HAYVANLARA HAKSIZLIK ETMEYELİM

Zaman zaman televizyonlarda zaman zaman da sosyal medyada kişilerin akıl almaz eylemlerine tanık oluyoruz: Kadınlara, çocuklara şiddet ve taciz uygulayanlar, onları öldürenler, seri katiller, sapık davranış sergileyenler, hırsızlar, dolandırıcılar, daha neler neler… Bu eylemlerle ilgili haberleri duyan ve izleyenlerimiz haklı olarak tepkilerimizi dile getiriyoruz. Söz konusu eylemleri yapanlar için kimimiz, “Hayvan bunlar. İnsan olamazlar!” diyoruz. İşte benim itirazım buna:

Şu gerçeği kabullenelim: İnsan denen varlık dünyanın en akıllı olduğu kadar en vahşi, en acımasız varlığı da. Her yıl kürkü, eti ve özellikle yağı için acımasızca katledilen 338 bin foku katleden biz insanlar değil miyiz? Sokakta rastladığımız köpeği arabamızın arkasına bağlayıp sürükleyen ve bunu sosyal medyada paylaşıp izlettiren, sokaklarda başıboş dolaşan hayvanları zehirleyip öldüren, “Canımı sıktı.” deyip yanımızdan geçen kediye mermi yağdıran, kuyruklarına teneke bağlayıp hayvanları sokaklarda gezdiren bizler değil miyiz? Sonra da çıkıp insanlık dışı davranışta bulunanları hayvanlıkla suçluyoruz. Ayıp be kardeşim; ayıp bir yana, haksızlık bu!

Dünyada hiçbir hayvan, insanlar gibi başkalarının hakkına ve hukukuna saldırmaz, onu yok etmeye çalışmaz. Evet, bir arslan bir geyiği parçalayıp yer. Ama niçin? Yaşamını sürdürmek için. Ya biz?... İnsanlara niçin şiddet uyguluyor, onları öldürüyoruz. Yok töre içinmiş, yok aile yaşamımıza tersmiş, yok öfkelenmişiz de ne yapacağımızı şaşırmışız, yok bilmem ne!..

Bırakın bunları! Böyle haksızlık yapmayın, insanlık dışı davranışlarda bulunanları hayvanlara benzetmekten vazgeçin. Hayvanlara haksızlık, ama çok haksızlık ediyorsunuz.

Peki, insanların akıl almaz, anlamsız, acımasız davranışlarını niçin hayvanca nitelendiriyoruz? Çünkü bir hayvan kadar duyarlı olamıyoruz da onun için. Sonra da çıkıyor sapkın, tutarsız, canice davranışları olanlar için, “Hayvan bunlar!” diyoruz.

Sevgiden, saygıdan, eğitimden yoksun bir insan, dünyanın en vahşi yaratığıdır. Bu vahşilikten hayvana benzetilerek kurtulamaz.

Son günlerde, hayvanlar için yasalar çıkarılmasını, onlara eziyet edenlerin, onları acımasızca öldürenlerin cezalandırılmalarını isteyenler seslerini yükseltmeye başladılar. Haksız da değiller. Yolda aracınızı bir çocuğun üzerine bir hayvanın üzerine sürer gibi kullanabilir misiniz? Ama konu bir kedi, köpek olduğu zaman sorun yok. En ufak bir ceza bile almazsınız. Sanki karşınızda bir canlı yok da bir eşya, mal var. Böyle olunca da insanlar vicdanları dışında kendilerine engel bir durumla karşılaşmıyorlar. Dikkat ediniz, yollarda hemen her zaman ezilmiş bir hayvan ölüsüyle karşılaşabilirsiniz. Can bu ya kardeşim, ister insan ister hayvan olsun, can!

15 Ekim 1978'de Paris UNESCO evinde Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi yayımlanmıştır. Bu bildiride şu maddeler yer almaktadır:

1. Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler
2. Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bir hayvan türü olan insan, öbür hayvanları yok edemez. Bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez. Bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanca gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır.
3. Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.
4. Yabani türden olan bütün hayvanlar; kendi özel doğal çevrelerinde karada, havada ve suda yaşama ve üretme hakkına sahiptir. Eğitim amaçlı olsa bile onları özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır.
5. Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bir türden olan bütün hayvanlar, uyumlu bir biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir.
6. İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar, doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkına sahiptir. Bir hayvanı terk etmek, acımasız ve aşağılık bir davranıştır.
7. Bütün çalışan hayvanlar, iş süresi ve yoğunluğunun sınırlandırılması ve güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir.
8. Hayvanlara fiziki ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak, hayvan haklarına aykırıdır. Tıbbi, bilimsel, ticari ve başkaca biçimlerdeki her türlü deneyler için de durum böyledir.
9. Hayvan beslenmek için yetiştirilmişse de olsa bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, ölümü de acı çektirmeden ve korkutmadan olmalıdır.
10. Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz, hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır.
11. Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi yaşama karşı suçtur.
12. Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış; bir soykırım, yani bir suçtur.
13. Hayvan ölümüne de saygı göstermek gerekir. Hayvanın öldürüldüğü şiddet sahneleri sinema ve televizyonda yasaklanmalıdır.
14. Hayvanları koruma ve savunma kuralları, hükûmet düzeyinde temsil olunmalıdır. Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla korunmalıdır.

Katılın ya da katılmayın, Batı’nın hayvanlara bakışı böyle. Şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünelim. Biz gerçekten kendi dışımızdaki canlılara, özellikle de hayvanlara insanlığımıza yakışır.biçimde davranıyor muyuz? Hayır, bin kere hayır! Eğer bunu başarabilseydik bugün ne acımasız davranışlar, ne saldırılar, ne sapıklıklar, ne hırsızlıklar, ne dolandırıcılıklar, ne cinayetler … olurdu.

Diyeceksiniz ki: “Hey Muhsin kardeş, uyan bu düşten! Biz daha insan olarak birbirimizi sevmeyi öğrenmemişken hayvanları nasıl sevelim? Farklı düşüncelere saygı duymayan, hakka ve adalete dayanmayan, kul hakkı yiyen, onurlu ve namuslu bir yaşam sürmeyen insanlardan hayvan haklarına saygı beklemek söz konusu olabilir mi? Sen bir hayal dünyasında yaşıyorsun. Kendine gel, artık gerçekleri gör, yaşamını ona göre düzenle ve ona göre hareket et.” Evet, belki ben hayal dünyasında yaşıyorum; ama hiç olmazsa insanca düşünüyorum. Bundan da son derece hoşnudum.

Yine diyeceksiniz ki: “Însanların bile çeşitli haksızlık ve zulümlere uğradığı bir toplumda işin gücün yok da hayvan haklarını mı savunuyorsun? Önce insan haklarını savunsana!.” Ben de diyorum ki: “İnsan haklarına saygı duymayan bir toplumda hayvan haklarından söz edilebilir mi? İşte bunun için önce insan olmayı, insan olduğumu unutmamamız gerektiğini belirtiyorum. Önemli olan bu. Biz gerçekten insan olmayı bilirsek tüm canlılara sevgiyle yaklaşırız. Karşımızdakinin insan ya da hayvan olması bir anlam taşımaz. Can, ha insana özgü ha hayvana, ne fark eder ki?... Önemli olan, “Yaratılanı sevmektir yaratandan ötürü.” Gerisi boş.

İçinde bulunduğumuz koşullarda hayvan haklarına saygı beklemenin bir hayal olduğu gerçeğinin farkındayım. Dilerim bir gün bu hayal gerçek olur. İster insana ister hayvana; her cana zulmeden, onu öldüren cezasını bulur.

29.11.2017
OKUR YORUMLARI
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
01.12.2017 20:12:00

Değerli Muhsin Hocam, “Ağılda oğlak doğsa, ovada otu biter” diye çok güzel bir deyimimiz var. Demek oluyor ki doğadaki her canlının (bitkilerde dâhil) kendi doğal ortamında yaşam hakları var. Çok şükür çocuklarımız bunun bilincindeler. İnşallah, erginlerimiz de bu hassasiyette olurlar. AMİN.

Muhsin Köktürk
30.11.2017 19:50:00

Sayın Kadriye Şahin,
Güzel yorumunuzu beğeniyle okudum. Gözlemlerinizi çok hoş yansıtmışsınız. Anlatımınız da nefis. Bu nedenle kutlar, olumlu düşünce ve duygularınızdan dolayı teşekkür ederim.

Kadriye şahin.
30.11.2017 02:17:00

sayın Hocam, yazınızın başlığında çok haklısınız. Tüm haksızlıklar insanlarda. Hayvanlar öyle asil yaratıklar ki.

Balkonuma bir kaba biraz su, biraz ekmek ıslatıp, yazın sıcağında güvercinler susuz kalmasın diye bırakıyordum. Sayıları çok azaldı. Bülbül,sığırcık, karga, saksağan görünmez oldular. Bir kaç güvercin gök yüzünü süslüyor arada bir. Bu kuşlar alıştı suya ekmeğe. Her gün sabah, akşam yeyip yuvalarına dönüyor. Derken, yavruları çıkmış iki iken üç oldular. Sonra dört beş derken çoğaldılar. Yavrularını kaptırmadan büyüttüler. Önceleri serçelere yemeklerini vermiyorlardı. Ne zaman serçe gelse hışımla üzerine uçarak kovalıyorlardı. Ekmek miktarını artırıp daha büyük bir tabağa koydum. Şimdi serçeleri kovalamıyor, kardeş kardeş oynaşarak yiyorlar. Yavrularını uçmaya alıştırmalarını yaz boyu izledim. En yakın demire tünetip yalnız bırakıyor. Uçmaya korkan yavru bir müddet bekliyor. Sonra annesi gelip kanadıyla aşağı itiyor. O korkuyla uçmak zorunda kalan yavru ilk dersi tamamlıyor. Sürekli kanatlarını oynatarak, kanat kaslarını geliştirip, sonra yükseklere uçuyor. Öyle alıştılar ki artık ev halkından kaçmıyorlar. Yiyecekleri bitince gagalarıyla camı tıklatıyor. Fakat; bulguru, pirinci çiğ, ekmeği kuru yemiyorlar. Artık evde ekmek kurusu, pilav artığı, taneli yemekler çöpe gitmiyor. Daha bu gün çocuklara söyledim. İnsanlar "kuş beyinli" diyerek akılsızlığı kastediyorlar fakat, kuşlar tahsil görmüş bazı insanlardan daha akıllılar, daha paylaşımcılar. Biraz balkonu kirletseler de pır pır uçuşlarını, balkon demirine yumak gibi dizilişlerini hiç bir şeye değişmem.

Saygı ve selamlar. Kaleminiz var olsun.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ