Ali DEMİRDAĞ

TAHLİL

yozgatgazetesi@yahoo.com

GURBETÇİ DOSTLARLA BİR MUHAVERE

Bu memleketten Avrupa’ya 1960’lı yıllarda başlayan işçi hareketi, bu güne kadar muhtelif evrelerde tezahür etti. Kimi gerçekten işçi olarak gitti; parasını kazandı, altında lüks bir arabayla döndü, köyünde satılan tarla ve arsaları alarak zengin oldu ve hayatını müreffeh bir vaziyette sürdürüyor.
Kimisi, buradaki eşini boşayıp orada vatandaş olmak niyetiyle, orada bir evlilik yaparak hayatına orada devam ederken vatan hasreti ağır bastı, işleri de iyiye gitmediği için dönmek mecburiyetinde kaldı. Ama orada evlendiği eşi (Helga) yakasını bırakmadı, çocuklar ise burada analı-babalı, “öksüz-yetim” kaldı ve Merhum Kemal Sunal’ın filmlerine konu oldu.
Kimisi; haline şükrediyor, gerçekten iyi niyetle çalışıp çabalayarak bir meslek edindi, iş-güç sahibi oldu. Hatta yanında yabancı (Avrupalı) işçi çalıştırır bir vaziyette hayatını sürdürüyor.
Son zamanlarda Türkiye’nin ilerlemesini hazmedemeyen ve iç siyaset mülahazasıyla bu ülkeye adeta savaş açan Avrupa ülkelerinde; sıla hasretiyle yaşayan vatandaşlarımız, Sayın Cumhurbaşkanımızın talep ve telkinatıyla tatilini geçirmek üzere akın akın Türkiye’ye gelmeye başladılar. Çokta iyi yaptılar. Milliyetçiliğin ve vatanperverliğin gereği budur.
Bizler de muhtelif vesilelerle bu dostlarla sohbet ediyoruz. Bu hafta, yeğenlerin nişan ve düğün törenleri vardı. Onlara mutluluklar dilerken, Cihanşarlı Köyünde de bir yakınımızın mevlidine iştirak ettik. İşte bu münasebetlerle çiftçi dostlarımızla verimdeki düşüklüğün sebebini konuştuk. Her biri bir gerekçe söylerken ben de: “Her sene taze mahsulden verilmesi gereken, İslam Hukukuna göre şer’i bir zekât olarak telakki edilen ÖŞR’Ü vermiyorsunuz, böylece ektiğiniz şeylerden bereket kalkıyor,” dedim.
Avrupalı dostlarımız, konuyu ilçede uzun süredir devam eden su sıkıntısına getirdiler. Ve tam da bu esnada düğün salonundaki elektriklerin kesilmesi şikâyetin tuzu-biberi oldu. Yanımda oturan bir başka, esprili bir dost mizahî bir üslupla konuya girdi: Biz sizleri eğlendirmek için “Gurbetçiler Şenliği” yapıyor; ciritten konserlere kadar, Hacivat-Karagöz oyunlarına varıncaya kadar sizleri eğlendirmeye çalışıyoruz, yine de yaranamıyoruz dedi.
Evet, bu sözün arkasından Avrupalı dostlardan biri taşı gediğine koydu. “Kardeşim! Biz su istiyoruz. Elektrik istiyoruz. Buraya eğlenmek için değil, o dediğin şeyin envai çeşidi Avrupa’da var. Biz “Sıla-i rahim” için ve insanca yaşamak için geldik. Benim evimde bir aydır su akmıyor, geçen Pazar beş saat elektrik kesildi, dünya ile iletişim bitti. İşte karanlıkta düğün yapıyoruz. Buyurun!”
Ve bu sıcak atmosferde buz gibi bir hava esti. Terledik, ama fırtınanın tesiriyle!

10.08.2017
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ