Ali DEMİRDAĞ

TAHLİL

yozgatgazetesi@yahoo.com

YALANIN TEHLİKESİ

Mübarek gün ve gecelerin içerisindeyiz. Bunu fırsat telakki ederek hem kendimizi bir otokontrolden geçirmek ve hem de yap­tığımız ubudiyetin tam ve noksan olmamasını temin etmek için, zahirî ve batınî duygularımızın da bu ubudiyetten hissedar olma­sına gayret etmemiz lazımdır ki, bu konudaki gayretlerimiz boşa gitmesin. Bu konu üzerinde neden duruyorum?

Bu günlerde, bu memlekette; hem reklamcılar, hem seyyar sa­ncılar, hem dilenciler ve hem de yalancılar çoğaldı. Kimse, bunla­rın yalanını yüzüne vurmuyor.

“Hastaneden yeni çıktım, kanserim, tedavi olacağım bana yar­dım edin” diyen bir dilencinin kimliği ve elindeki sahte belge araştırılmıyor. Televizyonda konuşan bay X’e hiç kimse, “Bu za­mana kadar bu milleti kandırıp, dolandırdığınız yeter! Daha bu memlekette saf insan kalmadı!” diyen bir Allah’ın kulu yok. Pa­zardan garantili olarak satın aldığınız bir malı eve gelip kontrol et­tiğinizde yarısının çürük olduğunu veya defolu olduğunu görün­ce, geri götürüp satıcıya iade eden, ya da tüketici haklarını koru­ma kurulu adına, Bilim-Sanayi ve Teknoloji Müdürlüklerine mü­racaat eden kimse varsa bir adım öne çıksın…

Ne oluyor bu topluma, Allah aşkına! Haklı hakkını koruya­mıyor, haksız ise; yalan, dolan ve talanla, arsızlıkla ve yüzsüzlük­le sırıtarak geziyor ve yine bu toplumda baş tacı ediliyor. Bakıyor­sunuz yine başköşede ve camide hemen imamın arkasında. Ya­ni, imam kazara namazı bozsa bunlar bu cemaate imam olacak­lar. Yakışır. Bekri Mustafa’nın imamlığı gibi bu cemaate bu imam. Artık kendimize gelelim. Bu memlekette yaşayan insanların tama­mına yakını Müslüman’dır. Ve Müslümanlığın esası da sıdk (doğ­ruluk) tır. Bunun zıddı olan yalan ise, münafıklığın alametidir.

Eskiden beri cep ilmihali maiyetindeki İslami bilgiler içerisin­de öğretilen en önemli konulardan biri; “mümin-kâfir ve müna­fıklık” terimleridir. Mümin: İnanan, Kâfir: İnkâr eden ve Münafık ise: İkiyüzlü, riyakâr, araya fitne sokan, ahdini bozan, yalan söy­leyen, hıyanet eden, görünüşte Müslüman olup hakikatte kâfir ve düşman olan demektir. Bu sıfatın bu kadar tehlikeli olduğu husu­su üzerinde biraz durmamız lazımdır ki; aklı başında, mümin ve Müslüman’ım diyenler bu alçaklığa tevessül etmesinler.

Zira yalan, küfrün esasıdır. Yalan nifakın birinci alametidir. Yalan, Kudret-i İlahiye’ye bir iftiradır. Yalan Hikmet-i Rabbaniye’ye zıttır. Ahlak-ı âliye’yi tahrip eden yalandır. Alem-i İslamiyeyi zehirlendiren, yalandır. Bütün insanlığın hal ve etvarını fesada ve­ren, yalandır. Nev’i beşeri kemalattan geri bırakan, yalandır. Müseylime-i Kezzap (sahte peygamber) ile emsalini alemde rezil ve rüsva eden, yalandır. İşte bu sebeplerden dolayıdır ki; bütün cina­yetler içinde tel’ine ve tehdide tahsis edilen yalandır.

Evet, şimdi yol iki gözüküyor: Ya susmak, ya da doğruluk­tur. İmanın özelliği doğruluktur. İslamiyet’in esası doğruluktur. Bütün insanlığı kemalata ulaştırıcı vesile, doğruluktur. Ahlak-ı âliye’nin hayatı doğruluktur. Âlemi İslam’ın nizamı doğruluktur. Bütün insanlığı hedef-i maksuduna ulaştıracak yegâne davranış şekli, doğruluktur. Ashabı Kiramı bütün insanlardan üstün bir makama getiren doğruluktur. Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (asm) insanlığın en yüksek mertebesine çıkaran, doğruluktur.

İslam Hukukunda bir maslahata binaen yalanın caiz olduğu yerler vardır ama bu konuda ölçüsü ve şekli belli olmayan hu­suslar, hükümlere illet ve medar olmayıp, istismara müsait oldu­ğundan, “Sıratı Müstakim Ashabı” olarak bu hususlara hassasiyet gösterilmesi gerekmektedir.

28.04.2018
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ