Ramazandan Bayrama

Takvim yaprakları bir bir düşerken; her şeyin geçici ve fani olduğunu, zamanın dahi bir başlangıcı ve sonunun olacağını bize gösteriyor ve Bâki Hakiki’nin yalnız Allah olduğunu ihtar ediyor.
Evet, sayılı günler çabuk geçiyor. Ne zaman başladı ve ne zaman bitti diyeceğimiz bir süratte Mübarek Ramazan Ayının da sonuna geldik. Burada önemli olan; bu mübarek zaman şeridine, lehimize tecelli edebilecek ve ahirette bâki-sermedî manzaralar teşkil edebilecek güzel manzaraları nakşedip takabilmektir.
Yine de zaman geçmiş değildir. Zira Peygamberimiz (asm) “Kadir Gecesini Ramazan’ın son on gününde, tek gecelerde arayın” buyurarak Bayrama kadar bu mübarek ayı layıkı ile değerlendirmemizi tavsiye ediyor.
Cenabı Hak, çok kıymet ve değer verdiği şeyleri kesret-i eşya içinde gizlemiştir. Mesela: “Eceli insan ömrü içinde, Kıyameti dünyanın ömrü içinde, duanın makbul saatini Cuma gününde, makbul velisini insanlar içerisinde, Kadir Gecesini de Ramazanda” gizlemiştir. Dolayısıyla gizleneni ararken, gizlenilen şeylerin de tamamına değer verilmesi murat edilmiştir. Yani Cuma gününün tamamına, insanların camiasına, Ramazan Ayının da hepsine değer verilmesi talep edilmektedir. Bunun için şöyle güzel bir söz kültürümüze yerleşmiştir: “Her geceye Kadir, her kişiye de Hıdır nazarıyla bakılmalıdır.” İnşallah Ramazan Ayı bu dikkatle değerlendirilip bizden hoşnut olarak ayrılmaktadır.
Kur’anda, hakkında müstakil bir sûre nazil olan Leyle-i Kadri madem ki bu ümmet, Ramazanın yirmi yedinci gecesi olarak telakki etmektedir. İnşallah o gece olamasa dahi, yine Cenabı Hak bu ümmetin teveccühünü boşa çıkarmaz ve Kadir sevabına mazhar eder. Bu husus ta böyle değerlendirilmelidir.
Ve yine Ramazanda Cuma gün ve gecelerine, Bayram gecesine ihtimam gösterip özellikle, Âlemi İslama cânu gönülden dua edelim ki, o dualar nûranî birer halka halinde, dalga dalga arşa kadar çıksın ve küre-i arza rahmet bulutları halinde geri dönsün inşallah!
Birbirimizin Bayramını buruk ta olsa kutlayalım. O güne ayrı bir değer verelim. Her sınıftan insan, bugünün özel bir gün olduğunu anlasın. Bu milletin dem ve damarlarına yerleşmiş olan millî ve manevî kültür unsurlarını hem yaşayalım ve hem de nesli âtiye intikal ettirelim. Bir zamanlar “fieker Bayramı” diye kutsalları hafife almaya çalışanların rağmına, “Ramazan Bayramınızı” içtenlikle kutluyorum. Bu mübarek günün, Âlemi İslam üzerindeki musîbetin def’ine, akan kan ve göz yaşlarının dinmesine vesîle olmasını ümit ve temenni ediyorum.

05.07.2016