Kanada mektupları – 1

Bir yıldır ara verdiğimiz Kanada Mektuplarına kısmetse kaldıgımız yerden devam edecegiz.

Yalnız bir farkla, eski mektupları Montreal'den yaziyordum.

Simdikileri de (Calgary) kalgari'den yazacagim insallah.Bu arada yazılarıma sevgili torunum Mustafa Sait Atak yardımcı olacak.

Mektuplara başlarken seyahatten söz etmek ve sozkonusu seyahatin gerekçesini de ifade etmek gerekiyor.

Malum su dünyada ve özellikle insanda şefkat dediğimiz bir hakikat var ki,canavarları bile yavrularına hizmetkar ediyor.

İşte bu şefkatin gereği kızımızın,damadımızın ve torunlarımızın yasadigi Kanada ya yılda 3-5 ay seyahatimiz oluyor.

Bu üçüncü gelişimiz ve bu sefer Montreal yerine Calgary'e gidiyoruz. Yilbasinda verdigimiz karari gerceklestiriyoruz.Bu niyetle İstanbul-Londra-Calgary istikametinde seyahat..Biritish-Air'le uçuyoruz.

Yalnız bu mektupta seyahatimizden fazlaca bahsetmek istiyorum. Bu arada eksikliğimizi de nazara vermek istiyorum. Medeni toplumların davranışlarıyla bizimkini mukayese etmek istiyorum.

İstanbul Atatürk Hava Limanindan ucaga bindik.Bu arada şunu da belirteyim ki bizim hava limani dünyanin sayılı hava limanları arasında bence en önemlisi. Çünkü, Paris- Londra- Montreal- Calgary hava limanlarını gördüğümüzde bu mukayeseyi yapıyoruz.Yalnız Hollandanın Amsterdam hava limanina bir diyeceğim yoktur.

İstanbuldan 2 saat rotarla kalkıyoruz. Kabin görevlisine soruyorum, Türkçe bilmiyor. O da benim ingilizce bilip bilmedigimi soruyor.Tarzanca anlaşıyoruz. Calgary uçağını kaçırıp kaçırmayacağımızı, beklemeleri gerektiğini söylüyorum. Ama binlerce müşkülat cekerek.Gerçekten her bir dilin insana ayrı bir şahsiyet kazandırdığını bir daha görüyoruz.

Uçaktaki yemek servislerinde "müslüman olduğumuzu ve domuz eti yemeyeceğimizi" ifade ediyoruz. Kabin görevlileri teşekkür ediyor ve özel servis yapıyorlar.İnsanlığın ve medeniyetin gereği ne güzel davranış..

İstanbul-Sofya-Saraybosna-Milano ve Paris yakınlarından Londra hava alanına 3 saat sonra iniyoruz. Yalnız bu arada, Alpleri gecerken Cenab-ı Hakkın,"Azamet-i Kudret-i İlahiyesine bir daha şahit oluyoruz." O'nun "Dağlari zemine hazineli direkler yaptım,"

kudsi ifadesini 10km.den seyrediyoruz. Bugün beşer petrol, doğalgaz ve diger madenleri hazine olarak görüyor. Oysaki suyun cok daha büyük bir nimet-i İlahiye olduğunu son birkac yıl icinde yaşayarak görmüs olduk.

Londra hava limanından cok şükür fazla gecikme olmadan ucup 7 saat sonra İngiltere'yi bastanbasa gecip, Grönland Adası'nın güneyinden bir kısım buzullardan geçip Atlantik-Labrador-Hudson körfezinden Calgary'e aynı gün içinde ulaştik.

İnşaallah, bundan sonraki mektuplarda Calgary hayatimizdan anekdotlarla devam etmek üzere...



Tarih : 19.03.2008