Nedir şeker sucuğu? Şekerden yapılmış sucuktur efendim. Yapılışından kısaca bahsedelim mi? Neden olmasın!
Ürün içeriğinde şeker, mısır nişastası, limon tuzu ve su en başta gelir. Şeker sucuğunun hamurunu bu dört madde oluşturur. Sade şeker sucuğu için bu dört eleman yeterlidir. Ürün çeşidine göre içine ceviz, fındık, Antep fıstığı, badem, kaju, Hindistan cevizi, sakız, gül suyu, kakao, çikolata, çöven, esans, gıda renklendiricisi katılabilir. Sözgelimi cevizli şeker sucuğu yaparken cevizler bir ipe dizilir. Şeker, mısır nişastası, limon tuzu ve su ile yapılan harcın içine yerleştirilir. Fındık için de aynı işlem yapılır.
Bazı yörelerde şeker sucuğuna bandırma deniyor. Bizim Oğulcukta şeker sucuğuna sadiramen sucuğu dendiğini belirtmeliyim. Bu da sadrazam sucuğundan gelme mi, bilmem.
Çobana, çalışana azık konurdu. Irgatlığa giderken yufkaya dürülürdü şeker sucuğu. Kahvaltıya kadar idare ederdi çalışanları. Ah! Ah!..
Nasıl idare etmesin? Yüz gram şeker sucuğunda 92 gram karbonhidrat var. Tam bir karbonhidrat deposu şeker sucuğu. Aynı miktar şeker sucuğunda 1 gram yağ, 1 gram protein bulunuyor.
.
Bir zamanlar Oğulcukta Üsüyünün tükanı bir markaydı. Hem bakkal hem de köy kahvesi aynı mekandaydı. Mekanın küçük bir bölümü bakkaliye, kalan kısım kahveydi. İşletmecisi Tükanci Üsüyün (Hüseyin Eroğlu) işini iyi bilen bir şahıstı. Kahvehanede iskambil oyunları, domino, tavla,okey gibi oyunlar oynanırdı. Nesine? Çayına, kolasına, horozuna, culuğuna...Lokum püsgutüne(*)...Bir kilo şeker sucuğuna
Bazen iş iddiaya binerdi. Nasıl bir iddia? Mesela şöyle:
-Sen bi oturuşda iki kilo şeker sucuğunu yiyebilin mi?
-Yirim la Nolacak?
-Hadi ben ısmallıyom. Yiyebilecağan mi bağalım?
Hele bir de bir şekerin yedi dönmesini yiyebilecek bir babayiğit aranırdı. Aranırdı da bulunamazdı.
Bir defasında İkizin Şaban az kalsın ölüyordu bu iddia sebebinden. İki kilo şeker sucuğunu yiyeceğim derken Gözleri yuvasından fırlamış. Götürüp çeşmenin havtında serinlettiler de zor kurtuldu rahmetli.
.
Çonanın İrbağamin oğlu Ziya, Arifin Ahmetle emsal. Bunlar candan arkadaş. Bir tarihte Boğazlıyana gittiler. İşlerini bitirip dönecekler köye. Aldılar, sattılar. İşlerini bitirdiler. Ahmet dedi ki Ziyaya:
-Lan oğlum, bir kilo şeker sucuğu al da yiyek arabada
Ziya hiç ikiletmedi. Girdiler bir bakkala. Bir kilo şeker sucuğu aldı Ziya. Verdi Ahmete. Ahmet hemen başladı yemeye.
Ziya uyardı:
-Yavaş yi lan. Buvazına durur ha!..
Ahmet hiç aldırmadı:
-Sen ıcık yavaş git. Şu şeker sucuğunu bitiriyim. Koyde bana düşürmezler soğna
Bunlar düştüler yola. Ziya Ahmetin ağız şapırtısını dinliyor. Karakoç köprüsünün oraya geldiklerinde Ahmetin sesi çıkmaz oldu. Bir baktı ki Ziya Ahmetin hali hal değil. Gözleri yuvalarından oynamış. Hak!.. Huk!.. ediyor. Hemen arabayı sağa çekti. Ahmetin ağzında beyaz bir ip sallanıyor. Çekip çıkardı ipi. Ahmet aceleden cevizli şeker sucuğunu ipiyle yemiş. O da boğazına durmuş. Ziya ipi çekti de Ahmeti kurtardı.
Ziya takılır şimdi canciğer arkadaşına:
-Lan hayatını bana borçlusun, diye.
---------
(*) Püsgut: Bisküvi