RAHMET YAĞIYOR

Yağmur rahmettir. Oğulcuk ağzında “irahmet” söylenir. Göklerden bize bağlı damardır. Betimiz bereketimiz...Can verir doğaya, candır.

Rahmet, acıma mânâsınadır. Ulu Tanrı’nın güzel adlarından biri de “Rahim”dir. Arapça kökenli bu sözcükten türemedir rahmet. Besmelede en güzel ifadesini bulur: “Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla...” Rahman ve rahim olandır Yüce Yaratan...

Rahim ve rahman bir bozlakta bir arada şöyle kullanılmış:

“Gunahım çok gozüm dolu yaşınan

Nire gidem bu akılsız başınan

Yaradan Hak, habibine bağışla

Rahimsin, rahmansın bakma noksana”

Pir Sultan Abdal bir deyişinde “irahmet” sözcüğünü yağmur anlamıyla bakın nasıl dokumuş:

“Abdal bir Sultan’ım can göğe ağmaz

Hak’tan emrolmazsa irahmet yağmaz

Ellerin attığı taş bana değmez

İlle dostun bir tek gülü yaralar beni”

Dostlar, dışarda yağmur yağıyor. Rahmet damlaları dökülüyor bahçemize. Bahar yağmurudur. Toprağa düşen tohuma can verecek.

Ekim dikim işleri yarım yamalak. Patates,soğan,sarımsak,fasulye,mısır,bamya ektik. Ayçiçeği (şemşamer), hıyar daha toprağa düşmedi. Kabak,börülce,kırmızı pancar ekilmeyi bekliyor. Fide namına hiçbir şey dikemedik. Biber, domates,lahana,pepino fideleyeceğiz. Ne zaman? Fideleme işi Hıdrelez’den sonra. Yani önümüzdeki haftaya.

Arıların bakımı da bir hayli zaman aldı. Henüz bitiremedim. Dikkat istiyor. Ustalık gerektiriyor. Zahmetli iş...

25 Nisan’da geldik Oğulcuk’a. O gündür bu gündür bahçe temizliğiyle uğraşıyoruz. Her tarafı ot kaplamış. Yağmur çok olunca bahçeye girilmez olmuş. Ot diz boyu. Yürümek ne mümkün...Hele yağmur yağdığında birkaç adım atınca bacakların sırıl sıklam oluyor.

Elde tırpan...Yürüyüş yolunu temizleyeceğim. Otlar görsün bakalım el mi yaman, bey mi yaman? Alet işler el övünür kardeşim. Şimdi bazı münafıklar yine takılacaktır:

“Sen ne anlarsın tırpan işinden...” diyeceklerdir.

Desinler. Elin ağzı torba değil ki büzesin. Biz vakti zamanında ekin tarlasından tırpancı kovdurmuşuz. Şimdi anlatmaya kalksam konu dağılacak. En iyisi o bahsi hiç açmamak.

Hele bir çekiçleyim şu tırpanı. Ali İhsan’da örs çekiç varmış. Hava biraz açsın. Tırpanı güneşten yana yatırıp esneteyim. Kıl alacak kıvamda bir çekiç çalayım tırpancağıza. Arada bir masatlamayı da unutmamalıyım.

O zaman tutmayın beni. Otların elimden çekeceği var.

04.05.2015