Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

GARİP KÖKSAL

Köksal, yapı olarak bir birleşik kelime. Bir isimle (kök), bir fiilin (sal-) birleşmesinden oluşmuş. Anlamı ise mecazi olarak bir insanın dal budak sarması, soyunun çoğalması, çoluğa çocuğa karışması demektir.
Özel isimdir. Güzel isimdir. Benim yakından tanıdığım iki Köksal var. Biri Oğulcuklu Köksal. Köylüm, arkadaşım. Diğeri Karaşıhlı Köksal.
Bu iki güzel insana Köksal adı konmuş. Kök salsınlar, çoğalsınlar diye. Ama kaderin cilvesine bakınız. İki Köksal da dal budak salmadan, çoluk çocuğa karışamadan dünya değiştirdi.
Oğulcuklu Köksal evlendi. Çocuğu olmadı. Evlat edindi bir kızı. Genç yaşta dünyadan göçtü. Karaşıhlı Köksal ise hiç evlenmedi. O da bilavelet(*) gitti.
.
Karaşıhlı Köksal’ın ölümü de gizemli oldu. Karaşıh, Felahiye'nin bir köyü. Kayseri'ye bağlı. Karaşıhlı Ozan Halil Manuş onun ani ölümü üzerine bir şiir yazmış. Bakın ne diyor Halil Manuş:
.
Yazdığım dört oldu Köksal
Daha yazmam şiir sana
Ya aç konuş ya haber sal
Selam olsun gönder bana
.
Susulur ya söz bitince
Susmak marifet mi sence?
Gülenler var sen gidince
Artık bunu anlasana
.
Yırtık çadır, kırık direk
Gönül küskün, mahzun yürek
Sana aş yok elde börek
Doğduğundan hep bu yana
.
Her insanın farklı huyu
Dost görünür kazar kuyu
Susadıkça soğuk suyu
Pınardan iç kana kana
.
Ne alp kaldı ne de eren
Ne yar kaldı ne de yaren
Kul değil ya rızkı veren
Her an şükret Yaratan’a
.
Ozan Halil tek şunu der
Edenler kendine eder
Kulluğunu bilmek yeter
İnsanım diyen insana
.
Karaşıhlı Köksal; içine kapanık, suskun bir insandı. Pek konuşmazdı. Karaşıhlılar, çevre köyler çok severdi Köksal’ı. Onun gizemli duruşu, bakışı insanlarda bir sempati uyandırırdı. Düğünlerde kendine özgü oynar, halay çekerdi hem de dakikalarca… Gençler harçlık verirdi. Yoksuldu Köksal. Çocukken babasıyle birlikte köy köy gezer, sadağ(**) toplardı. Oğulcuk’a da gelirlerdi.
.
Bir gün bunlar baba oğul Gürden tarafından geliyorlar. Bayırı çıkmışlar. Tam girişte Halibağam (Halil İbrahim)’in evi var. Evin önünde pinelik(***). Üstünde ayrık gayılı (****). Bir de çoban köpekleri var Yazıçepni’den gelme. Işgıya’nın gayınbabası Goca Memet vermiş. Köpek yatıyor pineliğin dibinde.
Bunları görünce bir saldırdı. Fazıl koştu: “Oşt! Oşt!...” dedi azarladı köpeği. Tuttu. Köksal babasının önüne tortop olmuş. Babanın elinde de uzun bir değnek. Sanki bir cerek. Savunma vaziyeti almış. Köpeği yaklaştırmadı.
.
Köyün karşı yakasına geçtiler. İkindi sonrası. Mahallenin kızları toplanmış Niyaz’ın Şaban’ın evinde. Takıldılar Köksal’a. Hediye’nin kızı Safiye biraz hasta. Dedi ki Köksal’a:
-Köksal, beni alın mı?
Köksal burun kıvırdı:
-Yok, seni almam. Sen hastalıklısın. Yarin ölün. Beni yarı yolda bırakın. Ben alırsam şunnardan birini alırım.
Kızlar gülüştüler.
.
Babası öldükten sonra Köksal yalnız gelirdi. Oğulcuk’ta her kapı ona açıktı. Azdan çoktan verilir, Köksal’ın gönlü alınırdı.
Güldane bacı da polis oğulları Celal’la, İlhan’ın, Hasan’ın eski elbiselerini verirdi. Giyerdi Köksal üniformayı:
-Ben polis oldum. Ben polis oldum diye fors atardı köyün içinde.
.
Bir zemheri günü duyduk ki Köksal kaybolmuş. Çok aradı yakınları. Cansız bedenini buldular Uşak Kayası’nda. Ölümü de yaşamı gibi bir garip oldu Köksal’ın.
Ecel aldı, yer gizledi Köksal’ı. Şimdi Karaşıh Mezarlığında sonsuzluk uykusunu uyuyor. Işıklar içinde uyusun. Nur içinde yatsın.
-----------------
(*)Çocuksuz
(**) Sadaka
(***)Kümes
(****)İstif edilmiş

20.02.2018
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ