BUZAĞI

İneğin yavrusudur buzağı.İnek yavrulamaz,buzağılar.Aynen itin,kedinin eniklemesi gibi.İtin,kedinin yavrusudur enik.At,eşek kulunlar (gunnar).Eğer at yavru atarsa “Kulun attı.” Tabiri kullanılır.Koyun da kuzular tabii...Tavuğun yumurtladığı malum.Ya tavuğun guzlamasına(guzulama,kuzulama) ne buyrulur? K.Maraş yöresinde:”Tavuk yumurtladı.” değil de:”Tavuk guzladı.”derler.

Yavrulayan insansa, doğurmuştur.İnsan için geçerli bu tabir.Gelin görün ki Mersin çevresinde inekler için de kullanılıyor:”İnek doğurdu.” deniyor.

Bu girizgahtan sonra gelelim buzağı meselesine. Efendim bizim köye çoban dayanmıyor.Sebebi buzağı.İki ay önce iki yeni yetmeyi çoban tutmuş bizim Oğulcuklular.Yeni yetmelerin önüne katmışlar ineklerini. Çobanların yakınları Belören’de çobanmış.Onların aracılığıyle gelip bizim köye çoban durmuşlar.Kimseler sormamış:”Arkadaş daha önce sığır yaydın mı? Deneyimin var mı? Bu işi biliyor musun?” diye.Her biri dört beş bin lira olan mallarını bu iki cahil çocuğa teslim etmişler.

Yağmurlu bir gün yazıda bir inek bızalamış(buzağılamış).Çobanların da eli ayağına dolaşmış.Ne yapsınlar? İnekle, buzağıyla uğraşırken sürü gelmiş Tors Ali’nin ekine girmiş.Tarlayı berbat etmiş.Çobanın biri ceketini çıkarıp buzağıya sarmış,üşümesin diye.Kendisi yağan yağmurun altında sudan çıkmış sıçana dönmüş.

Bızalayan inek Memet Kalkan’ın.Taslama’nın torunudur Memet.Nam-ı diğer Cilveli.Çobanlar bilmiyor inek sahibini.Sorup soruşturmuşlar. İneği ve buzağıyı sağ salim teslim etmişler Cilveli’ye...

İş bitti mi? Siz öyle sanın. Ali abi hemen Boğazlıyan’a gider.Şikayetçi olur.Jandarma gelir.Çobanlar sigaya çekilir.Çocuklar korkudan tir tir titremekteler.Neyse iş tatlıya bağlanır.Lakin çobanları koydunsa bul...

Bir süre çobansız kaldı inek dana.Herkes kendi yaydı malını maşını. Köylü baktı ki olacak gibi değil. Yeni bir çoban arandı.Bulundu da mal sahipleri rahat bir nefes aldı. Şimdiki çobanlar Diyarbakırlı.Maşallah’la Baki.Şimdilik görevlerini iyi yapıyorlar.Yalnız önceki gün buzağı yüzünden yine bir tatsızlık yaşandı.

İkindi sonrası Takayd’in pınarının orda Ağlama Duvarı’na dayadık sırtımızı söyleşiyoruz.Sekiz on kişiyiz.Muhtar Ferat Kâ motura binmiş geldi:

“Buynuzu (boynuz) eğri bir inek bızalıyormuş.Çoban beni aradı.İnek kimin?”

“Taslam’nın torununun olmasın...”dedi Ahmet.Cilveli’nin adı çıkmış dokuza,inmez sekize.Aradılar telefonla.Memet:

“Bizim daal (değil)” demiş.

Bu arada Fati’nin oğlu Memet (Şenel) hareketlendi.

“Buynuzu eğri inek bizim olmasın?” dedi.Gitti.Toros’u aldı,geldi.Ahmet (Şenel),Cemal binip olay mahalline gittiler.Yazıda ineği bızalatmışlar.Cemal diyor ki:

“Olan benim kemere oldu.Buzağıyı bağlayıp çektik benim kemerle.Zor da olsa ineği ve buzağıyı kurtardık.Memet’in bir kemer borcu var bana...”

Ertesi sabah yürüyüşe giderken sığır sürüyordu Memet.Yavaş İsmail takıldı:

“Lan pisin sıpası! Bızalacı ineği niye sürdün sığıra?”

Memet lafın altında kalır mı?

“Vallaha biz bu ineği kısır biliyorduk İsmal abi!..Mağarsem (meğerse) bızalacıymış.” dedi.


20.05.2013