Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

HELAL ET HAKKINI

“Ey sevgilim şu bendeki hakkını
Helal edeceksen ölmeden eyle
Ağzından çıkanı kulağım duysun
Azrail kapıya gelmeden eyle

İnsanlar bir yerde karar kılamaz
Takdire kimseler karşı duramaz
Ecel nerde gelir kimse bilemez
Öldü haberimi almadan eyle”

Hasan Uğur böyle diyor. Böyle helallik istiyor Hasan Uğur sevgiliden. Tıpkı bunun gibi bir helallik isteme hadisesi var sırada. Anlatacağım azizim, biraz sabır... Hem bu helallik dilemede pişmanlık,özür,af dileme,yalvarma... Hepsi iç içe.

Yarım asırdan birkaç yıl fazla süren ömrünün son demlerinde bir insan düşünün. Baş yastığa gelmiş. Ecel “Gel...Gel...” edip durur. O ki: “Elimden gelse tüm horantayı kanatlarımın altında toplarım.Çok olalım. Yarın cepede evlatlarımla siperleri tutarız. Çokluk berekettir.”derdi. “Allah herkesin rızkını verir. Kimseyi aç açık bırakmaz.” tezini savunurdu. İmamdı. Başka köylere imam dururdu. Sonra kadroya geçti. Yine ellerin köyünde çalıştı. Hep bir misafir gibi gelirdi bizim köye,evimize. Sonra çekip giderdi. Biz yine kaderimizle başbaşa kalırdık.

O benim babamdı. Sözüm ona babamızdı. Biz babasız büyüdük. Anam bizim herşeyimizdi. Kadın başıyla hem anamız, hem babamız...Kalabalık horanta.Yokluk,sıkıntı,meşekkat...Öf ki öf! O kadıncağız dûzahı dünyada gördü. Çok çileler çekti bizim yüzümüzden. Ahireti mamur olur inşallah.

Babam Şefaatli’nin Alibar köyünde imamken hastalandı. Hastalığı ilerleyince köye geldiler. “Geldiler” dedim. Çünkü babam iki evliydi. İkinci eşi Firdez ana, kardeşlerimiz Melahat ve Arif’le birlikte. Melahat’le Arif daha çok küçük... Biz o yıllarda (1975) Ankara’dayız. O sıralar Şereflikoçhisar’a bağlı Çıkınağıl’da öğretmenim. Çıkınağıl şimdi Evren olmuş. Hem de köylükten çıkıp ilçeliğe terfi etmiş. Gidip göreceğim Evren’i. Bakalım Çıkınağıl’da zaman neleri alıp götürmüş? Evren, neler getirmiş Çıkınağıl’a?

Babam ağır hasta. Hasta yatağında bizi sayıklıyor. “Oğlum Mısdafa gel! Eşinle bilece gel” diye. Fransa’ya sesleniyor: “Hacımer! Ahmet! Gelin yavrılarım...”diyor. Babamın o derece hasta olduğunu biz bilmiyoruz. Gelen mektuplar bize bir şey söylemiyor. Telefon ne gezer!..

Babamın son günleri. Anam başucunda. Yalnızlar. Babam bir çocuk olmuş. Uysal, şefkate muhtaç, munis, yumuşak... Anam da onu bir koca değil de bir arkadaş, bir dost gibi benimsemiş. Babam yalvaran gözlerle bakıyor anama:

“Avrat! Sana çok kötülük ettim. Seni çok üzdüm. Seni çok kırdım. Pişmanım. Kendimi affettirecek durumda değilim. Senden özür diliyorum. Biliyorum çok kabahatliyim. Yüzüne bakacak halde değilim . Ne olur? Sana bin kötülük ettiysem de bir iyiliğime say. Hakkını Helal et Hacca!”

Anamın gözleri dolu dolu. Ağlıyor. O engin gönlü, gençliğinin sevdalısını o halde görünce dayanamıyor. Helal ediyor hakkını,helaline...


22.11.2013
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ