Siyaseti bir kandırma sananlar ile bu kandırmayı bir inandırma sanarak yaşayanların ilişkisi çözülmesi zor bir garabet yumağıdır
Zübükleşen simalardan, hep yanılan dimağlardan, kabuklaşan yaralardan oluşan bu sarmal birbirine öylesine sıkı sıkıya bağlıdır ki, ayırmaya kalksanız kötü olursunuz!
YÜREĞİNLE YÜRÜRSEN
Bir insan ömrünü neye vermeli diye soran solun simge isimlerinden Zülfi Livanelinin kardeşi Seyhan Livanelioğlu, DYPde ikbal ararken, buna bir yaman çelişki olarak bakanlar vardı ama; herkes biliyordu ki, Harcanıp gidiyor ömür dediğin.
Kaldı ki;
Yolda kalan da bir yürüyen de bir.
Hasan Kaplani; Geçti Ömrümü çığırırken;
Şu gönlüme gerçek bir dost
Bulamadan geçti ömrüm
Dünyadan yaşam tadını
Alamadan geçti ömrüm
Diyordu ya, daha da acısı vardı:
Gerçek aşk oduna yandım
Bu devranı sürmez sandım
Bilemeden geçti ömrüm
ASKER YOLU VE ASKER KINASI
Nüfusu azalan, milletvekili sayısı düşen, Suriyeli komşusu artan, zengini kaçan, düşüneni göçen Yozgat ahalisinin ömür serüveni; gerçek aşk oduna taşıdığı su, dünyadan alınmamış yaşam tadı ve harcanıp giden bir ömür pişmanlığı içinde eriyor gibi
Herkes için geçerli değil elbette ama Nedim Akdağ gibi;
Asker yolu beklerim
Günü güne eklerim
Sen git yarim talime de
Ben burayı beklerim
Diyerek, bu ülkeye yürekten bağlılığını dile getirenler; gün olur, Sefil Döndününacı ile yoğrulmuş yürek zenginliğine erişir ve der ki:
Asker kınasını yaktım eline
Nazlı yarin bakar asker yoluna
Nasıl duyurayım nazlı geline
Gitti de gelmedi buna ne çare
Al bayrağı yavrum sarmış tabuta
Bütün komutanlar gelmiş kapıda
Asker ettim seni karda tipide
Gitti de gelmedi buna ne çare
BEN YORULDUM HAYAT DÖNEMİ
Siyasetten girip nerelere geldik! Bu yazının göstermek istediği bir gerçek var; şu; ne yaparsanız yapın hayatı aşktan, vatandan, ölümden, insandan ve siyasetten ayırmanız mümkün değildir.
Siyasileri dinlerken kasketi devirerek değil ne dediğini evirerek dinlemezseniz varacağınız yer pişmanlıkların, heyhatlarınve de bir türlü şehir olamayan şehrin yorgunluğudur.
O dem sizi Nesimi de teselli edemez:
Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına
Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem
Hayatın ve siyasetin yakasından tutamazsanız o sizin yakanızdan tutar. O zaman, Mümin Sarıkayanın dizelerine sığınırsınız:
Ben yoruldum hayat, gelme üstüme
Diz çöktüm dünyanın namert yüzüne
Gözümden, gönlümden düşen düşene
Bu öksüz başıma gözdağı verme
İYİ BİR BAYRAM HERKESİN HAKKI
Zor olduğunu biliyorum ama kaliteli bir ömür için ülken, şehrin, ailen ve kendin umurunda olacak arkadaş!
Dünyanın, özellikle de İslam aleminin, Türkiyenin Yozgatın huzur içinde olduğu nice güzel günlerde buluşmak dileğimle iyi bayramlar.
Son söz: Ömür dediğin, anlamlıdır. Güzel harca!
Zübükleşen simalardan, hep yanılan dimağlardan, kabuklaşan yaralardan oluşan bu sarmal birbirine öylesine sıkı sıkıya bağlıdır ki, ayırmaya kalksanız kötü olursunuz!
YÜREĞİNLE YÜRÜRSEN
Bir insan ömrünü neye vermeli diye soran solun simge isimlerinden Zülfi Livanelinin kardeşi Seyhan Livanelioğlu, DYPde ikbal ararken, buna bir yaman çelişki olarak bakanlar vardı ama; herkes biliyordu ki, Harcanıp gidiyor ömür dediğin.
Kaldı ki;
Yolda kalan da bir yürüyen de bir.
Hasan Kaplani; Geçti Ömrümü çığırırken;
Şu gönlüme gerçek bir dost
Bulamadan geçti ömrüm
Dünyadan yaşam tadını
Alamadan geçti ömrüm
Diyordu ya, daha da acısı vardı:
Gerçek aşk oduna yandım
Bu devranı sürmez sandım
Bilemeden geçti ömrüm
ASKER YOLU VE ASKER KINASI
Nüfusu azalan, milletvekili sayısı düşen, Suriyeli komşusu artan, zengini kaçan, düşüneni göçen Yozgat ahalisinin ömür serüveni; gerçek aşk oduna taşıdığı su, dünyadan alınmamış yaşam tadı ve harcanıp giden bir ömür pişmanlığı içinde eriyor gibi
Herkes için geçerli değil elbette ama Nedim Akdağ gibi;
Asker yolu beklerim
Günü güne eklerim
Sen git yarim talime de
Ben burayı beklerim
Diyerek, bu ülkeye yürekten bağlılığını dile getirenler; gün olur, Sefil Döndününacı ile yoğrulmuş yürek zenginliğine erişir ve der ki:
Asker kınasını yaktım eline
Nazlı yarin bakar asker yoluna
Nasıl duyurayım nazlı geline
Gitti de gelmedi buna ne çare
Al bayrağı yavrum sarmış tabuta
Bütün komutanlar gelmiş kapıda
Asker ettim seni karda tipide
Gitti de gelmedi buna ne çare
BEN YORULDUM HAYAT DÖNEMİ
Siyasetten girip nerelere geldik! Bu yazının göstermek istediği bir gerçek var; şu; ne yaparsanız yapın hayatı aşktan, vatandan, ölümden, insandan ve siyasetten ayırmanız mümkün değildir.
Siyasileri dinlerken kasketi devirerek değil ne dediğini evirerek dinlemezseniz varacağınız yer pişmanlıkların, heyhatlarınve de bir türlü şehir olamayan şehrin yorgunluğudur.
O dem sizi Nesimi de teselli edemez:
Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına
Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem
Hayatın ve siyasetin yakasından tutamazsanız o sizin yakanızdan tutar. O zaman, Mümin Sarıkayanın dizelerine sığınırsınız:
Ben yoruldum hayat, gelme üstüme
Diz çöktüm dünyanın namert yüzüne
Gözümden, gönlümden düşen düşene
Bu öksüz başıma gözdağı verme
İYİ BİR BAYRAM HERKESİN HAKKI
Zor olduğunu biliyorum ama kaliteli bir ömür için ülken, şehrin, ailen ve kendin umurunda olacak arkadaş!
Dünyanın, özellikle de İslam aleminin, Türkiyenin Yozgatın huzur içinde olduğu nice güzel günlerde buluşmak dileğimle iyi bayramlar.
Son söz: Ömür dediğin, anlamlıdır. Güzel harca!
24.06.2017
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ