Ali DEMİRDAĞ

TAHLİL

yozgatgazetesi@yahoo.com

ÜÇ AYLAR VE BİR MUKAYESE

İnsanı kuşatan pek çok esbaptan yalnız iki cihetine (yön) dikkat çekmek istiyorum.

Bunlardan; Birincisi: İnsanın geldiği yer. Yani arka ciheti… Aklı başında olan bir insan nereden geldiğini bir düşünürse karşısına şu gerçek çıkacaktır. Bir anne ve babadan ve dokuz aylık anne rahmindeki bir bekleyiş ve dünya dediğimiz bir âleme ayak basma, oradan çocukluk-gençlik-ihtiyarlık safhalarıyla devam eden bir yolculuk…

İkincisi: Kabirle başlayan ve ebedî bir âleme doğru devam eden bir yolculuk…

Öyle ise, insan gerçekten bir yolcudur. Nasıl ki hayatının her safhasında kalıcı ve daimî ikameti söz konusu değildir. Öyle ise bu dünya dediğimiz istasyonda da bu insan ebediyen kalacak değildir. Ben, esasen burada bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Bu insanı Yaratan Zat; bu yolculuk esnasında, nerede ve nasıl kullanacağını da tebliğ ve telkin ederek bu insanı, bir takım duygularla teçhiz etmiştir. Yani ana rahminde kullanmayacağı, fakat dünyada kullanacağı bir takım duyguları daha orada iken kendi bünyesine yerleştirmiştir.

Bu insan, işte orada kullanamadığı bu kapasiteyi, daha gelişmiş şekliyle dünyada kullanma şansına sahip midir? Hayır… Akıl, hayal, şefkat, muhabbet ve ebediyet gibi hislerini kullanıp tatmin olacağı bir âlemin kapısını çalmak üzeredir.

İnsan, zaman zaman bu mukayeseyi yapmak mecburiyetindedir. Ama sebepler, olaylar ve insan hissiyatına tesir eden faktörler o kadar çoğaldı ki, bütün bunlar insanın aklını ve vicdanını perdeliyor ve insanın âdeta önünü ve arkasını insana göstermiyor. Halbuki bakın size, Kur’anda da nakledilen tarihî bir anekdot nakledeyim: “Hz. Yusuf (as); kardeşlerinin ihaneti, Zeliha’nın iftirası ve zindanda çektiği bin bir sıkıntıdan sonra rüyası tahakkuk ediyor. Mısır’a Sultan oluyor, ana-babasına kavuşuyor, kardeşleri de af dileyerek etrafına yerleşiyor. O gün dünyanın en güzel kadını olan Zeliha ile de evleniyor. Âdeta dünya saadetinin zirvesinde iken,” Cenabı Hak’tan şöyle bir temennide bulunuyor. “Ya Rabbi! Beni Müslüman olarak huzuruna al ve Salihler zümresine kat.”

İşte, Kutsal Kitabımızda bu ve buna benzer dünya-ahiret muvazenesine dair hakikatler anlatılmakta ve insanların gideceği yere dikkat çekilmektedir. Demek ki, Hz. Yusuf’un (as), saadetinden daha da yüksek, ulvî ve ebedî bir saadet kabrin arkasında var ki, O Büyük Peygamber onu arzuluyor.

Dünyanın; cazibesiyle birlikte, şu andaki vaziyetiyle ve idraklerimizi yanıltan pek çok olaylar karşısında yine Cenab-ı erhamür’râhimîn, şefkatli ve ihatalı bir iklimi ve mevsimini imdadımıza gönderiyor.

Üç Aylar (Recep-Şaban-Ramazan) dediğimiz bu aylar; işte bizim önümüzü aydınlatan, gideceğimiz yeri hatırlatan ve âdeta bire binler kazandıran uhrevî bir ticaret mevsimidir.

Hiç olmazsa bu günlerde, bu mevsimin hürmetine, uhuvvetimizi ve muhabbetimizi tesis ve tahkim ederek, düşmanlığı terk ederek, dünya dediğimiz şu istasyonda birlikte ve insanca yaşamanın gereklerini yerine getirelim. Bu sene Kutlu Doğum haftasının da bu mevsime isabet etmesini bir fa’li hayır telakki ediyorum. Hep birlikte insanca yaşama temennisiyle…
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ