Ali DEMİRDAĞ

TAHLİL

yozgatgazetesi@yahoo.com

SEVGİ SEFERBERLİĞİ

Affetmek: Bağışlamak, serbest bırakmak, birinin kusur ve hatasını görmezden gelmek manalarına gelir ki sonucu muhabbettir, sevgidir ve kardeşliğin pekişmesidir.

Bence bazı ayları, mübarek gün ve geceleri fırsat telakki ederek insanlar arasındaki ufak tefek husumeti ortadan kaldıracak zeminler ve sebepler hazırlamak gerekmektedir. Bir İslam toplumunda; sevgi, muhabbet, kardeşlik, fedakârlık, ihlâs, samimiyet ve birbirinin yardımına koşmak gibi ulvi ve insani duygular esas olması lazım gelirken, maalesef tam bunların zıddını bu toplumda müşahede etmekteyiz

Evet, sevginin yerini nefret, muhabbetin yerini adavet, kardeşliğin yerini yabanileşme, fedakârlığın yerini bencillik, ihlâsın yerini riyakârlık ve yardımlaşmanın yerini de menfaat duygusu almış gidiyor.

Bu toplum, bu vaziyetiyle nereye gidiyor Allah aşkına?

Geçen gün müftülüğümüzü bir ziyaret edeyim dedim, Hac ve Umre kayıtları için vatandaşlarımız kuyrukta. Çok güzel, gözlerim yaşardı. Eskiden, bu memleketin insanları bu kutsal yolculuğa çıkarken ne kadar meşakkat çekerdi! Yol emniyeti yok, Türk parası geçmez ve döviz bulunmaz, günlerce süren yolculuk… Evet, bütün bu zorluklar aşılmıştır. Ancak, burada benim önemle üzerinde duracağım bir husus var. O da şudur: Bu insanlar önce nereye gittiklerinin bir şuuruna varmalılar. “Cenabı Hak; bana kul hakkıyla gelmeyin, buyuruyor. O’nun Habibi de (asm); “Mümin mümine üç günden fazla küs duramaz!” buyurmaktadır. Demek ki önce kalplerin ve gönüllerin fethi ve ziyareti esastır. Her şeyden önce kalbimizden kin ve nefret duygularını atıp onun yerine muhabbet tohumlarını ekelim. Selamı yayıp dua zincirini genişletelim. Küskünlerle barışmakta ilk adımı biz atalım. Affetmenin, büyüklüğün şiarından olduğunu bilelim. Eski defterleri kapayıp hem kendimize ve hem de toplumumuza yepyeni umut dolu, sevgi dolu bir sayfa açalım.

Bu davetim umumidir. Şahıslardan başlayıp; sınır, mera, orman ihtilafı olan yerleşim birimlerine kadar… Aradaki ihtilaf ve düşmanlık büyümeden yetkili amirlerin de bu çağrıya kulak vermelerini bekliyorum. Ve yazımın bu kısmında Merhum, Vali Recep Yazıcıoğlu’nu rahmetle yâd ediyorum. Zira O’nun bu büyük idealinden biri de toplumu bu yönde kucaklaştırıp, kenetlenmesini sağlamaktı. Bence, O bunu başardı ve kendi de rahmetle kucaklaştı.

Konuyla ilgili olarak, İslam Tarihinden bir vakıa nakletmek istiyorum:

Meşhur Arap şairlerinden Sehl ibn-i Amr henüz Müslüman olmadan önce, Müslümanlara esir düşmüştü. Buna yapılacak muamele hakkında Peygamberimiz (asm) meşveret meclisini topladı ve sahabenin görüşünü alıyordu. Hz. Ömer (ra): “Ya Rasulallah! İzin ver ben bunun dişlerini sökeyim, çünkü O, fesahatiyle Kureyşin müşriklerini harpte aleyhimize teşci ediyordu.” Resulü Ekrem (asm) ferman etmiş ki: “Ya Ömer! Bu şahıs ileride öyle bir mekânda, öyle bir faaliyet icra edecek ki en çok sen sevineceksin.” Evet, Peygamberimizin vefatı hengâmındaki o dehşetli karışıklıkta, Hz. Ebubekir (ra) nasıl ki Medine-yi Münevvere’de kemali metanetle herkese teselli verip, mühim bir hutbeyle sahabeyi teskin etmiş… Aynen onun gibi şu Sehl; Mekkeyi Mükerreme’de, aynı Hz. Ebubekir gibi sahabeyi teskin ve teselli edip, malum fesahatiyle Ebubekr’in aynı hutbesinin mealinde bir nutuk irad etmiştir. Hatta her iki hutbenin kelimeleri de birbirine benzemektedir.

Evet, Allah Resulü (sav) nün bir mucizesi seneler sonra gerçekleşmiştir. Ama burada esas olan; affetmenin, iyi niyetin ve hüsnü zannın neticelerinin hem kişilerin menfaatine ve hem de toplumun menfaatine büyük faydaların sağlanacağına inanmaktır.

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ