Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

KEŞİF GELDİ

Bir tümceyi başlığa çektim. Nedir keşif? Arapça kökenli bir sözcüktür. Evvel baştan bunu belirtelim. Anlamına gelince beş tane anlamı var. Bunları yazmalıyım: 1. Ortaya çıkarma, meydana çıkarma, 2. Var olduğu bilinmeyen bir şeyin ortaya çıkarılması"Amerika'nın keşfi.", 3. Gizli olan bir şey hakkında geniş bilgi edinme, 4. Bir şeyin olacağını önceden anlama, sezme, tahmin, 5. (Hukuk) Bir olay veya durumun oluş nedenlerini anlayabilmek için yerinde inceleme yapma.
.
Ben bir hukuk terimi olan keşif üzerinde duracağım. Bir olay veya durumun oluş nedenlerini anlayabilmek için yerinde yapılan incelemeye “keşif” diyor hukukçular. Bu kelimeyle yapılmış kelime gruplarından bazılarını hatırlatayım: Keşfe gitmek, keşif getirmek, keşif gelmek.
.
Keşif için bir heyet kurulur. Bir hakim, bir yazıcı, bir mübaşir, güvenlik görevlisi, keşfi yapılacak olay veya durumla ilgili bir uzmandan oluşur keşif heyeti. Örneğin bir tarla sınırı anlaşmazlığında bir tapucu heyete dahil olur. Ekin saçın yayma olayında uzman kişi, bir ziraat teknisyeni veya ziraat mühendisidir.
.
Heyet olay yerine topluca gider. Davacıyı, davalıyı, tanıkları dinler. Yerinde inceleme yapar. Bu heyetin yolluğunu davacı karşılar. Hatta keşif heyetini taşıyan taşıtın parasını da davacı öder.
.
Pınarbaşı’nın bir köyünde çobanın ihmali başına iş açar.Bir bahar günü köylünün birinin ekin tarlasına girer bir sürü davar. Ekini harap eder. Köylü şikayetçi olur. Ziyanlık kestirmek için muhtara, azalara anlatır durumu. Muhtar çobana acıdığından arayı bulmaya çalışır. Ama tarla sahibi kararlıdır. İş mahkemeye yansır.
.
Mahkeme, keşfe karar verdi. Olay yerinde inceleme yapmak için keşif heyeti belirlenen gün ve saatte Pınarbaşı’ndan hareket etti. Keşif heyetinde Ziraat Teknisyeni İsmail Bey de vardır. Öyle ya, hasar tespiti yapılıp zarar ziyanın ne kadar olduğu saptanacaktır. Bunu da en iyi ziraatçi bilir.
Keşif heyeti geldi olay mahalline. Hakim tarafları dinledi. Ziraatçi İsmail Bey zararın miktarıyla ilgili hesabı çıkardı. Tutanaklar tutuldu. İş bitti. Pınarbaşı’na dönülecek. Vakit öğle sonrası. Köy muhtarı keşif heyetine bir öğle yemeği yedirecek. Çünkü hakimi, Ziraatçi İsmail Beyi, mübaşiri tanıyor. Bir ayağı devlet dairelerinde muhtarın.
.
Muhtar şakacı, konuşkan, hazır cevap biri. Hiçbir lafın altında kalmaz. Taşı cebinde bir muhterem.
Muhtarlığın önünde açık alanda sofra kurulmuş. Bazlamalar, yufkalar açılıyor. Börekler dumanı üstünde. Etlisi, sütlüsü, tatlısı. Köy kadınları yufka açıp bazlama, börek pişiriyorlar. Çoğu iş elbisesiyle. Şalvarlı. Başlarında yapıkları. Üstleri başları unlara belenmiş. İş telaşındalar.
.
Hakim muhtara takılacak ya. Dedi ki pes perdeden:
-Yahu muhtar! Bu kadınları nasıl koynunuza alıp yatıyorsunuz? Şunların haline bak.
Muhtar güldü. Herkesin duyacağı bir sesle şöyle konuştu:
-Hakim bey! Sizin süslü avratlarınızla kim olsa yatar. İş bunlarınan yatmada…
Ortalığı bir sessizlik kapladı. Hakim ne diyeceğini bilemedi. Kalktı sofradan:
-Haydi gidiyoruz, dedi keşif heyetine. Heyet üyeleri daha yarım karın olmamıştı. Kalktılar. Muhtar, yaptığı gafın farkına vardı. Gaf yaptığını anladı, ama hakimi sofraya oturtamadı. Keşif heyeti köyden ayrıldı.

27.07.2017
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ