Behçet Necatigilin güzel bir şiiri vardır. Adı: Resim. Uzun bir şiirdir Resim. Bir sınıftaki Atatürkün resmidir Necatigilin dizelere döktüğü. Şiirden üç kıtacık alıntılayacağım. Şiirin tamamını merak eden dostlar araştırıp okuyacaklardır elbet.
Diyor ki Necatigil:
.
Kürsünün üstünde bir resim:
Gözleri denizlerden mavi
Bakışları güneşlerden sıcak.
Dört mevsim.
Kürsünün üstünde:
Atatürk'üm, arkasında al bayrak
Kollarını kavuşturmuş göğsünde.
Bu resimle başlar bizim günümüz
Karşımızda Atatürk'ü gördükçe
Kıvançla dolar, taşar gönlümüz.
.
Bu şiiri her okuduğumda öğretmen Atatürkü hayallerim. Bizden çok çalışmamızı isteyen, kara tahta başında ders veren öğretmen Atatürk canlanır belleğimde.
Atatürkün kalpaklı bir portresi vardır. Bu portre biz ilkokulda öğrenciyken ders kitabımızdaydı. Tarih kitabında. Sene 1963. Hey gidi günler!.. Yarım asır geçmiş be yahu! Beşinci sınıftayız. Birleştirilmiş sınıf. Dörtlerle aynı mekanı paylaşıyoruz. Öğretmenimiz Hamdi Ünal. Bir gün öğle sonrası. Hamdi Öğretmen dörtlerle ders yapıyor. Biz serbest çalışıyoruz. Ben emmoğlu Osmanla oturuyorum. Hemen arkamızdaki sıra da Fahrettinin sırası.
O zamanlar şimdiki gibi ders kitapları birinci kalite değil. Üçüncü hamur kağıt,saman yaprak.Resimler siyah-beyaz.Silik soluk. Saman yaprağın üstünde belli belirsiz. Yazılar da öyle.
Ben oldum olası tarihe meraklıyımdır. O derste açtım Tarih kitabını. Kurtuluş Savaşına bir göz attım. Atatürkün kalpaklı portresi sayfanın bir kenarında belli belirsiz halde. Zaten sayfa erimiş akmış. Dedim ki:
Şu resmin kenarını çizeyim . Atatürkün resmini ortaya çıkarayım.
Aldım kurşun kalemi elime. Kalpaktan başladım. Yakalar,omuz,kulak, burun,çene ,kaşlar ve gözler... Bir güzel üstünden gittim. Ben iyi bir iş yaptım sanıyorum. Fahrettin gördü çalışmamı. Fırladı sıradan:
Örtmenim! Mısdafa Atatürkun gozlerini oymuş... dedi. Beynimden vurulmuşa döndüm. Kaşla göz arası Hamdi Öğretmen geldi. Bana sille tokat girişti.
Hayır örtmenim! Ben resmi çizdim. diyorum ya Hamdi Öğretmen beni dinlemiyor ki. Bir yandan sili sümüğü saçıla saçıla söyleniyor:
Sen de baban gibi Atatürk düşmanı mısın?
Bir bühtan da babama. Ben babamın ağzından Atatürk aleyhine bir kelime duymadım. Ama Hamdi Öğretmen öyle diyor.
Hamdi Öğretmen siniri yatıştıktan sonra beni yanına çağırdı. Masumane niyetimi anladı. Ben içimi çeke çeke ağlıyorum. Kitaptaki resimleri çizmememi, bunun doğru olmadığını söyledi.
Şimdi düşünüyorum da Hamdi Öğretmen tepkisinde haklıydı. Ama şiddet kullanması onun şanına yakışmadı. Lisanı münasiple beni uyarabilirdi. Fahrettinin gazına geldi. Ben asıl Fahrettine kırıldım. Bilip bilmeden beni çok ağır itham etmesini içime sindiremedim. Aradan yarım asır geçti. Fahrettinden bir özür alacağım var.Halen o alacak tahsil edilmedi. Özür borcunu ödemesini bekliyorum Fahrettinin. Yoksa hakkımı helal etmem.
29.11.2013
30.11.2013
OKUR YORUMLARI
ALi Fidan
01.12.2013 11:09:00
Çok güzel .Bizlere tarihi yaşatıyorsunuz.İyiki varsınız.İstanbuldan kucak dolusu selamlar..
ALi Fidan
01.12.2013 11:09:00Çok güzel .Bizlere tarihi yaşatıyorsunuz.İyiki varsınız.İstanbuldan kucak dolusu selamlar..