Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

TUZUN YOKUŞU

Emek vermeden kazanılanı harcamak kolaydır. Kara para, haram para... Fırsatı ganimet bilip çalıp çırpan, helaline haram katan saçar savurur. Çünkü kazancına sel suyu karışmıştır. Alın teri yoktur. Emek vererek, ter dökerek kazanılanı harcaması o kadar kolay olmaz. Alın teri vardır o kazançta. Her kuruşunda ter damlaları...


Tuz, önemli bir besin maddesi. Yemeklerimizin çeşnisi. Kokusuz, suda eriyen, yiyecekleri korumada kullanılan billursu madde. Salamuradır. Yiyecekleri korur. Turşu tuzsuz olur mu? Ya domates, biber salçası!..

“Tuzlayım da kokma” deyimi kendini beğenmiş (gırışgan), kibirlilere denir. Bir atasözünde tuz; çözümsüzlüğün, çaresizliğin ifadesi olur: “Et kokarsa tuzlanır. Ya tuz kokarsa...”

“Tuz ekmek hakkı” birinin ekmek yedirip iyilik ettiği kişi üzerindeki hakkıdır. Bir işten zarar görmeyen, işi yolunda olana da “Tuzu kuru” derler. “Tuz biber ekmek” ise bir sorunu çözmek bir yana daha da çetrefilleştirmeyi anlatır.


Ey azizler! Girişte alın teri dökmeden kazanılan paranın kolay harcanacağından bahsettik. Sonra başlığa bağlanıp tuza geçtik. Hakikaten tuz önemli bir madde. Sözü daha fazla uzatırsak tadını tuzunu kaçıracağız. En iyisi biz anlatımıza geçelim:

Köyün birinde adam tuz işi yapıyor. Tuzcu. Tuzlaya gidip tuz alıyor. Aldığı tuzu köy köy dolaştırıp satıyor:

-Duzcu geldi, duzcu! Pindire (peynir), turşuya, salçıya, salamura duuz...

Kolay iş değil. Taşıma işini atla, eşekle yapmakta. Motoru, arabası ne gezer! Zor oluyor doğal olarak. Kazancı, kıt kanaat geçinmelerine yetiyor ancak. Adam tutumlu. Ama bir karısı var, savurgan. Hele hele evde satılık tuzu her isteyene gelişi güzel veriyor. Hem de istediği kadar. Kap kacak ne getirdiyse doldurup veriyor tuzu. Para pul hak getire.

Adamcağız diyor ki:

-Yahu! Biz tuzcuyuz. Tuz isdiyenden para al. Parasız bir sefer olur. İkinciye olmaz.

Kadın tersliyor herifini:

-Ben eşimden dostumdan para isdiyemem. Altı üsdü bir dabak duz...

Bir gün adamcağız tuzlaya tuz almaya gidecek. Karısını da yanına aldı. Sabah erkenden düştüler yola. Meşekkatli bir yolculuktan sonra tuzlaya vardılar. Eşeklere tuz yüklediler. İki torba da kendileri omuzladılar. Yayan yapıldak, sırtlarında bir torba tuz. Torba gittikçe ağırlaşıyor. Hele yolun yokuşunda! Akşam geç vakit köye döndüler. Döndüler de terin suyun içinde kaldılar.

Tuzcunun karısı hamladı. Birkaç gün hastalık çekti. Komşuları tuza geldi yine. Tuz verecek. Ama önce pazarlık keser oldu:

-Duzu viririm. Amma parasını isderim.

Şaşırdı köy kadınları:

-Anam bacım! Sen daha önceleri böyle değaldin. Bu para işi de neyin nesi?

Tuzcunun karısı bir maniyle cevap verdi:

.

“-Gordüm duzun yokuşunu

Omzuma çokuşünü

Ben getirdim gıyamam

Gocamınkini viremem”

.

İşte böyle canlar! Emek verip ter dökerek kazanılan çok değerlidir. Harcarken ince hesap yaptırır adama.
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ