
FELSEFİ KURAMLAR VE MİTOLOJİK KISSALAR IŞIĞINDA AHLAK (ÇÖKÜŞÜ) KAVRAMINA DAİR KISA DENEMELER: 1. Kant’ın Niyetler Etiği ve Orpheus’un yanılgısı
1.2: Orpheus’un yanılgısı
Geçen bölümde Immanuel Kant’ın felsefi literatürde Ödev Ahlaki diye bilinen, benim de içeriği itibariyle Niyetler Etiği diye tanımladığım Felsefi kuramı işledik; tabi telgraf stiliyle ve kısa kısa, ‘özlü söz’ anlayışıyla. Şimdi de yazı dizisi şablonumuz uyarınca, bu kuramın mitolojik dünyadaki karşılığına bakacağız; bakalım kuramdan hangi kıssayı çıkarabiliriz. Tabi Kant’ın ahlak kuramını Orpheus’un hikayesinden daha iyi ne anlatabilir?
Mitoloji ’deki markant tiplerden; Olimpos’un yakışıklı delikanlılarından biridir efsanevi kahraman Orpheus. Çaldığı melodilerle herkesi büyüleyen bu lir virtüözü müzisyendir bu naif delikanlı. Hikayesi bakımından, insan yaşamımdaki anlam arayışını, girilen riskleri, geleceğe ilişkin belirsizlikleri, çıkmaz sokakları ve ‘attığın taş ürküttüğün kurbağaya değer mi?” misali, ‘güdülen iyi niyetler ve alınan riskler elde edilecek sonuçlara değer mi?’ sorusunu ve dolayısıyla “keşke” ünlemini; hülasa yaşamın kendisini sembolize eder. Bu bakımdan Orpheus’un hikayesi Kant’ın Niyetler ahlakını niteleyen “iyilik iyi niyetlerle ölçülür” temel varsayımını da az biraz sorunsallaştırmaktadır. Orpheus zira adeta iyiliğin ete kemiğe burunmuş bir hali, cisimleşmiş bir iyi niyet timsali idi. Ancak….

Orpheus’un hikayesindeki ödev aşkı ve iyi niyetler; iyilikle, dürüstlükle kötülükleri bertaraf edebileceği varsayımı (bkz. Gandhi) ve bunun yol açtığı egzistensiyal yanılgı, Kant’ın kavramsallaştırdığı Deontolojik Ödev Ahlakı’nın zayıf karnını en çarpıcı biçimde anlatan bir alegori olarak kabul edilebilir.
Şimdi Orpheus hikayesine kısa bir göz atalım: (Hikayenin tamamı için bkz. Metamorphoses. Türkçesi: Dönüşümler. Ovidius, m.ö. 43).
Efsaneye göre, müzik, ışık ve sanat tanrısı Apollo ve eşi Kirene’nin şımarık oğulları Aristayos’un zulmünden kaçarlarken, yılan sokması sonucu ölen sevgilisi Euredise’nin yalnızlığına dayanamayan Orpheus yeraltı (ölüler) dünyası Tartaros egemeni Hades ve karısı Persephone’e yalvararak Euredise’yi affettirip yeryüzüne çıkarmak ister. Bu bir şartla mümkündür: Orpheus, Euredise’yi alıp ta yeryüzüne çıkıncaya kadar arkasına bakmayacaktır (şu hinliğe bak!). Gider sevgilisini alır ve uzun ve çileli bir yolculuktan sonra tam yukarı, yeryüzüne çıkacakları sırada, insanoğlu bu ya, kuşkulanıp (ya gelmemişse diyerek) dayanamayıp arkasına bakar. Ve o anda tam da arkasında duran Euredise bir daha hiç çıkmamak üzere yeniden Tartaros’un derin karanlıklarında kaybolur.

Tabi, “ölüler diyarı gardiyanı” Hades ve “patronu” Zeus’tan başka ne beklenir! Hayal kırıklığının yarattığı moral çökmesi sonucu o tarihten sonra artık kimseyle görüşmek istemeyen Orpheus, kendisine askıntı olan su perilerini de reddederek kızdırdığı için Zeus tarafından Tartaros’ta müebbet hapse mahkûm edilir.
Gelecek bölümlerde inceleyeceğimiz Nihilist, yani “Hiççi” Nietzsche’nin (oku: Niççe) efendi-köle ahlakı bahsinde etraflıca dönmek üzere Kant’ın Niyetler ahlakı ve Orpheus Kıssasını burda şimdilik şu sorularla düğümleyelim:
-Ödev ahlakına harfiyen uymasına karşın, naif bir yanılgı sonucunda iyi niyetinin kurbanı olan Orpheus, Kant’a, müebbet yattığı soğuk Tartaros zindanlarından acaba nasıl bir tepki gösterirdi; vicdanı rahat olsa bile halinden memnun mudur?
-Kant’ın sisteminde eksik olan (missing link) Kant’tan önce Makyavel’in ve Kant’tan sonra da Hegel’in kavramsallaştırdığı “güçlünün hukukunun geçerliliği” değil midir? Yani, Makyavelist veya Hegelian bir anlayışla “güçlü gücünü kullandığında iyi niyet ne ifade eder ne işe yarar” denilebilir mi?
-Dünyada herkes Orpheus gibi davransa, acaba Tartaros’un başgardiyanı Hades yine de görevinden affını istemek zorunda bırakılır mıydı? Bilmem. Ancak Hükümdar’ın (bkz. Niccolo Machiavelli, 1510) bunu pek iplemeyeceği ve Hades olmazsa Lades olur diyerek sıradakini tayin edeceğini tahmin etmek pek de güç olmasa gerek. Zira o, herkesin dürüstlük timsali Orpheus olamayacağını ve her zaman mutlaka bir vefasızın, gelecek yazılarda tanıyacağımız; sevgilisi Eko’ya (Echo) bile ihanet edebilen Nergiz (Narcissus) gibi bir benmerkezcinin çıkacağını bilir.
Bakalım Faydacı etikçiler Jeremy Bentham ve John Stuart Mill’in Sonuçlar Etiği bu meseleye nasıl bir çözüm getirecek…








