Ali DEMİRDAĞ

TAHLİL

yozgatgazetesi@yahoo.com

HATA-SAVAB (YANLIŞ-DOĞRU)

Bundan bir müddet (dijital baskıdan) önce basılan kitapların arkalarında bir sayfalık “hata-savâb” cetveli yayımlanırdı. Mürettipler ne kadar da dikkat etseler, yine de bazı ufak-tefek yanlışlıklar yapılır, daha sonra yani, tekrar tashihten geçtikten sonra fark edilen hatalar bir cetvelle düzenlenip o basılan eserlerin sonuna ilave edilirdi.

İşte o dönemin edipleri de, tıpkı bugünkü gibi birbirleriyle atışır ve belli bir edep çerçevesinde şakalaşırlardı. Biz bunları o dönemin matbuat ve muharrirlerinin hatıralarından okuyoruz.

Burada, konumuzu aydınlatması bakımından bunlardan birini nakledeyim: Servet-i Fünun dergisinin ve Türk edebiyatının önemli isimlerinden Süleyman Nazif ile Türkiye’de Batıcılık akımının öncülerinden Abdullah Cevdet Baba-ı Âli’de karşılaşırlar. Abdullah Cevdet’in üzgün olduğunu gören Süleyman Nazif sorar: Hayrola Üstad, niye üzgünsün? O da: Sorma Süleyman Bey, benim şiirim gazeteye basılırken bir mürettip hatası olmuş, bir mısraya “s” harfi koymayı unutmuşlar ve şiir: “Ben bu memleketin yegâne öksüzüyüm” yerine, “öküzüyüm” olarak neşredilmiştir. Bunun üzerine hazır-cevap Süleyman Nazif: “Üzülme dostum! Buna mürettip hatası değil, mürettip savâbı derler,” demiş.

İNTAK-I BİL’HAK

İnsan psikolojisinin tahlilini yapanlar, insanın konuşmasını izah ederken şu açıklamayı yapıyorlar: “Manalar kalpten çıkınca hayale uğrar, oradan da aklî bir muhakeme sonucu dille telaffuz edilir.” Yani; “tasavvur, tahayyül, taakkul, tekellüm veya telaffuz…” Konuşmacı, düşüncesini bu silsile içerisinde karşısındakine intikal ettirirken, düşüncenin kaynağında farklı bir kanaat varsa, manalar söz konusu basamaklardan geçerken önem verilen kıyafetleri giyerler. Aklî muhakemenin kayıtlarına da tâbi olmayan bu manalar istemese de kişinin dilinden dökülmeye başlar. İşte buna biz “intak-ı bil’hak” diyoruz.

Yani, senin konuşman arasında ağzından öyle kelamlar dökülür ki, işte o zaman gerçek niyetin ortaya çıkmış olur. Zira bir fiille devamlı meşgul olan bir insan, onda fani olur, gayri ihtiyarî sözleri de o fiilini destekler. Bu durum, hakkın hakikati ortaya çıkarmasıdır.

Son günlerde, bütün milletin huzurunda birkaç kişinin; “Biz Allah’tan korkmayanlar…” diye başlayan sözlerini işitip ve dahi özür dileyerek sözlerini de tashih etmediklerini görünce bu konuyu dile getirmek durumunda kaldım. Arife işaret yeter…

06.02.2016
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ