Ali DEMİRDAĞ

TAHLİL

yozgatgazetesi@yahoo.com

Kanada dönüşü

Biliyorsunuz 4 aydır Kanada’da bulunduğumuz için yazılarımı “Kanada Mektupları” başlığı altında oradan yazmıştım. Oradaki hayata dair bazı anekdotları ve bazı çarpıcı olayları yazılarımda ifade etmeye çalıştım. Oradaki hayatla ve hayatın gerçekleriyle ülkemizi mukayese etmeye gayret ettim.

Şimdi 03.06.2008 tarihinde şükürler olsun sağ salim Yozgat’a döndük. Şimdilik buradayız, ileride Mevla ne gösterir onu bilemem. İmkan oldukça sütunumuzda yine olayları tahlil etmeye ve sizlerle hem hal olmaya devam edeceğiz.

Dönüşümde Yozgat’ı biraz farklı bulmayı ümit etmiştim. Ama nafile! Değişen bir şey yok.

Uzaktan bakınca çakıl taşları gözükmüyor, büyük dağlar gözüküyor. Kanada’dan Türkiye’ye baktığımızda; Türkiye’nin genel idari, politik yönetim yapısı dikkat çekiyor. Özellikle Ak Parti’nin kapatılma davası, türban meselesi bütün dünyanın dikkatinde olan konular. Ve bu konulardaki sorulara da sıklıkla muhatap oluyoruz.

Gerçekten son dönemlerde istikrarlı bir gidişat, dış ticaretteki ihracat artışı, yabancı sermaye akışı, büyüme hızı , demokratikleşme yolunda yapılan çalışmalar… Dışarının dikkatini çekmiş olmalı ki Türkiye’yi örnek alan bazı İslam ülkeleri (Suriye, Pakistan, Bengladeş vb.) ne oldu, herhalde nazara geldiniz galiba diyorlar.

Ne diyelim? “Her Milletin kamet-i kıymeti ayrı bir elbise ister.” Bizde durum budur. Bizdeki demokrasi ve laiklik anlayışı böyledir.

GÜVEN Mİ, HİMAYE Mİ?

“Merhum Nasrettin Hoca oğlunu suya gönderirken eline bir testi verir, ikide tokat atar.” Bunu gören komşuları : “Hoca ne yapıyorsun? Sebepsiz yere çocuğu dövüyorsun, senin hiç şefkatin yok mu?” derler. O da : “Testiyi kırmasın diye yapıyorum bunu” der. “Ama ortada kırık testi filan yok” derler. Hoca: “Testi kırıldıktan sonra tokatın ne faydası olur” der.

İşte bizim kültürümüzde bir testiyi bile emanet edemediğimiz , kerhen elimize testi tutuşturulurken de tokatlandığımız bir çocukluk devresinden geliyoruz.

İnsana en büyük hakaret, onu yok saymaktır. Rol alacağı sahneden aşağı itmektir. Beceriksizlikle itham etmek ve ona yeteri kadar değer vermemektir.

Yetiştiğimiz toplumda bunun pek çok örneklerini görüyoruz. Aşırı himayecilik çocukları güvensizliğe itiyor. Onlar da büyüyünce aynısını kendinden küçüklere uyguluyor. Bu davranış şekli en tepeye kadar. Denizdeki dahili dalgalar gibi yansıyarak devlet yönetimine hakim oluyor. Sonra git gide bakıyorsunuz ki, devlet milletine güvenemiyor. Ya testiyi kırarsa .. benim oyum , çobanın oyu..

Bence bütün bunların altında yatan neden yanlış davranış ve baskılar altında yetişmenin birer tezahürüdür. Evhamdır, paranoyadır.

Boynuz kulağı geçecektir, geçmelidir de. Elbette bizden sonraki nesil, bizim birikimlerimizi basamak yapıp daha ileriye gidecektir. Onun için çocuklarımıza güvenelim. Devlet olarak da milletimize güvenelim.

Bu millet ferasetiyle doğruyu bulur. Yanlış yapanın da cezasını zamanı gelince verir.


Tarih : 28.06.2008
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ