Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

ŞEKER SUCUĞU


Nedir şeker sucuğu? Şekerden yapılmış sucuktur efendim. Yapılışından kısaca bahsedelim mi? Neden olmasın!
Ürün içeriğinde şeker, mısır nişastası, limon tuzu ve su en başta gelir. Şeker sucuğunun hamurunu bu dört madde oluşturur. Sade şeker sucuğu için bu dört eleman yeterlidir. Ürün çeşidine göre içine ceviz, fındık, Antep fıstığı, badem, kaju, Hindistan cevizi, sakız, gül suyu, kakao, çikolata, çöven, esans, gıda renklendiricisi katılabilir. Sözgelimi cevizli şeker sucuğu yaparken cevizler bir ipe dizilir. Şeker, mısır nişastası, limon tuzu ve su ile yapılan harcın içine yerleştirilir. Fındık için de aynı işlem yapılır.
Bazı yörelerde şeker sucuğuna bandırma deniyor. Bizim Oğulcuk’ta şeker sucuğuna sadiramen sucuğu dendiğini belirtmeliyim. Bu da sadrazam sucuğundan gelme mi, bilmem.
Çobana, çalışana azık konurdu. Irgatlığa giderken yufkaya dürülürdü şeker sucuğu. Kahvaltıya kadar idare ederdi çalışanları. Ah! Ah!..
Nasıl idare etmesin? Yüz gram şeker sucuğunda 92 gram karbonhidrat var. Tam bir karbonhidrat deposu şeker sucuğu. Aynı miktar şeker sucuğunda 1 gram yağ, 1 gram protein bulunuyor.
.
Bir zamanlar Oğulcuk’ta Üsüyün’ün tükanı bir markaydı. Hem bakkal hem de köy kahvesi aynı mekandaydı. Mekanın küçük bir bölümü bakkaliye, kalan kısım kahveydi. İşletmecisi Tükanci Üsüyün (Hüseyin Eroğlu) işini iyi bilen bir şahıstı. Kahvehanede iskambil oyunları, domino, tavla,okey gibi oyunlar oynanırdı. Nesine? Çayına, kolasına, horozuna, culuğuna...Lokum püsgutüne(*)...Bir kilo şeker sucuğuna…
Bazen iş iddiaya binerdi. Nasıl bir iddia? Mesela şöyle:
-Sen bi oturuşda iki kilo şeker sucuğunu yiyebilin mi?
-Yirim la…N’olacak?
-Hadi ben ısmallıyom. Yiyebilecağan mi bağalım?
Hele bir de bir şekerin yedi dönmesini yiyebilecek bir babayiğit aranırdı. Aranırdı da bulunamazdı.
Bir defasında İkiz’in Şaban az kalsın ölüyordu bu iddia sebebinden. İki kilo şeker sucuğunu yiyeceğim derken… Gözleri yuvasından fırlamış. Götürüp çeşmenin havtında serinlettiler de zor kurtuldu rahmetli.
.
Çona’nın İrbağam’in oğlu Ziya, Arif’in Ahmet’le emsal. Bunlar candan arkadaş. Bir tarihte Boğazlıyan’a gittiler. İşlerini bitirip dönecekler köye. Aldılar, sattılar. İşlerini bitirdiler. Ahmet dedi ki Ziya’ya:
-Lan oğlum, bir kilo şeker sucuğu al da yiyek arabada…
Ziya hiç ikiletmedi. Girdiler bir bakkala. Bir kilo şeker sucuğu aldı Ziya. Verdi Ahmet’e. Ahmet hemen başladı yemeye.
Ziya uyardı:
-Yavaş yi lan. Buvazına durur ha!..
Ahmet hiç aldırmadı:
-Sen ıcık yavaş git. Şu şeker sucuğunu bitiriyim. Koyde bana düşürmezler soğna…
Bunlar düştüler yola. Ziya Ahmet’in ağız şapırtısını dinliyor. Karakoç köprüsünün oraya geldiklerinde Ahmet’in sesi çıkmaz oldu. Bir baktı ki Ziya Ahmet’in hali hal değil. Gözleri yuvalarından oynamış. Hak!.. Huk!.. ediyor. Hemen arabayı sağa çekti. Ahmet’in ağzında beyaz bir ip sallanıyor. Çekip çıkardı ipi. Ahmet aceleden cevizli şeker sucuğunu ipiyle yemiş. O da boğazına durmuş. Ziya ipi çekti de Ahmet’i kurtardı.
Ziya takılır şimdi canciğer arkadaşına:
-Lan hayatını bana borçlusun, diye.
---------
(*) Püsgut: Bisküvi

23.06.2018
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ