Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

SESLİ OKUMALAR

K.Maraş’tayız. Gezip dolaşıyoruz bu güzel şehri. Yabancısı değiliz. On üç yılımız burada geçti. Hem öğretmenlik, hem gazetecilik yaptım seksenli yıllarda bu kentte. Anılarım, ahbaplarım var. Dost ahbap ziyareti...Varlıkları daim olsun, hepsi de canı gönülden karşıladılar. Eski demleri yâd ettik. O geride kalan yaşanmışlıkları hatırlayıp içlendik. Duygulandık.

Gelmiş iken Öğretmenevi’ne uğramamak olmaz. Çıktım okuma bölümüne. Gazetelere baktım. Orda pek bir tanıdık yüz göremedim. Lokalde oyun masaları doluydu. Herkes taş döşemekle meşguldü bu masalarda. Şimdi “Masada taş döşemek de nasıl oluyor?” dediğinizi duyar gibiyim. Cevap veriyorum. Şöyle oluyor: Okey denilen bir oyun var. Bu oyun plastik,tahta gibi maddelerden yapılmış plaka halindeki taşlarla oynanıyor. Her taşın üstünde 1’den 13’e kadar sayılar yazılı. Bu sayılar kara, kırmızı,mavi ve sarı renkli. Her seri de aynı renkli iki taş var. Toplamda 104 taşla oynanıyor. İki tane de okey( joker)’in yerini tutan taş bulunuyor ki buna çiçek diyorlar.
Genelde dört kişiyle oynanan bir oyun. Taşlar masada ıstaka denilen tahtalara diziliyor. Bu ıstakalar her oyuncuda mevcut. İşte bu ıstakalara okey taşlarını dizmek, taş döşemek diye tabir ediliyor.

Çıktım lokalden. Bahçede “Kıraathane”ye uğradım. Bu Kıraathane bildiğimiz çay kahve içilen,oyun oynanan yer değil. Vali Niyazi Tanılır zamanında yapılmış okuma evi. Güzel bir kitaplığı var. Temiz ve düzenli. Kıraathane kapalıydı. Kapıda bir duyuru. Duyuruda Sağlık Meslek öğrencilerinin “Sesli Okumalar” etkinliği ibaresi. Tesadüfen aynı gün saat 17.30’da. Benim de 18.30’a kadar zamanım uygun. “Sesli Okumalar”a gelip gençleri dinleyeceğim. Gençlerle birlikte olacağım.

Saat tam 17.25’te “Kıraathane”ye geldim. Açılmış. Öğrenciler geliyor. Ben de geçtim,oturdum. Benden başka baktım dört yetişkin daha var. Sesli Okumalar’ın başlayacağı 17.30’da öğrenciler topluca intikal etti Kıraathane’ye. Öyle ki oturacak yer kalmadı. Tıklım tıklım...İğne atsan yere düşmez. Kız öğrenci hepsi de. Başlarında da bir bayan öğretmen. Bir tane erkek öğrenci var. O da başka okuldan.
Vakit geldi geçiyor. Sesli Okumalar başlamadı. Sebep? Etkinliği yönetecek öğretmen bekleniyor. Öğrenciler sabırsızlandı. Bayan öğretmen okumanın önemini anlattı. Sonra baktı, o kadar kız öğrencinin içinde dört beş yetişkin var. Tek tek sordu. Biri öğrenci, üçü öğrenci velisi. Biri de ben. Bana sorunca emekli öğretmen olduğumu söyledim. Bayan meslektaş:

“Hocam, dedi. Gençlere hangi tür kitapları tavsiye edersiniz. Neleri okusunlar?”
Yanıtım kısa oldu:

“Okusunlar da neyi okurlarsa okusunlar. Başta klasik eserler. Dede Korkut, Yunus Emre, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Yaşar Kemal, Tarık Buğra...” dedim.

Yönetici öğretmen tam 17.50’de geldi. Yirmi dakika geç. Geç gelişi bir yana uzunca da bir konuşma yaptı. Sesli okuma yapacak öğrencilerin bir hayli zamanını aldı. Neyse... “Sesli Okumalar” başladı. Öğrenciler seçtikleri öyküleri okudular sırayla. Ben iki tanesini dinleyebildim. Çünkü 18.30’da ayrılmam gerekiyordu.
.
Sesli Okumalar güzel düşünülmüş bir çalışma. Ama zamanında başlamalıydı. Kıraathane’de öğrencilerin yanı sıra öğretmenler ve edebiyatseverler de bulunmalıydı. Ne yazık ki zamanında başlamadı. Sivil kesimden de ilgi görmedi. Bu olumsuzluklar olmasa ne güzel olurdu.

30.03.2015
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ