Ali DEMİRDAĞ

TAHLİL

yozgatgazetesi@yahoo.com

SUÇ VE CEZA

Suç: Gelenek ve göreneklere, adet ve törelere, ahlaka, insanlığın ortak değerlerine, usule, insan fıtratına ve kısaca kanunlara aykırı hareket ve eylemlerin bütünüdür.

Ceza: Karşılık, mukabil, suç işleyenlere verilen her türlü hal, tavır ve azaptır.

Yüce Yaratıcı insanı yaratırken ona bazı duygular yerleştirmiştir. Bunlardan birisi de “Menfaatleri celp, mazarratları def’ ” dediğimiz duygudur.

Yani bir insanın hayatını idame ettirmesi için kendine faydalı, yararlı şeyleri elde etmek ve aynı zamanda kendisine zarar veren şeylerden de korunmak duygusu yaratılışının gereğidir.

İnsanlık bu ortak duygusunu tatmin ederken ister istemez başkasının menfaatine zarar vermesi ihtimaline karşı uyması gereken bir takım kurallarla karşılaşır.

Bu kurallara genel olarak hukuk kuralları diyoruz.

“Medeni toplamlar fertlerini bu kurallara uyma noktasında ne kadar eğitmişlerse ve bu kuralların uygulanmasında ne derece titizlik göstermişlerse o kadar rahat ve huzurlu yaşamışlar ve yaşamaya da devam etmektedirler.”

Kanunların suç saydığı bir eylemi işleyen birini en yakınlarının polise ihbar ettiği ve gerektiğinde aleyhine şahitlik yaptığı bir toplumdan gelelim bizim toplumumuza..

“Kanunlar ihlal edilmek için konur, bir defalıktan bir şey olmaz, kefareten üç gün oruç tut.. ” gibi insanlığın ortak değerlerini felç eden zihniyeti ortadan kaldırmak için cezaları arttırmak yetmez. Suçla orantılı bir cezadan yanayım. Ancak, en ağır cezaları da getirseniz bu zihniyeti, psikolojik travma geçiren bu toplumu, ciddi manada bir şok tedavisi ile tedavi edersiniz.

İnsanın fıtratındaki bu saldırganlık hissiyatının tedavisi ailede, taa çocukluğunda verilmelidir. Şu sokaktaki çocukların haline bir bakınız. Okulların çıkışındaki öğrencilerimizin tavır ve davranışları, ağızlarından çıkan nidalar size ümit veriyor mu?

Sokaklardan geçerken arabaları çizen, oturduğu sıra ve masaları bıçakla kazıyan, piknik alanlarındaki yeşil ağaç gövdelerine isim ve semboller kazıyan, trafik işaret levhalarına ateş eden gençliğin yetişme serüvenini takip edin, nerede durdurabilirsiniz onları?

Bu çeşit suçlara ne kadar ceza verirseniz verin, kanıksamış bir toplumda bunlar fayda vermez, tedavisi geçici olur. Başta sigara ve buna benzer cezalar art arda geliyor. Bunlar bir toplumun derin yarasını tedavi edemez. Sadece pansuman yapar.

Evet yara derindir, toplumsaldır ve yılların ihmali vardır. Bu hastalık ise top yekün bir seferberlikle ve şok bir tedavi ile ancak tedavi edilir. O da ailede başlayıp ciddi bir şekilde, taviz vermeden eğitim yolu ile en tepedekilere kadar bu işin ciddiyetine inanmalarından geçer. Yoksa kendi menfaatine halel geldiğinde dünyayı ayağa kaldıran, toplumun menfaatine zararı ise görmeyen bir ruh, hastadır.

“Kabahatler ve cürümler kanunu çıktı. Bilgi edinme, hak arama yasaları yürürlükte.” Yozgat’ta ki uygulamalarına bir bakınız !

Yine gece yarısı matkapla tamirat yapan ev komşularımızda, gece çamaşır makinesi ve dikiş makinesi çalıştıran ve pencerelerden halı-kilim çırpan komşularınızda bir değişiklik var mı?

Bilgi edinme yasası çerçevesindeki müracaatınıza cevap yerine kırk dereden su getirilmiyor mu?

Cadde ortasında park etmiş bir vasıtayı ihbar ettiğinizde o kişinin dostları derhal devreye girmiyor mu?

Bu çarpık tablonun hangi birini yazayım.

Hem bir eğitimci, hem insan fıtratını tahlil eden biri olarak ve hem de gezip gördüğü yerlerdeki medeni toplumların davranış biçimlerini değerlendiren bir insan olarak kanaatimi belirtmek istiyorum.

O da şudur:

“Her şeyin başı eğitim, eğitim, eğitim… ”



Tarih : 09.01.2008
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ