Ali DEMİRDAĞ

TAHLİL

yozgatgazetesi@yahoo.com

YUVASINI DEĞİŞTİR(ME)MEK

Herkesin içinde yaşadığı, barındığı ve pek çok hatırasının bulunduğu yer kendisinin kolayca terk edemediği yuvasıdır. Söz konusu davranış şekli bütün canlılar için geçerli bir kuraldır.

Bununla birlikte dünyanın gidişatı, zamanın gereği ve konjonktürel faktörler canlıların yuvasının değiştirilmesini ve geliştirilmesini zaruri kılmaktadır.

Bu mevzu ile alakalı, çok eskiden okuduğum, Şark Klasiklerinden birinde anlatılan bir hikayeyi nakledeyim de, umarım herkes hissesine düşeni anlasın.

Bir baba, yanında küçük oğlu ile bağında çalışırken çocuk da boş durmaz, etrafta oynarken bakar ki taş yığınları arasında bir kuş yuvası var. Orada bulunan kuş yavrularının güzelliğine dayanamaz ve onları tutup sevmek ister. Fakat o da ne? Yuvaya kokudan yaklaşamaz. Yuvayı temizleyip değiştirmek niyetiyle babasından yardım talep eder.

Baba bakar ve görür ki, bu yuva bir “İbibik Yuvası’dır.” Oğluna der ki, bak evladım, bu yavrular burada mutlu bir hayat sürerler. Başka yerde bu mutluluğu bulamazlar…

Sonuçta; çocuğun ısrarına dayanamayan baba, önce yuvayı bir güzel temizler, güzel kokulu otlarla süsler ve yavruları oraya yerleştirir. Ertesi gün bakarlar ki, anne ibibik yuvaya uğramadığından yavrular aç kalmıştır. Bu duruma çok üzülen baba ve oğul ne yapacağını şaşırmış ve beklemeğe başlamışlardır.

Bir gün, iki gün derken bakmışlar ki yavrular acından ölecek hale gelmişler. O zaman babanın aklına eski yuvanın kokusu gelmiş, derhal bu kokuya benzer bir koku aramağa başlamış ve bir başka “İbibik Yuvasını” bulmuşlar. Yeni yuvayı da o yuvaya uygun bir şekle (koku yönünden de) sokup beklemeğe başlamışlar. Bakmışlar ki ibibik ailesi kısa bir süre içinde gelip yavruları ile ilgilenmeye başlamışlar.

Baba oğluna bu olayla ilgili şöyle bir ders vermiş:  Mayıs böceği o mayıs içerisinde nasıl mutlu oluyorsa,  ibibik yavruları da kendi yuvalarında kendilerine göre, öylece mutlu yaşıyorlar, bunların iradesi yok…

Ama iradeli varlıklarda ise; “bunlara kendi dünyalarının dışında daha güzel bir dünya olduğunu öğretmek zor da olsa gereklidir.”

Anne karnındaki çocuk mutlaka dış dünya ile tanışacaktır. Zamanı ve zemini gelince bu fıtrî kanunun karşısında kimse duramayacaktır. Neticede dokuz ay sabredeceksiniz, fıtratı “acul” olanlara sabrı, tahammülü ve hikmeti tavsiye ederken; “taklitçi ve statükocu insanlara da çağı yakalamanın gereğini” ısrarla telkin edeceksiniz.

 

 

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ