Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

KANGAL YÜLEMEK

Tam da kangal zamanı. Gün dönümüne az kaldı. Gün döndükten sonra kangallar kocalır. Kartlaşır. Tat vermez. Sonra kuruyup kavıt olur. Artık bu kocamış kangalın olacağı hayvan yemi. Kes yapılır kurusundan. Büyükbaşlar iştahla yer saman arası.

Al eline keskin bir bıçak. Çık harman yerine. Yol kenarlarında kangallar boy vermiş. Kes iyice dibinden. Bunun adı “Kangal kazma”dır. Sonra yüle. Şimdi “Yülemek ne ki?” diyenler olacak. Bunu adım gibi biliyorum. Onların merakını gidermem lâzım. Bu noktadan hareketle bir paragraf yapıyorum.

Yülemek, kangalın gövdesi üzerindeki dikenli yaprakları koparıp gövdeyi iyice kazımak demektir efendim. Yoksa dikenli gövde bir işe yaramaz. Gövde üzerindeki dikenli kısım, yapraklar kesildikten sonra kazınarak dikenlerden arındırılır. Bu sebepten kangal yülemeye “kangal kazıma” da denir. Geriye kabuğuyla kangalın gövdesi kalmıştır. Kabuğu soyulduktan sonra yenecek kısmı burasıdır kangalın. Tadı marula benzer. Hani marul tohuma kaçınca göbekleşip boy verir. İşte bu gövdenin tadına benzer kangalın tadı.

Kimisi tuza banıp öyle kıtır kıtır yer kangalı. Kimi yufkaya dürer yer. Kimisi sabah kahvaltısında kızartır çiçek yağıyle. Kimisi yumurtalısını yapar. Sarmısaklı yoğurtla güzel bir damak tadı çıkar ortaya. Kimisi de öylesini sever.

Burada durup bir soluklanalım. Nedenine gelince fazla yerseniz mide fesadına uğrarsınız. Hele çiğ çiğ yemek mide rahatsızlığı olana iyi gelmez. Bir tarihte bizim emmoğlu Muhsin, kangalı birazcık fazla kaçırmış, hastanelik olmuştu. Osman anlatır anlatır güler. Muhsin rahatsızlanınca Osman, acile götürmüş. Doktor muayeneden sonra:

“Sen ne yedin bu kadar? Hazmedememişsin...” demiş.

Osman da bıyık altından gülmüş:

“Gangal yidi dokdur bey...”

Doktor da başlamış gülmeye. Muhsin’i gözlem odasına almışlar. Birkaç saat bırakmamışlar.

Ona göre. Benden söylemesi. Her nesnenin aşırısı israf, zarar. Ölçüyü kaçırmamalı.

Kangalı kararında yemek dertlere deva, hastalılara şifadır. Bu bapta yazalım bakalım kangal neyin devasıdır?

” Kangalın iştah açıcı, idrar söktürücü, ateş düşürücü, romatizma ağrılarını azaltıcı etkisi vardır. Karaciğer hastalıklarına iyi gelir. Hepatit ve sarılık hastalıklarına kangalın tohumu çok etkilidir.”

Demek ki neymiş? Kangal iştah açıp ateş düşürüyor. İdrar söktürücü. Romatizma ağrılarını teskin ediyor. Karaciğer hastalıklarına bire bir.

Öyleyse bu bitkinin değerini bilelim. Kangal deyip geçmeyelim. Hatta ilaç sanayisinde kullanılabilir mi? Değerlendirmek lâzım.

“Kangal” dedim de öğrencilik yılları düştü yâdıma. Altmışlı yıllarda Boğazlıyan Ortaokul’nda öğrenciyiz. O zaman Boğazlıyan küçük kasaba. Boğazlıyan’dan çıkıp bizim köye gelirken hemen çıkışta kerpiç yapı, derme çatma bir bina vardı. Yol üzerinde bir tarlanın ortasında. Hemen altından bir su arkı geçerdi. Bu ev kimindi biliyor musunuz? Nerden bileceksiniz canım. Benimki de soru mu? Bu ev “Gangal ağasının evi”ydi. Çünkü evin bulunduğu yerin adı “Kangallık”tı. Kangallığa ev yaparsan olursun “Gangal ağası”...

Şimdilerde Oğulcuk’un yazısında kangal kaynıyor. Yazı yaban bu dikenli bitkiyle dolu. Evet dikenli ama kangalını seven dikenine katlanır kardeşim.

15.06.2015
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ