Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

DERMAN SENDEDİR


“Derman arardım derdime
Derdim bana derman imiş
Bürhan arardım aslıma
Aslım bana bürhan imiş”

Niyazi-yi Mısri’nin bir dörtlüğü. Derde düşen dermanını arayacak. Araya ki bula...Aramakla bulunmaz, meğer ki rasgele! Aramış bulmuş Mısırlı Niyazi. Nerede bulmuş. Derdinde bulmuş. “Derdim bana derman imiş” demiyor mu? Diyor. Öyleyse öyledir efendim.

Neşet Usta da derde düşüp dermanını aramış. Arayan bulur. Bulmuş tabii. Bunu şöyle dillendiriyor ustamız:

“Derde düştüm dermanını ararım

Derdimin dermanı yarimiş meğer”

He kurban he! Yarimiş meğer! Tanrı yardımcı ola o derde düşene...Aşk derdiyle hoş olana! Bir hoş olana...Serhoş olana! İşte Üstad Fuzuli! Bakınız “Aşk derdi”yle olan ahvalini nasıl dökmüş dizelere:

“Aşk derdiyle hoşem,el çek ilacımdan tabip

Kılma derman,çün helakim zehr-i dermanındadır”

Bak!..Bak !..Baaak!..Üstadımız aşk derdine düşmüş. Halinden memnun ki olursa o kadar olur... Bu derdine çare arayan tabibe çıkışıyor:”Ben aşk derdiyle hoşum.Benim derdime derman arama. Bana vereceğin ilaç derman olmaz. Sebebim olursun. Helak eder beni verdiğin ilaç...”

Himmet Baba da muzdarip. Derman arıyor derdine. Dermanı buluyor serçeşmenin gözünde. En iyisi biz Himmet Baba’nın dizelerine Hasret Gültekin’in avazında kulak verelim:

“Vakti seherde
Açılır perde
Düştüğüm yerde
Derman sendedir

Düşmüşüm kaldır
Mihnetim oldur

Ağlarım güldür
Derman sendedir

Benim biçare
Kaldım avare
Yürek püryare
Derman sendedir

Nefs-i zalimi
Gözle halimi
Sundum elimi
Derman sendedir”

Bu kadar gezip tozma yeter. Yetmez yetmemesine de sabırlar taşmasın. Laf aramızda ben yukardaki dizeler üstüne sayfalar doldururum. Kitap yazarım kitap... Övünmek gibi olmasın. Olursa olsun be yav! Neyse konuyu dağıtmayalım. Sadede gelelim. Anlatımıza geçelim.

Babam bir zamanlar Şefaatli’nin köylüklerinden birinde imam. Kuzayca’da mı, Alibar’da mı? Birinden birinde. Hastalanmış. Pek doktora gitmezdi rahmetli. Soğuk algınlığıymış. Gripmiş,nezleymiş...Ufak tefek rahatsızlıkları umursamazdı. Ayakta geçirirdi. Bu son rahatsızlığında bakmış ki hali hal değil. Gitmiş doktora. Doktor muayene etmiş babamı. Tetkik,tahlil...

“Hocam,demiş doktor. Seni birkaç gün konuk edeceğiz hastanemizde.”

Babam ne yapsın. Çaresiz kabul etmiş. Yatmış hastaneye. Oda arkadaşı da dünya tatlısı bir can. Akşam demiş ki babama:

“Hocafendi! Beni bi oku. Doktur inne ilaç virdi. Vurunuyom. Bi faydasını gormedim. Beni bi oku hocam...”

Babam olmazlandıysa da adam ısrarcı. Dayanamamış okumuş şifa niyetine.

Sabah olmuş. Doktor çıkmış vizite. Hasta geziyor. Gelmiş bizimkilerin odasına. Usuldendir sormuş:

“Nasılsınız beyler?”

Babamın oda arkadaşı hemen atılmış:

“Bugün çok çok iyiyim doktur bey. Senin ilaçlarından sanma ha...Akşam hocafendi okudu. Hiç bi şiyim galmadı. Allah razı olsun hocadan...”

Doktor bir adama bakmış bir de babama:

“Yaaa öyle miii?”

Biraz sonra bizimkilerin taburcu işlemi yapılmış. Babamın arkadaşı halinden memnun. Lakin babam bu işten bir şey anlamamış. Çıkmış doktorun yanına:

“Ben daha dün yattım. İyileşmedim ki doktor bey...” demiş.

Demiş demesine de doktora laf anlatamamış. Doktor babamın yüzüne bile bakmamış. Babam da anlamış apar topar hastaneden taburcu edilmesinin sebebini. Anlamış anlamasına da iş işten geçmiş.

13.06.2014
OKUR YORUMLARI
Mustafa Topaloğlu
16.06.2014 23:35:00

Abdülkadir Bey! İlginize teşekkür ederim.Nefes ve duanın moral motivasyonu olduğu bir gerçektir. Psikolojik bir tedavi.Görüşlerinize aynen katılıyorum. Siğillerin tedavisinde de çok etkili."Ahraz Emmi"de yazmıştım. Bizim Ahraz emmimiz (Mustafa Canyakar) siğili okur,mürekkep kalemiyle boyalardı.Ahraz emmi elinde siğil olanların gözdesiydi. Mürekkep kalemiyle bu siğillerin üstünü tükürüp boyalardı. Dudakları kıpır kıpır bir şeyler okurdu. Bihikmetillah o siğiller geçerdi.
Sebebini şimdi öğrendim. Demek ki siğile neden olan HPV virüsleri vücut bu virüse direnç kazanınca geçiyor. Ahraz emmimizin mürekkepli kalemle siğili boyaması da bu motivasyonda son derece etkili oluyor.
Selam ve saygılar efendim...

ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
16.06.2014 05:12:00

Değerli Mustafa Bey’ciğim, evet bundan 20-25 yıl önce tıp heyeti, tababet’in yalnızca ilaçlarla yapılabileceğini sanırdı. Bu yüzden de tedavilerinden asla taviz vermezler gerek kocakarı ilaçları dedikleri bitkilerle tedavi ile, hocalarımızın veya ocak dediğimiz kişilerin nefeslerini de ayıplarlar hatta kınarlar ve kaale almazlardı. Hâlbuki şimdi kendileri de bir kısım bitkileri tedavide yardımcı olarak öneriyorlar. Nefes veya dua’ya gelince bu tamamen hasta olan kişinin iyileşmesinde çok yardımı olan bir motivasyondu. Yani psikolojik bir tedavi oluyordu. İlkokula giden torunlarımın okulunda yüzme havuzu var ve haftada bir gün yüzüyorlar. Okul, havuza girebilmeleri için doktor raporu istedi. Bizde hastaneye müracaat ettiğimizde birisinin elinde ancak büyüteçle görünebilen siğiller çıktı. Tabi doktor hanım ilaç verdi. Bende kendisine anneannemin siğil ocağı olduğunu okuyunca geçtiğini söyledim. Evet, geçer dedi doktor hanım. Çünkü siğil viritük bir rahatsızlıktır. Siğile neden olan virüslere HPV (human papillomavirus) denir. Bir şekilde cildinizde kesik ya da yaralanma olduğunda bu virüslerden birini kapma olasılığınız yükselir. Siğillerin çoğu zararsızdır ama virüs kaynaklı oldukları için son derece bulaşıcıdır. Siğile doğrudan temas etmek ya da siğile değen başka bir şeye temas etmek, virüsün yayılmasına neden olabilir. Ellerde, parmaklarda ve ayaklarda sık görülür. Hemen herkeste siğil çıkabilir ama bazı kişilerin siğile neden olan HPV virüsünü kapmaya daha yatkın olduğu düşünülür. Çocuklar, ergenlik çağındakiler, tırnaklarını yiyenler, tırnak etlerini koparanlar ve bağışıklık sistemi (vücudun savunma mekanizması) zayıf olan kişilerde siğil oluşması riski daha yüksektir. Dua sonrası kişide çok büyük bir rahatlama olduğundan vücut bu virüse karşı da direnç kazanır ve rahatsızlık kendiliğinden geçer demişti. Bir doktor fıkrası ile bitireyim. Yeni muayenehane açan bir doktor camına şöyle bir duyuruda asmış “ bütün rahatsızlıkların tedavisi bende, hastalığınızı geçiremezsem vizite ücreti almam”. Uyanıklardan birisi doktoru makaraya almak için hemen damlamış. Doktor bey benim hiç ağzımın tadı yok. Yediklerimin tadını alamıyorum dolayısıyla ne yediğimi de bilmiyorum deyince doktor hemşiresine hemşiranım 8 numaralı kavanozu rica edeyim demiş. Kavanozdan bir kaşık alıp adama verince adam tükürerek yerinden fırlamış ve bağırmış “ bu bok yahu doktor”. Doktor “bak ağzınızın tadı geldi” deyip vizite ücretini almış. Canı yanan adam birkaç ay sonra tekrar gitmiş “ doktor ben hafıza kaybına uğradım hiçbir şey hatırlamıyorum” deyince doktor yine hemşiranım 8 numaralı kavanoz” demiş. Tabi malum bizimki yine tükürerek “bu bok yahu doktor” deyince, doktor bak hafızanız yerine geldi demiş ve vizite ücretini yine almış. Bizimki ıslah olmamış birkaç ay sonra yine damlamış. Doktor demiş “bende cinsel iktidarsızlık başladı ne önerirsiniz.” Doktor yine 8 numaralı kavanoz deyince adam sinirle yerinden kalkmış “ “seni de senin 8 numaralı kavanozunu da ..........” deyince doktor “bak gördünüz mü cinsel gücünüzü tekrar kazandınız” demiş. Sağlıcakla kalınız.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ