Ali DEMİRDAĞ

TAHLİL

yozgatgazetesi@yahoo.com

KONTROLSÜZ GÜÇ GÜÇ DEĞİLDİR

Yazının başlığı size yabancı değildir. Zaman zaman televizyon ekranlarında bir enerji kaynağının tanıtımı yapılırken bu ifadeyi duymuşsunuzdur.

Burada daha değişik bir manada bu ifadeden hareketle güncel bir meseleyi nazara vermek istiyorum.

Kâinatta mevcut olan fiziki (maddi) varlıkların; gücünü, kontrolünü ve sınırını “İrade-i İlahiye” çizerken, manevi (ruhi) davranışlarımızın sınırını bizim irademize bırakmıştır. Bu da insana verilen çok büyük bir kıymet ve ehemmiyetin tezahürüdür.

Yani; insanın belli yaşlarında alacağı kilosu, uzunluğu, kemik yapısı, yüz şekli, saç rengi vs. iradesinin dışında bir külli iradenin tasarrufu olmasına rağmen, insanın içyapısı; aklı, iffeti ve şecaatini hangi istikamette ve ne ölçüde kullanacağının sınırı insanın elindedir.

İşin gerçeği bu olduğundan ve insan da, toplumsal bir varlık olduğundan dolayıdır ki, bu esas ruhi duygularının (kuvve-i akliye, kuvve-i gadabiyye ve kuvve-i şeheviye) yani akıl, hiddet ve şehvet duygularının bir sınırlamaya ve kontrole ihtiyacı vardır.

Başka bir ifadeyle insanın, söz konusu bu duygularını vasat mertebede (orta yol) tutması yani; “hikmet, şecaat ve iffet” çizgisinde götürmesi esastır.

Bu sebeple; her şeyde bir sınır, bir kontrol olduğu gibi insan davranışlarının da bir sınırı olması esastır.

İnsan, bütün varlıklardan çok mümtaz bir şekilde yaratıldığı için en güzel şeylerden istifade etmesi fıtratının gereğidir. Bu ihtiyaçlarını tedarik etmek için diğer insanlarla teşrik-i mesaiye muhtaçtır. Her insanda bu duygu olduğu için insan ilişkilerini düzenleyen, külli bir şuurun gereği olan hukuk kaideleri ortaya çıkmıştır.

Bununla beraber; yine her milletin, tarihinden getirdiği toplumsal hayatının şekli ve rengi olan örf ve adetleri de insan davranışlarını kontrol etmektedir.

Bu kadar girişten sonra esas üzerinde durmak istediğim husus şudur:

Bir Müslüman Türk toplumu olarak; yapımıza şekil veren, en çok iftihar ettiğimiz ve asla vazgeçemeyeceğimiz, toplumumuzun en temel dinamiği aile yapımızdır.

Bu yapıda ana, baba ve çocuklar vardır. Ve bu yapının intizamlı, insicamlı olarak devam etmesi karşılıklı hak-hukuk, saygı ve sevgi esasına dayanır. Bu yapıda yalan yoktur, burada dürüstlük vardır. Namus ve iffetlilik esastır. Herkesin sığınacağı en sağlam korunaktır. Burası bir rehabilitasyon merkezidir, bura bir mabettir, ahlak ve fazilet dershanesidir. Ancak ve ancak böyle sağlam bir çekirdekten meyvedar bir ağaç yetiştirilir.

Şimdi gelelim televizyonda ki yerli dizilere.

Ailenin bütün fertleriyle birlikte oturup baştan sona bir diziyi yüzünüz kızarmadan seyredebiliyor musunuz?

Evet, batı kaynaklı filmler, milli karakterimizi epeyce sarstı ve yaraladı. Ama onun alternatifi bu mu?

Ailelere sesleniyorum. Lütfen, anayasal haklarınızı kullanıp meşru yollarla tepkilerinizi RTÜK’e iletiniz.

Diyanet işleri ve TRT (!) Lütfen bu milletin milli kimliğine uygun dizi ve filmler yaptırın. Bu kadar sermaye ile yokluk çekileceğini sanmıyorum.
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ