YOZGAT / KAYSERİ KIYASLAMASI!

Son 30 yılda Yozgat’ta hiç bu kadar uzun süre kalmamıştım. Şehrin güzellikleri, çirkinlikleri ve insan ilişkilerine dair gözlemlerim arttı, görüşlerimin bir bölümü değişirken bazısı da netleşti…

Kayseri’ye son 30 yılda birkaç defa gittim ama uzun zamandır gitme imkanım olmamıştı. Gittim, gördüm; şehrin güzellikleri, çirkinlikleri ve insan ilişkilerine dair gözlemlerim oldu. Dünde kalmış görüşlerimin bir bölümü değişirken bazısı da netleşti…

Yozgat / Kayseri…

Evet… Geçenlerde bir vesile ile Atatürk Yolu’nu kullanarak Kayseri’ye Yozgat selamı götürdük! Kayseri’den de selama sarılı ibretlik gözlem paketleri getirdik!

Yolculuk, bir telaş hatta pürtelaş bir gerekçe gereği olsa da yolu yutan otomobilin panoramik sunumuyla gördüğüm manzara ister istemez bir Yozgat / Kayseri kıyaslaması yapmama sebep oldu. Bu kıyas, nüfusu ve nüfuzuyla komşusunu pestil gibi ezen bir şehir çıkardı karşıma.

Gökçekışla heyecanı, hüznü

Atatürk Yoluna girip, Yozgat Bozok Üniversitesi’ni ortadan ikiye bölerek başladığımız yolculuk, Atatürk Çeşmesi’nin önüne kamp kurmuş ‘dostları’ı selamlayarak devam etti.

Çocukluğumun lahana deposu Topçu ve ana ocağım Türkmen Araplı Köyünü geçince hız kestim! Çünkü az ötede baba ocağım Gökçekışla’nın tabelası vardı.

Dünyaya merhaba dediğim ve çocukluk anılarımı kıyısında, köşesinde saklayan bu güzel köyü görünce, beni buraya bağlayan şeylerin azaldığını hissettim.

Ebe / dedeyi, anne / babayı ebedi âleme göndermiş olmak; tarla / bahçeyi elden çıkarmak hüzünbaz hallerin kapısını aralasa da ortasında Yozgat’ta benzeri bulunmayan ve uzman dostların aşılama yoluyla bile türetemediği armut ağacı yer alan bağ, şimdilik Gordion Düğümü vazifesi görüyor aramızda!

Neyse, yola devam edelim…

İlginçtir… Gökçekışla, Çallı, Büyük İncirli, Osman Paşa Tekkesi derken Yozgat’tan uzaklaşıp Kayseri’ye doğru ilerledikçe her şey bambaşka bir hal alıyordu…

Yozgat’ın Kayseri’ye yakın köyleri, beldeleri, ilçeleri düzleşip ova bereketi sunan araziyle şenlenirken; Gökçekışla ve komşu köylerde olduğu gibi insanlar buraları terk etmemiş aksine daha yaşanır kılmış…

İl sınırı değil ülke sınırı sanki

“Kayseri İl Sınırı” yazan tabelayı geçince (abartmıyorum), başka bir şehre gelmiş değil gelişmiş bir ülkeye girmiş hissine kapıldım.

Çünkü yol, amiyane tabirle ‘kaymak gibi’ bir hal alırken, yolun sağında, solunda dev fabrika inşaatları vardı.

Kıskanmadım dersem yalan olur!

Hele meskun mahalde yol almaya başlayınca göze çarpan ve kilometrelerce süren organize sanayi bölgeleri, iş yerleri Kayseri’yi cazip kılan iş ve aş kapıları olarak ‘hoş geldiniz’ dedi bize.

Hoş gelmişlik zordu! Çünkü Yozgat adına hoş olmayan duygu, düşünce gelgitiyle çalkalandı zihnim…

Verilere yansıyan gerçekler

Genel olarak, 3 Organize Sanayi Bölgesi, 16 Sanayi Sitesi, 1 Serbest Bölge ve 2 Teknoloji Geliştirme Bölgesi bulunan Kayseri’nin toplam 46 milyon 281 bin metrekare planlı endüstri alanı varmış. Toplam şirket sayısı 14.000’e yakın. Çok sayıdaki kooperatif de şehre değer katıyor.

Yozgat, nüfusu ve sanayileşme oranıyla Kayseri’ye bırakın rakip olmayı yanına bile yaklaşamaz. Sadece şirket sayısının 4 bine yakın olduğunu söylemem bir kıyas için yeterli sanırım.

Kayseri’nin içi, Yozgat’ın aksine dev binalar, geniş yollar, bulvarlar, özel hastaneler ve alışveriş merkezleriyle donanmış halde.

Lafı uzatmadan mesajımı verip eyvallah diyeyim!

Yozgat ile Kayseri kıyaslanamaz halde

Kayseri, evet şehir; Yozgat ise köy, belde

Hoş değil amma gerçek; kıskanma haydi gel de

Bu açığı kapatmak Yozgatlının görevi