MEVLİD KANDİLİ

‘ Gerçekten Allah müminlere içlerinden bir peygamber göndermekle bir nimet bağışladı ki, onlara Allah’ın ayetlerini okur, onları günahlardan temizleyip hayra sevk eder ve onlara Allah’ın kitabını, hikmeti ve sünneti öğretir. Yoksa onlar daha önce açık bir sapıklık içindeydi. ‘(Ali İmran: 164)

Cenab-ı Rabbül aleminin sevgilisi, kainatın efendisi ve hilkat-ı kainatın sebeb-i vücudu olan Hz. Muhammed (asm)’in doğumunun 1440. yılını 14 Şubat 2011 Pazartesi günü idrak etmiş olacağız.

Eşref-i mahlukat ve rehber-i ekmeli olan ve insanlığın kurtuluşu için gönderilen sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) miladi 571 yılında Hicri aylardan Rebiülevvel ayının 12. gecesi Mekke’de Abdullah ve Amine’den doğmuştur. Bu mübarek geceye ‘Mevlid Kandili’ denilmektedir.

O’nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlaksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş ve dünya yaşanmaz bir hale gelmişti.

O’nun doğduğu gece Kabe’deki putlar yüzüstü yere devrilmişti. Demek ki O zat yeryüzüne tevhid-i ilahiyi tesis edecek ve Allah’tan başka hiçbir şeye tapılmayacaktı.

O gece, Mecusilerin bin yıldır yaktıkları ateş sönmüş, kutsal sayılan Sava’nın suyu çekilmiş, İran sarayının 14 şerefesi yıkılmış ve kendilerine yalan-yanlış haberler getiren cinnilerin muhaberat sistemi kesilmiş ve medyumların kulakları kapanmıştı.

Bu demektir ki; bu kainatta tasarruf eden bir kudret sahibi vardır, O’nun izni ve rızası olmadan hiçbir hareket söz konusu değildir. Ve hiçbir mahluk da tapılmaya layık değildir. İşte bu gece dünyaya gelen Zat, izni ilahi ile olmayan şeylerin kutsiyetini men edecektir.

Madem bu kainatı bu kadar enva-ı tezyinat ile süsleyen bir Zat bu kainat sarayının tarif edicisi ve tellalı birini bu işle tavzif edecektir. İşte o teşrifatçı Muhammed Aleyhisselam’dır.

Cenab-ı Hak’kın, madem bu kaniat sarayında en mükemmel yarattığı insandır. Ve bu insandan beklediği bir takım hal ve harekat vardır ki ondan razı olsun. İşte insanın insana layık tavır ve davranışlarına en mükemmel, nümune-i imtisal o Zat’tır. (asm)Bunun içindir ki, Hazreti Ayşe (ra) O’nun ahlakını soranlara: ‘O’nun ahlakı Kur’an’dı’ demektedir.

O, her türlü davranışı ile insanlığa bir rehber olmuştur. Ne mutlu O’nun ışığı ile aydınlananlara ve O’nu rehber ittihaz edenlere!