın son bir yıllık muhasebesini yapalım. Tüm kurumlar, sivil toplum kuruluşları, siyasiler, her birimiz yapılan yanlışları tek tek masaya yatıralım onların her birinden alacağımız dersler varsa onları alalım. Yapılması gerekenlerin hangilerini ihmal ettik bunları tespit edelim, Sayın Vali’min geçen gün sözünü ettiği ilin kalkınma çerçevesini çizen “master planı” bir an önce tespit edelim ve bu planı hiç vakit kaybetmeden hayata geçirelim. Ayrıca 2007’yi de Yozgat için “altın yıl” olarak ilan edelim.
Sayın Valim atandığı günden bu yana Yozgat’ı ilçeleri ile birlikte tanımak için ziyaretlerini sürdürüyor. Yozgat ve çevresini gezen Sayın Valimin, bizzat mahallinde Yozgat il sınırları içerisindeki kültür ve turizm anlamında potansiyelleri görmesi açısından gayet anlamlı buluyorum. Sayın Valime ithaf ederek yazdığım yazımda da belirtmiştim tekrar yazıyorum Yozgat “kaplıca turizm”i açısından yörenin en şanslı ili. Dünyanın tatil anlayışı değişiyor. Önceleri tatil deyince insanların aklına deniz ve kum gelirdi. Şimdilerin trendi “sağlık turizmi”. Bunu ben defalarca yazdım, çizdim. Nihayet bu konuda güzel gelişmelerin olduğunu öğreniyorum. Yüz ağartacak tesisler Yozgat’a kazandırılmaya çalışılıyor. Umarız bir değil bir çok ilçemizde bol miktarda bulunan sıcak su kaynakları birinci sınıf tesislerle donatılır. Bu konuda müteşebbislere danışmanlık hizmeti veren Sayın Tekin Atik Bey’in basına yaptığı açıklamadan öğreniyorum işletmecilerin karşılaştığı zorlukları. Müteşebbislerin bürokratik engellerle yıldırılmaması, bizzat yatırımların bir an önce hayata geçirilmesi konusunda onların desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yılın tüm aylarında çok iyi tanıtımlarla yurt dışından bile turist çekebileceğimiz bir proje hasır altı edilmemeli. Bu konuda Şubat 2007’de yerli ve yabancı yatırımcıların geleceğini yine söz konusu basın açıklamasından öğreniyorum. Bu yatırımcıların teklif ettikleri yatırımlar için karşılıklı kurumların menfaatleri de göz önüne alınarak gereken kolaylık mutlaka gösterilmelidir. Yozgat’ın kurtuluşu biraz da buna bağlı olduğunu unutmamak gerekir. O tesislerin bitirilerek birer birer işletmeye açılması ile Yozgat kendi ilçeleri ile yarış eder hale gelir. Kaplıca turizmini canlandırmak ilimizin muzdarip olduğu işsizlik sorununu da nispeten derman olur. Üstelik “kaplıca” hizmeti alan yerli yabancı turistleri gezdireceğimiz nice güzelliklerimiz var Yozgat’ta..
İşte bunlardan birisi..Sayın Valimin vahşi doğanın en güzel örneği olan “Kazankaya Kanyonu”nun turizme açılması konusundaki çalışmaların hızlandırılacağı kararı da ayrıca çok sevindirici. Sayın Valimin bu konudaki gayretleri Kanyonu Ihlara Vadisine alternatif bir turizm bölgesine dönüştürebilir. Bu kanyonda düzenlenecek yöreye uygun spor müsabakaları ne çok canlılık getirecektir.
Hele şu bir türlü değerlendiremediğimiz “Çamlığımızı” fazla masraf gerektirmeyen ufak tefek projelerle bir turizme kazandırabilsek başka ne isteriz. Şu sadece Yozgat’ta ve Kafkaslarda olan ağaçlarımızı kurdelelerle çevrelesek, panolara yaşlarını yazsak, sanki çamlıkta açık hava müzesi varmış gibi biraz makyajlasak ne kaybederiz. Doğal hayata bazı hayvanları salsak. Geçen sene Yozgat’ta üniversite öğrencilerinin bahar bayramı şenlikleri içerisinde çamlığa yaptıkları yürüyüşü yerel televizyondan izliyorum. Şaşırıp kalıyorum. O kadar güzel yerlerden geçiyorlar ki! Çamlığın ayak basmadık yerlerinde yemyeşil çam ağaçlarının yanı sıra rengarenk çiçekler yerlere halı gibi serilmiş, hele nerde olduğunu anlayamadığım bir de doğal şelale yok mu beni hayretler içerisinde bırakıyor. Ekranda beni büyüleyen bu güzellikler mutlaka hafta sonu “doğa yürüyüşleri” dikkate alınarak hazırlanan tur paketlerinin içine sokulmalı. Artık başkentte insanlar hafta sonlarında günü birlik veya iki günlük gezi programlarında hep aynı yerlere gitmekten bıktılar. Değişiklik arayan insanlar için çamlık bir cazibe merkezine dönüştürülebilir. Çamlığın eteğine şirin mi şirin portatif olarak bir otantik uydu kent oluşturabilsek, şöyle yerel yiyeceklerle yapılan bir kahvaltı mönüsü burada sunabilsek nasıl cezp eder insanları. Avrupa Birliğinde kabul gören “kadın girişimciliğini destekleme” projesinde verilecek mikro krediler üretime bu uydu kentlerle kurulacak portatif satış merkezlerinde değerlendirilebilir. Ah birde unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarımızı gün yüzüne çıkarıp yöresel motifler oluşturup bunu pazarlayabilsek ne iyi olur. Mutlaka bir ekip unutulmaya yüz tutmuş yöresel yemeklerimizi, el sanatlarımızı ortaya çıkarmalı. Turizm alanlarında sergilerde satışa sunacağımız bizlerden bir şeyler olmalı. Daha doğrusu Yozgat markasını vurabileceğimiz mutlaka bir şeyler bulmalıyız. Yozgat’a gelen insanlar Yozgat’la özdeşleşmiş hediyelerle ayrılmalılar ilimizden. Aslında “Çeşka Kalesi, Büyük Nefesli ve Kerkenes”ide unutmamak lazım. Bunların her biri turizme açabileceğimiz alanlar.
Sadece yukarıda sıraladıklarım mı? Her zaman Küçük Sultan Ahmet Cami’si dediğim, içerisindeki manevi atmosferle bütünleşmiş tarihi dokuyu seyretmeye doyamadığım, etrafını saran binalardan boğulmuş aynı zamanda yere gömülmüş bir şekilde kaderine terk edilen tarihi abide “Büyük Cami”; güzelliklerini ortaya çıkaracak projenin bir an önce hayata geçirilmesini bekliyor.
Aslında bunları daha öncede sıralamıştınız Nesrin Hanım diyenleriniz için aslında yazacak o kadar çok şey var ki! Bu güzel bayram sabahı sizleri daha fazla sıkmak istemiyorum. Sayın Kiracı’nın köşesinde yer alan şair Fuzuli’nin çok beğendiğim sözler ile yazımı bitirmek istiyorum
“ Konuşsam faydası yok. Sussam gönül razı değil”
¨ ¨ ¨
Hepinizin bayramını ve yeni yılını en içten dileklerimle kutlar nice bayramlara sağlık ve afiyetle ulaşmanızı tüm yüreğimle dilerim..
Tarih : 30.12.2006
Sayın Valim, Sayın Defterdarım, Sayın Milli eğitim müdürüm yeni göreve başladılar. Her birinin göreve başlar başlamaz kamuoyu ile paylaştıkları duygu ve düşüncelerini daha doğrusu beyanatlarını dikkatlice inceliyorum. Her biri Yozgat’ın kalkınma fitilini ateşlemeye yönelik. Sayın Vali’min ilimize atanmasının akabinde hemen umutlarımı, beklentilerimi tüm Yozgatlılar adına köşemde ifade ettim. Artık tüm Yozgat’ta yaşayan-yaşamayan herkes de biliyor ki Yozgat yörenin en geri kalmış ili. Yozgat o kadar kalkınmaya, şahlanmaya muhtaç ki! Bu resim artık değişmeli. Bu resmi değiştirecek ekipler oluşturulup herkesin taşın altına eline konması sağlanmalı. Bu şehir fiziki, kültürel ve ekonomik anlamda gıpta edilir illerin arasına bir an önce girmeli. İşte bu düşüncelerle 2006’nın bu son günlerinde diyorum ki hep beraber Yozgat’ın son bir yıllık muhasebesini yapalım. Tüm kurumlar, sivil toplum kuruluşları, siyasiler, her birimiz yapılan yanlışları tek tek masaya yatıralım onların her birinden alacağımız dersler varsa onları alalım. Yapılması gerekenlerin hangilerini ihmal ettik bunları tespit edelim, Sayın Vali’min geçen gün sözünü ettiği ilin kalkınma çerçevesini çizen “master planı” bir an önce tespit edelim ve bu planı hiç vakit kaybetmeden hayata geçirelim. Ayrıca 2007’yi de Yozgat için “altın yıl” olarak ilan edelim.
Sayın Valim atandığı günden bu yana Yozgat’ı ilçeleri ile birlikte tanımak için ziyaretlerini sürdürüyor. Yozgat ve çevresini gezen Sayın Valimin, bizzat mahallinde Yozgat il sınırları içerisindeki kültür ve turizm anlamında potansiyelleri görmesi açısından gayet anlamlı buluyorum. Sayın Valime ithaf ederek yazdığım yazımda da belirtmiştim tekrar yazıyorum Yozgat “kaplıca turizm”i açısından yörenin en şanslı ili. Dünyanın tatil anlayışı değişiyor. Önceleri tatil deyince insanların aklına deniz ve kum gelirdi. Şimdilerin trendi “sağlık turizmi”. Bunu ben defalarca yazdım, çizdim. Nihayet bu konuda güzel gelişmelerin olduğunu öğreniyorum. Yüz ağartacak tesisler Yozgat’a kazandırılmaya çalışılıyor. Umarız bir değil bir çok ilçemizde bol miktarda bulunan sıcak su kaynakları birinci sınıf tesislerle donatılır. Bu konuda müteşebbislere danışmanlık hizmeti veren Sayın Tekin Atik Bey’in basına yaptığı açıklamadan öğreniyorum işletmecilerin karşılaştığı zorlukları. Müteşebbislerin bürokratik engellerle yıldırılmaması, bizzat yatırımların bir an önce hayata geçirilmesi konusunda onların desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yılın tüm aylarında çok iyi tanıtımlarla yurt dışından bile turist çekebileceğimiz bir proje hasır altı edilmemeli. Bu konuda Şubat 2007’de yerli ve yabancı yatırımcıların geleceğini yine söz konusu basın açıklamasından öğreniyorum. Bu yatırımcıların teklif ettikleri yatırımlar için karşılıklı kurumların menfaatleri de göz önüne alınarak gereken kolaylık mutlaka gösterilmelidir. Yozgat’ın kurtuluşu biraz da buna bağlı olduğunu unutmamak gerekir. O tesislerin bitirilerek birer birer işletmeye açılması ile Yozgat kendi ilçeleri ile yarış eder hale gelir. Kaplıca turizmini canlandırmak ilimizin muzdarip olduğu işsizlik sorununu da nispeten derman olur. Üstelik “kaplıca” hizmeti alan yerli yabancı turistleri gezdireceğimiz nice güzelliklerimiz var Yozgat’ta..
İşte bunlardan birisi..Sayın Valimin vahşi doğanın en güzel örneği olan “Kazankaya Kanyonu”nun turizme açılması konusundaki çalışmaların hızlandırılacağı kararı da ayrıca çok sevindirici. Sayın Valimin bu konudaki gayretleri Kanyonu Ihlara Vadisine alternatif bir turizm bölgesine dönüştürebilir. Bu kanyonda düzenlenecek yöreye uygun spor müsabakaları ne çok canlılık getirecektir.
Hele şu bir türlü değerlendiremediğimiz “Çamlığımızı” fazla masraf gerektirmeyen ufak tefek projelerle bir turizme kazandırabilsek başka ne isteriz. Şu sadece Yozgat’ta ve Kafkaslarda olan ağaçlarımızı kurdelelerle çevrelesek, panolara yaşlarını yazsak, sanki çamlıkta açık hava müzesi varmış gibi biraz makyajlasak ne kaybederiz. Doğal hayata bazı hayvanları salsak. Geçen sene Yozgat’ta üniversite öğrencilerinin bahar bayramı şenlikleri içerisinde çamlığa yaptıkları yürüyüşü yerel televizyondan izliyorum. Şaşırıp kalıyorum. O kadar güzel yerlerden geçiyorlar ki! Çamlığın ayak basmadık yerlerinde yemyeşil çam ağaçlarının yanı sıra rengarenk çiçekler yerlere halı gibi serilmiş, hele nerde olduğunu anlayamadığım bir de doğal şelale yok mu beni hayretler içerisinde bırakıyor. Ekranda beni büyüleyen bu güzellikler mutlaka hafta sonu “doğa yürüyüşleri” dikkate alınarak hazırlanan tur paketlerinin içine sokulmalı. Artık başkentte insanlar hafta sonlarında günü birlik veya iki günlük gezi programlarında hep aynı yerlere gitmekten bıktılar. Değişiklik arayan insanlar için çamlık bir cazibe merkezine dönüştürülebilir. Çamlığın eteğine şirin mi şirin portatif olarak bir otantik uydu kent oluşturabilsek, şöyle yerel yiyeceklerle yapılan bir kahvaltı mönüsü burada sunabilsek nasıl cezp eder insanları. Avrupa Birliğinde kabul gören “kadın girişimciliğini destekleme” projesinde verilecek mikro krediler üretime bu uydu kentlerle kurulacak portatif satış merkezlerinde değerlendirilebilir. Ah birde unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarımızı gün yüzüne çıkarıp yöresel motifler oluşturup bunu pazarlayabilsek ne iyi olur. Mutlaka bir ekip unutulmaya yüz tutmuş yöresel yemeklerimizi, el sanatlarımızı ortaya çıkarmalı. Turizm alanlarında sergilerde satışa sunacağımız bizlerden bir şeyler olmalı. Daha doğrusu Yozgat markasını vurabileceğimiz mutlaka bir şeyler bulmalıyız. Yozgat’a gelen insanlar Yozgat’la özdeşleşmiş hediyelerle ayrılmalılar ilimizden. Aslında “Çeşka Kalesi, Büyük Nefesli ve Kerkenes”ide unutmamak lazım. Bunların her biri turizme açabileceğimiz alanlar.
Sadece yukarıda sıraladıklarım mı? Her zaman Küçük Sultan Ahmet Cami’si dediğim, içerisindeki manevi atmosferle bütünleşmiş tarihi dokuyu seyretmeye doyamadığım, etrafını saran binalardan boğulmuş aynı zamanda yere gömülmüş bir şekilde kaderine terk edilen tarihi abide “Büyük Cami”; güzelliklerini ortaya çıkaracak projenin bir an önce hayata geçirilmesini bekliyor.
Aslında bunları daha öncede sıralamıştınız Nesrin Hanım diyenleriniz için aslında yazacak o kadar çok şey var ki! Bu güzel bayram sabahı sizleri daha fazla sıkmak istemiyorum. Sayın Kiracı’nın köşesinde yer alan şair Fuzuli’nin çok beğendiğim sözler ile yazımı bitirmek istiyorum
“ Konuşsam faydası yok. Sussam gönül razı değil”
¨ ¨ ¨
Hepinizin bayramını ve yeni yılını en içten dileklerimle kutlar nice bayramlara sağlık ve afiyetle ulaşmanızı tüm yüreğimle dilerim..
Tarih : 30.12.2006
30.12.2006
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ