Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

EZELDEN BİLİRİM

Sivas yöresi ozanlarından Kemter Baba’nın ünlü bir deyişi var. Bu deyiş “İzzetli hürmetli bilirim seni” diye başlar.  

Önce kimdir Kemter Baba?  Kemter Baba’nın asıl adı Hüseyin Ali’dir. Kemter Baba şiirlerinde “Sefil Kemter” , “Dertli Kemter” mahlaslarını kullanır. Bu sözcüğün anlamı ise "Aciz, fakir, yoksul, garip" demek. Dertli Kemter, 18.yüzyılın ikinci yarısında Kangal’ın Minarekaya köyünde doğar. Şarkışla’nın Kale köyünde öldüğü bilinmektedir. 

Yaşamına ilişkin yazılı kaynak yok Sefil Kemter’in.  Aşık Veli ve Aşık Veysel gibi ozanlardan yaşamına dair bilgileri öğreniyoruz. Âşık Veli onun çırağıdır. Aşık Veli, Kemter Baba’nın ölümü üzerine bir ağıt yakmıştır. Son dörtlüğü şöyledir bu ağıdın: 

“Veli’m eydür Kemter gitti kimim var 

Aldırdım Kemter’i yeni gamım var 

Usta idi yapılacak damım var 

Hiç mi iş gelmedi başına felek” 

Şimdi gelelim deyişe. Kaynak kişi Sadık Doğanay. Can Etili notalamış. Yöresi Tokat. TRT Repertuvarına kayıt numarası: 2054. Sözlerini yazayım: 

“İzzetli hürmetli bilirim seni 

Erin ere yolu  düş gelir böyle 

Kişi sevdiğini tenhada bulsa 

Dostun dosta huyu hoş gelir böyle 

Zengiyi zengiye vurup eşince 

Lokmalar hal olur  çiğler pişince 

Kadehler pas tutar  sazlar coşunca 

Gerçek aşıklara coş gelir böyle 

Sefil Kemter hayal seni gezdirir 

Er olanlar çifte kantar kaldırır 

Ulu dergah bulup kabın doldurur 

Arifler elinden iş gelir böyle” 

Bu deyişi Ali Ekber Çiçek'ten dinlemelisiniz dostlarım. Tokat, Zile yöresinde böyle söyleniyor demek ki.  

Şarkışla civarında ise deyişin aslı şöyle biliniyor: 

“Ezelden bilirim seni azizim 

Erin ere yolu düş gelir böyle 

Sen benim olursan ben de seninim 

Dostun dosta huyu hoş gelir böyle 

Zengülü zengüle(*) vurup aşınca 

(Lokmalar) hall’olur temiz pişince 

Badeler içilip sazlar coşunca 

Gerçek aşıklara coş gelir böyle 

Dertli Kemter kendi kendin yeldirir 

Er olanlar çifte kantar kaldırır 

Ulu derya bulup kabın doldurur 

Arifler elinden iş gelir böyle” 

İki metni karşılaştırdığımızda farklılıklar hemen görülüyor.” İzzetli hürmetli”nin yerini “Ezelden bilirim” almış asıl metinde. İlk kıtaların üçüncü dizeleri de değişik. Biri “Kişi sevdiğini tenhada bulsa” diyor. Diğeri “Sen benim olursan ben de seninim” diyor. 

Son dörtlüğün ilk dizelerine bakınız: TRT kaydında “Sefil Kemter hayal seni gezdirir”. Şarkışla yöresindeki söylenişi: ”Dertli Kemter kendi kendin yeldirir” biçiminde. 

Yine son dörtlüğün üçüncü dizelerinde “ulu dergah-ulu derya” değişimini göreceksiniz. 

Kemter Baba çok şakacı, nüktedan biridir aynı zamanda. Onunla ilgili küçük bir nükteyle noktamızı koyalım: 

Kemter Baba çift sürmeden gelir bir akşam üstü. Öküzleri ahıra sürüp önlerine yemi samanı döker. Döner evine girer. Yorgundur. Acıkmıştır. Karısı yemek hazırlığında. Daha çiğler pişmemiş. Karısı cezveyi sürer ocağa. Kocasına yorgunluk kahvesi yapacak. Halbuki Kemter Baba aç. Tok açın halinden bilir mi? Bakar vaziyete. Canı sıkılır. Ama belli etmez. Bir sigara yakar. Şöyle sitem eder eşine: 

“Kahve acı, tütün acı, ben acı... 

Doyurur mu iki acı, bir acı?” 

…… 

(*)Zengül: Zil 

OKUR YORUMLARI
Esma Özdemir
14.03.2024 07:33:53

Bâdeler icilip sazlar koşunca.. Sazları koşmak,deyimi nedir? Sazların sıraya dizilip çalınması, kısaca. Fakat, açıklayacak olursak, Anadolu Köylüsünün hayatında,"birşeyi koşmak, deyimi sıkça kullanılır. Koşmak,kelimesi,bir kimsenin veya bir hayvanın seri halde, hızla hareket etmesi,yani haydi koş,yürü, hizlan,anlamlarında değildir. Bir deyim olarak kullanılır. Mesela, "Öküzü çifte koşmak",deyimi vardır. Ki, buradaki çifte koşmak, çifte sürmek, çiftliğe sürmek, ilerletmek,yön vermek,yönlendirmek,buyur etmek,davet etmek,sunmak,arz etmek, öne sürmek,gibi anlamları barındırır. Ve deyim olarak kullanıldığı zaman, herhangi bir şeyi "koşmak",ifadesi,genellikle tekil olarak değil de çoğul veya en az ikili bir anlamı barındırır. Bu itibarla, "Bâdeler içilip, sazlar koşunca" Dizesinden anlamamız gerekenler kısaca, şöyledir: Muhabbet ilerleyince sıra içkilere, içki ve sazların sunumuna gelir. Sazlar, sözüyle kasıt, sadece bağlama veya uzun sap saz, demek değildir. Tokat veya Sivas Yöresinde genellikle kullanılan enstrümanlara bakacak olursak, önceliği tabi ki uzun saplı kara düzen,dediğimiz saz alır. İkinci sırada kaval vardır. Kemani vardır. Muhabbet ortamında kullanılan sazlar, genellikle bu şekilde düzenlenir. Ve yine ilk dizeden anlaşılacağı üzere, arkadaş ortamında çalınan "Zengül",olarak ifade edilen, bir de "Zil", var. Ve bu da ikili bir enstrüman, dikkat buyrunuz efendim. Resmi geçit törenlerinde, kocaman iki bakır yuvarlak nesne vardır ve orkestra çalgılarında ismi zil, olarak ifade edilir. Bir de eski dönemlerde dansözlere "çengi"denirdi. Onlar da, öğrendiğim kadarıyla o devirlerde oynarken mutlaka "zil"takarlarmış parmaklarına. Ve her iki elde, ikişerden, dört zil bulunur. Buradaki ikili harekete ve çoğul ifadeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Sazları koşmak,deyimi sanıyorum burada daha iyi anlaşılıyor. Muhabbet ortamında demek ki saz olarak öncelikle zil değil,ziller var.Bu birinci saz. Ve mutlaka baş köşede uzun sap aşık sazı var. Ve yine yöresel bir enstrüman olan kemani de vardır, diyebiliriz. Bir de buradaki dörtlüğü anlamı bakımından ele alalım: Zengülü zengüle vurup aşınca.. Ah, burada da "aşınca"kelimesi, sadece dinlenerek kaleme alındığı için yine hatalıdır efendim. Doğrusu, şu şekilde olmalıdır: Zengülü zengüle vurup, peşince Lokmalar hallolup,temiz pişince Bâdeler içilip, sazlar koşunca Gerçek âşıklara coş gelir böyle. ... Peşince; Peşi sıra,hemen ardından.. Hemen sonra. Neyden sonra?: Ziller çalindiktan hemen sonra, içkiler içilir ve saz ekibi, orkestra çalmaya başlar. Ve muhabbet ilerler. Gerçek âşıklar, mecliste böyle demlenir. Böyle kendini bulur. Ancak gerçek ozanlar, böyle bir coşkuya kapılır. Coş gelir böyle. Cosku gelir böyle. Burda erenlerin,âsıkların, ozanların birbirleriyle olan ikili muhabbetinden söz ediliyor. İkili arkadaşlığın, dostluğun değerine vurgu yapılıyor. Dostun kıymetini ancak gerçek dost olan bilir, demek istiyor Sefil Kemter Ozanımız. Hersein bir vakti, sırası vardır. Muhabbetin olmadığı yerde sazların ve mûsikinin olmadığı ortamda da muhabbetin yeri yoktur,diyor ozan. İki insan hakikaten birbirini sevip saymadıktan sonra da sadakatin,dostluğun bir manası yoktur,diyor. Ve dostluğun kadrini ancak gerçek erenler, gerçek ozanlar, gerçek âşıklar bilir. Dostluk varsa, muhabbet de olur. Muhabbetin olduğu ortamda yemek-içmek de olur, sazlar da olur. Dostun,muhabbetin,yemek ve içmenin ve musikinin olduğu ortamda pek tabii ki coşku da olur. Bu gayet doğal bir durumdur. Ve bu coşkunun ritmine kapılmamak elde değildir. Mühim olan öncelikle,ikili bir dostluk kurabilmektir. Sonra zaten herşey doğal olarak kendi akışında seyreder. Herkes ve herşey dogada bilimsel ve ritimsel bir düzende seyreder. Ritmin başlaması için 'birlik düzenden","çiftli düzeneğe"geçmek icab eder. Bir olmak,Tek Olmak, Yalnızlık Allah'a mahsustur! İnsan olan herkes bu dünyada eşli yaradılmıştır. İnsan, eşsiz değil,eşli bir varlıktır. Bu sadece, karı koca anlamında değil;dost, arkadaş, ahbap anlamındadır aynı zamanda. Tanrı'ya "Bir"lik; Ademoğluna, çift olmak yaraşır. Herkes,fikrine eş,zikrine eş,gönlüne eş,bir hayat yoldaşı arar yaşarken. Ve eninde sonunda bulur aradığını. Kimi Leyla'sını, kimi Mevla'sını. Artık kısmetinde ne varsa.. Özü nereye doğruysa. İnsan, ararsa bulur zaten. Ne diyordu Şair-i Azam Fuzûli, Leyla vü Mecnun'da, en sonunda, -Bak işte ben geldim Mecnun, ben senin uğruna çöllere düştüğün, aşkımdan deli divane olduğun,en sevdiğin Leylan, değil miyim? Artık, çölde neyi arıyorsun? Gel artık vuslata erelim. Acı günleri unutalım. Sana geldim Mecnun,senin için geldim. Haydi tut elimden, bu kurak çölden gidelim. Beni gördüğüne sevinmemiş gibisin. Neden hâla daha mutlu değilsin? Benim ben! Mecnun!Senin Leylan geldi. Artık biraz yüzün gülsün. Mecnun Leyla ya söyle seslendi. -Araya araya ben Mevlamı buldum. Şükürler olsun Allah'a! Benim seninle bir işim olamaz gayri. Leyla! Artık,var git sen kendi yoluna! Herşey gönlünüzce olsun. Sefil Kemteri'nin güzel hatırasınıa rahmet ve saygıyla, Esma Özdemir

Esma Özdemir
14.03.2024 06:15:27

Ustalara hürmet,atanıza rahmet ve cümle okuyan, yazan,eli kalem,eli mızrap tutan, tatlı söyleyen,şiir söyleyen,türkü çalıp,türkü söyleyen,sanatı,sanatçıyı,üretken,emektar yürekleri seven, dinleyen,düşünen,araştıran,yazan,soran ve sorgulayan, bilcümle dünya insanlarına ve bilhassa da bu çalışmaya emek veren Yozgatlı Aydınlara bir Tokatlı Şair ve edebiyatçı yazar olarak İstanbul'dan, gönül dolusu,sonsuz selamlar ve sevgilerimi arz ederim. Haddim olmayarak, naçizane Kemteri Ustamızın eserinde küçük bir düzeltme, ya da hatırlatma yapmak isterim efendim; Zengülü zengüle vurup aşınca Bâdeler, pas tutar sazlar koşunca.. Cosunca, ifadesini hatalı buluyorum. Çünkü,ayni kelime, aynı dörtlükte iki kez tekrarlanmaz. Ki en son mısrada.. Gerçek asiklara coş gelir böyle, şeklinde bitiyor. Zaten, Aşık Sadık Doğanay Dede'nin sesinden eseri dinlerseniz, Kendisi de belki de eserin özüne bağlı olarak, en çok da bu dörtlüğü doğru okuduğunu göreceksiniz. Efendim ben, şahsım Tokat ili, Almus İlçesi, Çamdalı Köyü'nde dünyaya geldim. Tokat ve Sivas Yöresini, eserin yorumlanışı bakımından karşılaştırmışsınız. Vallahi, işin doğrusu, Sivas Yöresindeki yorumu ben daha çok benimsedim. Çünkü, doğduğum köyün ve çevresinde kullanılan halk diline, eserinSivas Yoresinde çalıp söylenildigi biçimi daha fazla uygun görünüyor. Sadık Doğanay Dede'nin ve kendi aile efradındaki ozanların dilini, sanki daha çok Eski Osmanlı Türkçesine yakin, söz sanatlarını benimsemiş bir üslupta yorumladıkları için, biraz ağır ve anlaşılması zor bir dil seçmiş olduklarını görüyorum. Günümüzde,halen daha Abdal Yunus'un, Karacaoğlan'ın, Dadaloğlu'nun, Pir Sultan Abdal'ın eselerini bıkmadan,usanmadan ve zevkle dinleyebiliyorsak, bunu, onların eserlerinde kullandığı saf,arı ve duru Türkçe'ye borçluyuzdur. Eseleri ölümsüz ve doyumsuz kılan yegâne unsur, dilin yalınlığı,sadeliği ve eserin ince bir zekadan,coşkun bir yürekten süzülüp gelen derinliğidir. Bâki selâm ve saygıyla, Esma Özdemir

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ