Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

ŞMD BK YDK

Başlık biraz arızalı oldu, biliyorum. Ünlüleri almadım. Başlık bir cümle.  Ünlülerini de yazarsak “Şimdi Boku Yedik” cümlesi arzı endam eder.
*
Peki niye ünlüleri almadım? Sebebi var efendim. Bu cümle Arap alfabesiyle yazıldığında ünlü harf kullanamazsınız. Çünkü Arap alfabesinde ünlü yoktur. Bu cümle eski yazıyla yazılırsa Şın,mim,dal -be,kaf- ye,dal,kef harflerini kullanmak gerekir.
*
Nitekim bu cümleyi hat sanatıyla yazdırıp evinin duvarına astırmış bir muhterem. Kimdir bu şahıs? Rivayetler muhtelif. Bir rivayete göre İstanbul’dan Fransa’ya göçen bir Yahudi. Bir başka anlatışa göre yine İstanbul’dan  Almanya’ya göçmüş bir Ermeni.
Önce Yahudi özneli anlatıyı yazalım
*
1930’lu yıllarda İstanbullu bir Yahudi ailesi Fransa’ya göçer. Paris’e yerleşirler. İkinci Dünya Savaşı patlak verir. Almanlar Fransa’yı işgal ederler. Paris’te azınlık mensubu Yahudileri toplayıp mahzen gibi bir yere tıkarlar. Bir süre sonra Alman askerleri gelir. Bunları toplama kampına götüreceklerdir. Bu esnada İstanbullu Yahudi Türkçe:
*
 -Şimdi boku yedik, der.
Bunu duyan Alman asker şaşırır, sorar:
 -Ne dedin? Ne dedin
 Yahudi aynı cümleyi tekrar edince:
 -Türk müsün? der asker. Yahudi: -Evet! karşılığını verir. Alman asker aslında bir Kırım Türküdür. Alman subaya durumu anlatır. Yahudi aileyi toplama kampına gitmekten kurtarır.
Savaş bittikten sonra Yahudi, kendilerini kurtaran bu cümleyi hat sanatıyla yazdırıp evinin duvarına astırır.
*
Bir diğer anlatı şöyledir:
İstanbul Bakırköylü Ermeni doktor Peştemalcıyan ve ailesi, 1930'lu yıllarda Almanya'ya göçerler. Berlin'de bir halı kilim mağazası açarlar. Mağazayı doktorun oğlu Aram çalıştırmaktadır. İşleri yolundadır. Gel gör ki İkinci Dünya Savaşı başlar. İşleri bozulur. Almanlar 1945 yılı başında yenik düşerler. Kızıl Ordu 25 Nisan'da Berlin'i işgal eder. Sovyet askerlerinin yağma ve talanı başlar. İşgal komutanı Berlin'de tüm kapıların askerlere açık tutulması için bir emir yayımlar. Peştemalcıyan ailesi de emre uyar. Arka bölümünde yaşadıkları halı mağazasının kapılarını açarlar. Korkulu bekleyişleri uzun sürmez.  Çekik gözlü, iki Rus askeri, bağıra çağıra mağazaya dalar. Aram Peştemalcıyan ve eşi, bir köşede aralarına aldıkları kızlarına siper olmuş, endişeyle onları izlemektedir. Askerlerden biri etrafı kolaçan eder. Diğeri aileye yaklaşır ve elini genç kıza doğru uzatır. Aram, askere mani olmak ister. Asker, silahı Aram’ın şakağına dayar. Aram gayri ihtiyari:
-Şimdi boku yedik! der.
Asker şaşırır. Silahını indirir:
-Ne dedin, ne dedin?
Şaşırma sırası Aram’dadır:
-Şimdi boku yedik! dedim.
 Asker sevinçle Aram'ın boynuna sarılır:
-Miz gan gardaşız.  Men senig gardaşınam!
Mağazayı basanlar, Sovyet ordusundaki Kırgız askerlerdir. Aram'ın Türkçe konuştuğunu duyunca onlara dokunmazlar. Peştemalcıyan ailesi rahat bir soluk alır. Askerlerle çay içilir, yarenlik edilir ve sonraki günlerde iki Kırgız, mağazayı talandan korumak için  gönüllü bekçilik yaparlar.
*
Yıllar sonra Aram Peştemalcıyan, halı mağazasına gelen Türk gazeteciye, yaşadıklarını anlatır. Kendilerini felaketten kurtaran "Şimdi boku yedik!" cümlesini bir hattata yazdırıp mağazanın duvarına asmak istediklerini söyler. Gazeteci, Türkiye’ye dönünce hattat ve mücellit Emin Barın'ın Çemberlitaş'taki atölyesine gider. Bu cümceyi hat olarak sipariş etmek ister. Emin Barın önce kararsız kalır. Ama sonra kabul eder. "Şimdi boku yedik" sözünü "celi sülüs" usulünde yazar.  Çevresini "hatip ebrusu" ile süsler.  Levha, Almanya'ya, Peştemalcıyan ailesine gönderilir ve Berlin’de halı mağazasının duvarında yerini alır.
*
İşte budur ol hikâyet dostlar. Gün olur, böylesi bir cümle hayat kurtarır işte.
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ