Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

KEKECOĞLAN

Keke, Kürtçe kökenli bir sözcüktür. Türkçede cana yakın anlamında kullanılır. Zaten Kürtçede de dost canlısı, ahbap mânâsına gelir.
Peltek, tutuk konuşanlara “keke” derler. Bazı yörelerde bu kelime “efe” mânâsını da içerir. Halk ağzında “kekeme” anlamında da kullanılır.
Bizim Oğulcuk’ta keke, yani kekeme olana “kekeç” lakabı takılır. Eğer bu lakap takılmışsa birine artık asıl ismi hiç anılmaz. Hemen hemen unutulur. Eğer kekeç olan şahıs kızsa "kekeşgız", erkekse "kekecoğlan" diye çağrılır. Bu böyledir.
Bizim köyde Kekeç Ahmet vardı. İşine geldi mi bülbül gibi şakırdı. Sular seller gibi konuşurdu.Çağıl çağıl akardı. İşine gelmedi mi kekeler dururdu. Ömrü çok olsun, yaşıyor. Kayseri’de ikamet ediyor. Emsal sayılırız. Yıllardır görüşemiyoruz. Kendisini selamlıyorum.
Çok sık gelip gitmez Ogulcuk'a. Bir ara gelmiş. Harman yerinde durup selamış ordakileri. Hal hatır sormuş. Tanıyamamışlar. Ne yapsın?
-Ben Kekec Ahmet, diye tanıtmış kendini.
-Amaa sen Kekec Ağmet misin la? Vallaha mı? deyip gülüşmüşler. Sohbetin tadını çıkarmışlar.
Bir de Kekeç Celal. Celal Eroğlu. “Kekecoğlan” dendi mi o akla gelirdi. Rahmete kavuşalı epey oldu. Nur içinde yatsın.
Oğulcuk’ta köy bekçiliği, ekin bekçiliği yaptı. Başçavuşun Serdar’la iyi bir ikili oluşturdular bir zaman. Biri köy bekçisi, diğeri kır bekçisiydi. Ellerinde birer kırılmaz deynek. hem de meşe diğnek!..
Evleri köyün biri bir yakasında, diğeri öte yakasındaydı. Sabahın erken saatinde bir iş yapılacaksa Kekecoğlan bağırırdı öte yakaya:
-Lan zencirsiz, daha galkmadın mı? Guyuya mı düşdün yoğusa?
Bu ünlemeyi duyanlar gülerdi. Kekecoğlan’ın lafı sözü batmazdı. Kaba, hatta sin kaflı konuşurdu. Ama lafı, sözü batmazdı. Gülünüp geçilirdi. Bazı kelimelerde hece tekrarı yapardı. Duyuru yapılacağı zaman davudi sesiyle bu görevi Kekecoğlan yerine getirirdi. Duyurunun sonunda da:
-Duyduk duymadık dimeyin ha! demeyi ihmal etmezdi.
Celal emmimiz Almanya’ya çalışmaya gitti. Bir müddet çalıştıktan sonra kesin dönüş yaptı Almanya’dan. Ve muhtar oldu Oğulcuk’a. Giyim kuşam derli toplu. Başında foter. Günlük tıraşını hiç ihmal etmez.
Boğazlıyan’da hangi daireye girse güler yüzle karşılanırdı. Kaymakamla senli benli konuşurdu. Sempatik tavırlarıyla sevilir sayılırdı.
Oğulcuk’un batı girişine, Boğazlıyan tarafına bir tabela yazdırıp astırdı. Tabelada şunlar yazılıydı: “Dikkat Şoför Fazla Surat Yasaktır”
Burada “sürat” yerine “surat" yazılmış. Olsun canım o kadarcık kusur kadı kızında da bulunur…
Muhtar olunca Kekecoğlan lakabı arka planda kaldı. Artık makam mansıp sahibi Muhtar Celal Eroğlu vardı. Muhtarlığında yeni bir cami yaptırdı köye. Güzel de oldu. Çok emek verdi. Ama eski camiyi yıktırdı. Hele o güzelim minare… Taşına, kerestesine aldanıp o tarihi eserin yıkılmasını ben içime sindiremedim. Keşke yıkılmasaydı. O yıllarda öğrenciydim. Yıkıldıktan sonra haberim oldu. Dünyalar başıma yıkıldı.
Şimdi Oğulcuk Tarihiyle ilgili Sevgili Gazi Altun bir çalışma yapıyor. Beni her gördüğünde eski caminin fotoğrafını sorar. Özellikle minarenin. Yok... Ara ki bulasın.
Muhtar Celal Eroğlu köyün işlerini usuletle ve suhuletle yürütüyordu. Bent tutma, ark atma gibi imeceler hiç aksatılmıyordu. Köy otlağı, meralar korunuyordu. Herkes memnundu Muhtar Celal Eroğlu’ndan. Ancak bu fazla uzun sürmedi. Memnun olmayan biri vardı.
Seçimde yarıştığı Muharem Taş şikayetçi oldu Celal Eroğlu’ndan. Şikayet konusu da Muhtar Celal Eroğlu’nun okuma yazma bilmemesiydi. Lafı fazla uzatmayayım. Haklı çıktı Muharem Taş. Muhtar Celal Eroğlu görevden alındı okuma yazma bilmediği gerekçesiyle.
Celal Eroğlu muhtarlıktan ayrıldıktan sonra sade bir vatandaş gibi yaşadı. O eski deli doluluğu kalmadı. Köy işlerinde sorulursa yardımcı oldu. Sorulmazsa kayıtsız kaldı.
 
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ